Gıda krizi mi geliyor?

21.12.2020
1,458
2,218

Gıda krizi mi geliyor?​

Hande Fırat 10 Aralık 2021

Bir süredir ekonomi ile ilgili hem kulisleri hem de aktörlerin görüş ve önerilerini köşeme taşımaya çalışıyorum. Bu yazımda da ekonominin ve insanlığın şahdamarı, yakın geleceğin silahı, stratejik sektör tarıma bakacağız. İktidar gıda fiyatlarındaki artışla mücadele etmeye çalışıyor.



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “gıda krizi” uyarısını dile getirdi. Sadece Türkiye için değil, aslında tüm dünya yakın gelecekte gıda krizinden endişe ediyor. Devletler bir yandan bu sorunun yanıtını analiz etmeye çalışırken, bir yandan da şimdiden çaresini arıyor, önlemlerini alıyor. Pandemi süreci boyunca tarımın ne demek olduğunu hepimiz anladık. Önümüzdeki süreçte yeni bir pandemi olasılığı, küresel ısınma ve nüfus artışı bu önemi başka bir boyuta adeta devletler için milli güvenlik boyutuna taşıyor.

Şu an ve yakın gelecekte karşı karşıya kaldığımız ve kalacağımız zorlukları sıralayacak olursak:
Küresel ısınma ve iklim değişikliği
Mevcut pandemi ve yeni bir pandemi olasılığı
Kıt kaynaklar
Atıklar ve etkileri
Göç
Algı yönetimi


“Tohuma sahip olan dünyayı yönetir” haklı klişesinden yola çıkarak, gıda güvencesi ve gıda güvenliği başlıklarının hep göz önünde bulundurulması gerekeceğinin de altını çizelim. Risk ve belirsizliğin en yoğun olduğu sektör olarak tanımlansa da, “gıda krizine girmemek, doğru üretim ve vatandaşa makul fiyatla satış için”bugünden hatta hemen şimdiden atılması gereken adımlar olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Ancak daha evvel de söylediğim gibi politika mutlaka ama mutlaka sektörün aktörleriyle belirlenmelidir. Son dönemde en çok duyduğum eleştiri, “Bizi dinlemiyorlar”sözü... Bu yüzden sektörün aktörleri, toplumsal gelişimin en büyük adresi üniversiteler, toplumsal dayanışmanın öncüsü sivil toplum örgütleri politika süreçlerine dahil edilmelidir.


TARLADAN SOFRAYA MI, KASADAN TARLAYA MI?

Türkiye Yem Sanayicileri Birliği BaşkanıÜlkü Karakuş ile uzun uzun sohbet ettik. Tüm sohbetin özetini “Üretici merkeze alınacak, üretici desteklenecek, doğru ürünler için yönlendirilecek, üretim artırılacak, fiyat düşürülecek” sözü ile özetleyebilirim. Bir de piramidi tersine çevirmemi istedi. Yani hükümetin sık sık dile getirdiği “tarladan sofraya ne oluyor da fiyatlar artıyor?” bakış açısını, “Kasadan tarlaya ne oluyor da fiyatlar artıyor?” bakış açısına dönüştürmemi... Birazdan madde madde anlatacağım. Ama önce “gıdadaki fiyatlar neden arttı, artıyor?” sorusuna verdiği yanıtları ana hatlarıyla özetleyeyim:
Üretim maliyetlerinde yüksek artış var.
Üretici, alıcı karşısında güçsüz.
Üreticinin birikmiş borçları var
Dünyada tarımsal ürünler finansallaştı ve bu rakamları artırıyor.


KASADAN BAŞLAYIM, KDV YÜZDE 1’E İNSİN

Gelelim gıdadaki fiyat artışının önüne geçmek için çözüm önerilerine... Ülkü Karakuş’un dediği gibi tarladan yola çıkmayacağız.

Önerileri vatandaşın son noktasında, yani kasada başlıyor ve geriye doğru devam ediyor. Maddeler halinde şöyle:

Gıda ürünlerinde yüzde 8 olan KDV oranı yüzde 1’e indirilsin.

Etkin denetleme yapılsın. Aynı ürünün, aynı şehirde, farklı fiyatlarla satılmasının önüne geçilsin.

Lisanslı depoculukta üretici merkeze alınarak, sektör dışı aktörlerin alım satım yapmasına engel olunsun.

Hal yasası çıkarılsın.

