Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek


Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

Evet aynen.. genelleme yaparsak millet olarak coluk cocuga 'kiymama' biz de had safhada.. askere gidecek oglunu surekli 'bebegim' diye seven anneler var.. cocugunu seviyorsan biraz zorlamak lazim derim.. burasi asker ocagi ana kucagi degil derler ya.. hayata erken alistigi iyidir..

Bi de askerde.. egitimde merhamet vatana ihanet.. derler.. yani despot olmadan sorumluluk vererek ne kadar erken pisse o kadar iyidir..
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

sebazios link=topic=86478.msg1035659#msg1035659 date=1447700797' Alıntı:
Ismail Abi güzel özetlemişsin. Lakin bir nokta var.

'Sonuçta öğrenci, o yüzden fazla yüklenmiyorum' düşüncesi yanlış.

Çocuk gelişimi ve psikolojisi dersi aldık. İşin ehli olan hocaların ısrarla üzerinde durduğu, kafamıza vura vura öğrettiği tek şey vardı:

'Bir çocuğun beyninin sınırları yoktur. O sınırı siz belirlersiniz. Siz ne kadar yüklerseniz, o beyin o kadar gelişir, geliştiği potansiyelde de kalır'

Zorlanmayan limitler genişlemez.

Örneği kendimden vereyim:

- 5 yaşında oğlaklara gitmeye başladım.
- 7 yaşında her hafta sonu ve yaz tatili istisnasız her gün çiftlikteyim.
- 9 yaşıma geldiğimde, haftasonlarına ek olarak sabah 5 ' te kalkıp dedemin beygirinin kıçında keçileri sağmaya gider, 7:30 ' da doner, 08:30 ' da okula yetiştirildim.
- 12 yaşımda bir fiil pullukları takıp tarla sürmeye gidiyordum.
- aynı tempo 16 yaşıma kadar devam etti.
- 14 yaşımda 750 tane kısıra tek başıma bakıyordum.
- 15 yaşımda mükemmel bi çobandım. 21 gün insan görmeden merada, dağda kaldığım zamanlar oldu. Tek başıma.
- Lise sonda dersaneye gitmedim. Onun yerine 2 tane enstrüman çalmayı öğrendim o yıl. Üniversite sınavında ilçe birincisi oldum. Ilk tercihim olan Marmara üniversitesini kazandım. Üniversiteyi kazandığımı keçilerdeyken öğrendim.
- üniversitenin ilk yılı dışında (hemen hemen) ailemden yardım almadım. çalışıp okudum, gece 2 ' lere kadar türkü barlarda program yaptım. Okulu öyle okulumu bitirdim.
- okulu bitirir bitirmez (21 yaşımda) evlendim. Aynı yıl Kendi işini kurdum.
- 27 yaşıma geldiğimde, altımda tamamen kendi alım terim ile aldığım iyi bir araba, iyi bir kazancım vardı.
- 30 yaşımda babamın ciddi boyutlara çıkmış olan tüm borçlarını ödeyip çiftliğin elimizde kalmasını sağladım.

Babam hayatım boyunca yüklendi bana.

Insanın istedikten sonra her şeyi başarabileceğini,

Çalışmanın da aslında bir ibadet olduğunu,

Öğrenmeye her daim aç olunması gerektiğini öğretti.

Nur içinde yatsın.

***

Şimdi ondan öğrendiklerimi kendi kızıma öğretiyorum. 5 yaşında damı süpürüyor, tavukları besliyor, traktörü çalıştırıp ileri geri hareket ettirip durdurabiliyor.

Özetle çocuk, siz zorlamadıkça limitlerini zorlamaz. Zorla yada iyilikler olduğu farketmez. Ona kazandıracağınız her özellik, öyle yada böyle hayatı boyunca onunla olacak.

Eline sağlık Yılmaz , babamda aynı senin gibi düşünür bamı hatırlattın bana oğlumun adı Samet , işte göremeyince babam sorar hep samet nerde neden yardım etmiyor sana diye
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

sebazios link=topic=86478.msg1035659#msg1035659 date=1447700797' Alıntı:
Ismail Abi güzel özetlemişsin. Lakin bir nokta var.

'Sonuçta öğrenci, o yüzden fazla yüklenmiyorum' düşüncesi yanlış.

Çocuk gelişimi ve psikolojisi dersi aldık. İşin ehli olan hocaların ısrarla üzerinde durduğu, kafamıza vura vura öğrettiği tek şey vardı:

'Bir çocuğun beyninin sınırları yoktur. O sınırı siz belirlersiniz. Siz ne kadar yüklerseniz, o beyin o kadar gelişir, geliştiği potansiyelde de kalır'

Zorlanmayan limitler genişlemez.

Örneği kendimden vereyim:

- 5 yaşında oğlaklara gitmeye başladım.
- 7 yaşında her hafta sonu ve yaz tatili istisnasız her gün çiftlikteyim.
- 9 yaşıma geldiğimde, haftasonlarına ek olarak sabah 5 ' te kalkıp dedemin beygirinin kıçında keçileri sağmaya gider, 7:30 ' da doner, 08:30 ' da okula yetiştirildim.
- 12 yaşımda bir fiil pullukları takıp tarla sürmeye gidiyordum.
- aynı tempo 16 yaşıma kadar devam etti.
- 14 yaşımda 750 tane kısıra tek başıma bakıyordum.
- 15 yaşımda mükemmel bi çobandım. 21 gün insan görmeden merada, dağda kaldığım zamanlar oldu. Tek başıma.
- Lise sonda dersaneye gitmedim. Onun yerine 2 tane enstrüman çalmayı öğrendim o yıl. Üniversite sınavında ilçe birincisi oldum. Ilk tercihim olan Marmara üniversitesini kazandım. Üniversiteyi kazandığımı keçilerdeyken öğrendim.
- üniversitenin ilk yılı dışında (hemen hemen) ailemden yardım almadım. çalışıp okudum, gece 2 ' lere kadar türkü barlarda program yaptım. Okulu öyle okulumu bitirdim.
- okulu bitirir bitirmez (21 yaşımda) evlendim. Aynı yıl Kendi işini kurdum.
- 27 yaşıma geldiğimde, altımda tamamen kendi alım terim ile aldığım iyi bir araba, iyi bir kazancım vardı.
- 30 yaşımda babamın ciddi boyutlara çıkmış olan tüm borçlarını ödeyip çiftliğin elimizde kalmasını sağladım.

Babam hayatım boyunca yüklendi bana.

Insanın istedikten sonra her şeyi başarabileceğini,

Çalışmanın da aslında bir ibadet olduğunu,

Öğrenmeye her daim aç olunması gerektiğini öğretti.

Nur içinde yatsın.

***

Şimdi ondan öğrendiklerimi kendi kızıma öğretiyorum. 5 yaşında damı süpürüyor, tavukları besliyor, traktörü çalıştırıp ileri geri hareket ettirip durdurabiliyor.

Özetle çocuk, siz zorlamadıkça limitlerini zorlamaz. Zorla yada iyilikler olduğu farketmez. Ona kazandıracağınız her özellik, öyle yada böyle hayatı boyunca onunla olacak.

Yılmaz abi kendini nasıl bu kadar geliştirdin ? Üniversite hayatında yalnız başına ayaklarının üstünde durmak sana nasıl bir katkı sağladı. O yıllarda iyiki yapmışın dediğin şeyler neler ?