Çiftçinin yani üreticinin sabit giderleri desteklensin.

Havza bazlı üretim modeli çalıştırılsın.

Arazi tapulaştırma çalışmaları hızlandırılsın.

Üretici banka kredileri artırılsın.

Et ve Süt Konseyi, sektörün aktörlerini de dahil ederek, üreticiyi merkeze alacak politika oluştursun.


Bazı maddeleri yıllardır tartışıyoruz, ara ara gündeme geliyorlar, sonra bir bakıyoruz unutulmuşlar...

Artık unutmaya, ertelemeye ne dayanacak güç ne de zaman kaldı. Tarımda atılacak adımların sonuçları üç yıl gibi bir sürede alınabiliyor. O yüzden artık düşünmek ya da konuşmak değil, tüm aktörlerle birlikte plan oluşturup bir an önce hayata geçirme zamanı.

Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/hande-firat/ekonomi-ve-secim-takvimi-41955361
 
herşeyin fiyatını döviz kuru belirler...
bu ortaya çıktı...
ne faiz, ne de enfilasyon...

dolar 7-8 liradan 13,5-14,0 liraya
avro 9 liradan 15 liraya çıktı...
.
döviz kuru artınca...
üre gübresi 2000-4000 liradan 13000-14000 liraya çıktı...
mazot benzin...
5-6 liradan....10-11 liraya çıktı...
et fiyatı...32-35 liradan....60-65 liraya çıktı...
süt fiyatı...2,4-2,6 liradan 4,7 liraya çıktı...
benzer şekilde, igneden ipliğe herşeyin fiyatı...
%100-%150 arttı...

ancak düşük kalan bir şey var...
enfilasyon
%19-20...
bu yüzden halk fazla etkilenmedi...

ancak, çiftçinin işi zor görünüyor...
 
Üretici enflasyonu %56 falan da gerçeği %150 den aşağı değil bu arada herşey dövize bağlı ama enflasyon etkisi de muhakkak var sadece dövize bağlı olsa üre gübresi 4 liradan 8 liraya çıkardı avrupada da gübre krizi var diyolar orada %5 artış bile burayı %20 vuruyor üzerine birde döviz sonumuz iyi değil
 
market çalışanları günlük fiyat değiştirmesine yetişemiyor...
fiyatlar döviz kuruna bakarak her alşam yenileniyor...
durum vahim...
herşeyin fiyatı avrupa fiyatı oluyor...
asgari ücret ve maaşlar...?
sahi son aylarda enfilasyon oldu mu?

tahıl et süt sebze meyve temizlik ürünleri...
elektronik eşya beyaz ev eşyaları araba vb...
bu arada soygun vurgun köşe dönme artar...

halk kendini bu durumdan nasıl kurtaracak...bu mirizi de atlatabilecek mi...
tl kumar aracı olmaktan kurtarılabilir mi...
döviz hesapları alındıkları fiyat üzerinden tl ye çevrilse ne olur...

son zamanlarda herkes bindiği dalı kesiyor...

nasıl olsa bu para kullanılmıyor...

yaşayıp göreceksiniz...

kiriz aslında avrupada amerika da...
bizdeki gelip geçici..
 
market çalışanları günlük fiyat değiştirmesine yetişemiyor...
fiyatlar döviz kuruna bakarak her alşam yenileniyor...
durum vahim...
herşeyin fiyatı avrupa fiyatı oluyor...
asgari ücret ve maaşlar...?
sahi son aylarda enfilasyon oldu mu?

tahıl et süt sebze meyve temizlik ürünleri...
elektronik eşya beyaz ev eşyaları araba vb...
bu arada soygun vurgun köşe dönme artar...

halk kendini bu durumdan nasıl kurtaracak...bu mirizi de atlatabilecek mi...
tl kumar aracı olmaktan kurtarılabilir mi...
döviz hesapları alındıkları fiyat üzerinden tl ye çevrilse ne olur...

son zamanlarda herkes bindiği dalı kesiyor...

nasıl olsa bu para kullanılmıyor...

yaşayıp göreceksiniz...

kiriz aslında avrupada amerika da...
bizdeki gelip geçici..
Ben avrupadayim Burda da fiyatlar yuzde 25, 30 artti. Mazot 1,50 uzerinde. Ama devlet durmadan düsuk gelirli aile lere yardim ediyo.ciftciler mazotu bizden Daha düsuk fiyat a aliyo. Gubreyi bilmiyorum.
 