Kısaca bize(küçüklere) bir abi olarak tavsiyelerin neler ? Hayranlıkla okuyorum yazdığın tüm iletileri abi söylemeden geçemedim.
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

Herkesin eline sağlık ne güzel paylaşımlar var.İlkokulu köyde okudum ortaokulu ilçede okudum babam bütün imkanları seferber etti ama okumadım lise 1 ' den terk ettim. Askerliği bitirdim. Köy işlerine devam ettim. Okul yıllarında haftasonları köye gelir çoban gidince koyun kuzu yayardım. Abim 90 ' lı yılların başında Ankara ' da işe girdi askere gitti geldi evlendi ardından askeri personel oldu halen devam ediyor kızkardeşim evli evde kimse yok fırsat buldummu memlekete izin biriktirip gidiyom yardıma annem ve babam yaşlandı düşkün değiller şükür. Babam her işte disiplinli ve otoriterdir . Abim ve babam öğretti bütün işleri bana babam birinin traktörünü sürerdi onun yanında öğrendim herşeyi daha sonra ilk traktörümüzü aldık. Kısmet oldu bu sene sıfır aldım. 7 yıldır çalışıyorum iyi bir maaşım var arabamı evimi aldım. Babam sürekli ben sizin için uğraşıyom ben öldükten sonra ne yaparsanıy yapın der. Kendi halen çiftçilikle meşgul Allah benim ömrümden alıp onlarınkine katsın şisko annem ve babam benim.
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

Valla herkesin yazdıklarını kıskandım babam 8 yaşındayken öldü yetim kaldık kolumuzdan tutan olmadı tutanlarda kolumuzu koparmaya çalıştı yerleri mecburen ortağa verdiler ortak 4 hisse aldı bize 1 verdi anamalcı menem kadın haliyle nalsın şükür Rabbim kimseye muhtaç etmedi çok zor olsana büyüdüm sağda solda işi az çok öğrendim askerden sonra motor alıp yerleri ortaktan aldım hiç aletim yoktu ortak bi saban vermedi ondan bundan alıp ekip diktim şimdi nerdeyse hepsi var sağdan soldan hep köstek oldular bi kaç kişi hariç bi şekilde işleri yoluna koyduk şükür şimdilik iyi velhasıl babasızım çok çok zor bide tek erkek çocuk olunca...babalarınızın kıymetini iyi bilin
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

Onrkrds link=topic=86478.msg1035845#msg1035845 date=1447761214' Alıntı:
Yılmaz abi kendini nasıl bu kadar geliştirdin ? Üniversite hayatında yalnız başına ayaklarının üstünde durmak sana nasıl bir katkı sağladı. O yıllarda iyiki yapmışın dediğin şeyler neler ?

Kısaca bize(küçüklere) bir abi olarak tavsiyelerin neler ? Hayranlıkla okuyorum yazdığın tüm iletileri abi söylemeden geçemedim.

Okul bir süreç Onur. Bir kazanım süreci. Bu süreçte ne kadar çok şey kazanırsan, o kadar karlı olursun.

Kazanım deyince her kez bilgi sanıyor. Lakin okuldan edinilecek en sondaki kazanımdır bilgi. Daha doğrusu bilgi zaten zorunlu (seve seve) veriliyor okulda. Üstelik mesleki bilginin asıl edinilecediği yer, meslektir.

Okurken aç olacaksın. aynı bir kan emici gibi, ileride işine yarayacak her şeye, her unsura sahip olmaya çabalamalısın:

Bu, ileride iş başvurularında referans olacak, saygın bir hoca olabilir,
Bu, ömür boyu sürecek bir dostluk olabilir,
Bu, okuduğun şehri adım adım her yönüyle, tam olarak tanımak olabilir,
Bu, daha önce görmediğin bir yemek, tekrar gitme şansın olmayacak bir mekan (fethi paşa korusu), tekrar tatma imkanın bir içecek (Bkz. Kımız), tekrar yaşamamayacağın bir haz (threesome) olabilir.
Bu, part-time çalışarak öğrenebileceğin ekstra bir meslek olabilir.

Yani en başta da söylediğimiz gibi, okul bir kazanım sürecidir her kazandığın hayat boyu devam eder. Tabi neler kazanacağın tamamen sana bağlı.

Okulda bu düşünce şeklini bir kez edinirsen, zaten gerisi gelir.

Çünkü mezun olduğunda farkediyorsun ki, hayatın kendisi bir okul aslında.
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

sebazios link=topic=86478.msg1035939#msg1035939 date=1447784232' Alıntı:
Okul bir süreç Onur. Bir kazanım süreci. Bu süreçte ne kadar çok şey kazanırsan, o kadar karlı olursun.

Kazanım deyince her kez bilgi sanıyor. Lakin okuldan edinilecek en sondaki kazanımdır bilgi. Daha doğrusu bilgi zaten zorunlu (seve seve) veriliyor okulda. Üstelik mesleki bilginin asıl edinilecediği yer, meslektir.

Okurken aç olacaksın. aynı bir kan emici gibi, ileride işine yarayacak her şeye, her unsura sahip olmaya çabalamalısın:

Bu, ileride iş başvurularında referans olacak, saygın bir hoca olabilir,
Bu, ömür boyu sürecek bir dostluk olabilir,
Bu, okuduğun şehri adım adım her yönüyle, tam olarak tanımak olabilir,
Bu, daha önce görmediğin bir yemek, tekrar gitme şansın olmayacak bir mekan (fethi paşa korusu), tekrar tatma imkanın bir içecek (Bkz. Kımız), tekrar yaşamamayacağın bir haz (threesome) olabilir.
Bu, part-time çalışarak öğrenebileceğin ekstra bir meslek olabilir.

Yani en başta da söylediğimiz gibi, okul bir kazanım sürecidir her kazandığın hayat boyu devam eder. Tabi neler kazanacağın tamamen sana bağlı.

Okulda bu düşünce şeklini bir kez edinirsen, zaten gerisi gelir.

Çünkü mezun olduğunda farkediyorsun ki, hayatın kendisi bir okul aslında.

Teşekkürler abi. Hayatta her şeyi tecrübe edip dolu dolu yaşamak, kendimizi sürekli geliştirmek bizim amacımız olmalı mesajı verdin bana. Almam gerekeni aldım :)
 
Ynt: Çiftçi Çocuğu Olmak, Çiftçilikle beraber Çocuk Yetiştirmek

.
Bitki : Çimlenir, sınırlı imkanları ile etrafındaki besinlerden faydalanıp gelişir ve çoğalma hedeflidir.
Hayvan : Doğar, bitkiden farklı olarak kendisi ve yavrularını koruyup kollar onları doyurmak ve çoğalmak için gezer, savaşır, mücadele eder.
İnsan : Doğar, kendisi ve ailesini koruyup kollar onları doyurmak ve çoğalmak için gezer, savaşır, mücadele eder. Burada görevi bittiğini zanneden insan ( afedersiniz ) hayvan içgüdüsüyle hareket ediyor demektir.
İnsanda hayvandan farklı olarak ortaya birseyler koymalı. Onun bağlı olduğu değerler olmalı. İnsan gibi bir insan olup toplumun ortak değerlerine saygılı bir evlat yetiştirmeyi hedeflemeli.
Yoksa sadece boğaz ve haz arasında sıkışmış bir hayat hedefindeki kişilerin dünyada dört ayaklı versiyonlularıda var.
Tarla bırakmak için gece-gündüz çalıştığımızı söylediğimiz çocuğumuz ile daha kaliteli zaman geçirmeyi ihmal ediyormuyuz bir bakmaliyız.

Mezarlıklar evladına mal bırakayım derken 'mal gibi evlat' bırakan kişilerle dolu.
Tarih ise sadece boğaz için yaşayan değil ' iz ' bırakmak isteyen ana babaların evlatları ile dolu.
Seçimi yapıp ona göre hareket etmeli insan. Yukarıdaki ( acizane ) hayat tanımları ölçü olmalı. Ne gibi yaşadığını, ne gibi yaşaması gerektiğini iyi secebilmeli.
Bitki 'ot gibi'
Hayvan ' hayvan gibi' bir hayat yaşarken.
İnsana ise 'insan gibi' bir hayat yaşamak düşmeli.
İnsan doğup, insan ölmeyi becerebilmeli.
 

Benzer Konular