Haklısınız. Asıl kriz Avrupa ve Amerikada dediniz, bunu söyleme sebebiniz nedir?
Bilgi amaçlı soruyorum.
Avrupa'yı bilmiyorum ama Amerika'da şu an son 40 yılın en yüksek enflasyonu (6,8) var. Fed şu an varlık alımlarını 0 lama yolunda ilerliyor, varlık alımı bitince faiz artırmaya başlayacaklar. Türkiye'de de tahminim 2022 baharı faizler artacak. Dolar tabi o zamana kadar 20.23 olabilir. :) Naci Ağbal ve Lütfi Elvan birlikte iyi iş çıkarıyorlardı. Devam edebilselerdi 2021 yıl sonu tahmini 6.20 miydi, 5.80 miydi o civardı. Erdoğan Naci Ağbal'ı bir gece yarısı kovunca, aynı tahminleri yapan şirket bu sefer 10.80 tahmininde bulundu. Ve bugün, daha önümüzde 3 hafta var yılın bitmesine ve dolar 15'e dayandı, bir kaç kez gördü 15i de tutunamadı diyelim. Enflasyon ve doların şu an bile yükselim trendinin kırılması için en az 25-30 faiz lazım.
Bizdeki kriz geçici, ama seçime kadar, seçimden sonra krize tamam mı devam mı göreceğiz.
 

büyükşehirde, istanbul, halkın geçinmesi zorlaştı...
asgari ücretle, kira veriliyorsa...
yakıt, elektirik, su, gaz, tel...çıktıktan sonra
yiyecek, giyecek, okul harcaması için elde var sıfır...
yönetenlerin iyi değerlendirmesinde, patronların kırizin (salgın, kuraklik vb) faturasını paylaşmasında fayda var...
insafsız davranmamalı...
asgari ücret, 5-6 binden aşağıda olmasın... derim
aslında (8-10 bin olması gerekir...) (kur ve fiyatlar dikkate alınırsa)
zenginlik, paylaşmayı gerektirir...
aksi durum...
insana yakışmaz...
 
Son düzenleme:
Üretilen gıdanın,ne güncel nüfusa nede artan nüfusun ihtiyacına ileride cevap vermesi mümkün gözükmüyor,
Insanoğlu,kaliteli yiyecek malzemelerinden gün geçtikçe uzaklaşıyor.
5-10 sene sonrasına su ve gıda ihtiyacını karşılayamayacak hale gelecek dünya,
Nüfusun azaltılması lazım,
Salgın hastalıklar,savaşlar artar.(zemin hazırlarlar)
Kıyım başlayacak beyler,
Yeni dünya düzenine merhaba deyiniz.
 
büyükşehirde, İstanbul, halkın geçinmesi zorlaştı...
asgari ücretle, kira veriliyorsa...
yakıt, elektrik, su, gaz, tel...çıktıktan sonra
yiyecek, giyecek, okul harcaması için elde var sıfır...
yönetenlerin iyi değerlendirmesinde, patronların krizin (salgın, kuraklık vb.) faturasını paylaşmasında fayda var...
insafsız davranmamalı...
asgari ücret, 5-6 binden aşağıda olmasın... derim
aslında (8-10 bin olması gerekir...) (kur ve fiyatlar dikkate alınırsa)
zenginlik, paylaşmayı gerektirir...
aksi durum...
insana yakışmaz...
Köyde yaşam çok mu kolay ,
Bağkur primleri evin kirası gibi 1200 TL ,
Yakacak ihtiyacı 20 ster odun 2000 TL ,
Bir mutfak tüpü 200 TL ,
Evde bir emekli olsa 2000 TL aylık alır.
Bir kurban hissesi , en azından 2000 TL .
Bayram ikramiyesi 1000 TL den 1200 TL ye çıkmış ,
100 dekar arazi çalışan sezonda ortalama 3 ton mazot tüketir.
Büyük , küçük 20 adet büyükbaş hayvan bakabiliyor.
7 ton suni gübre kullansa 100 000 TL şaka gibi ,
Mısır için daha da fazla kullanmak gerekebilir.
Dede, nine, anne, baba , 3 çocuk okul okuyacak.
10 dekar buğdayı 10 çuval un için ekeriz.
10 dekar ayçiçeğini 10 teneke yağ için
10 dekar pancar 10 çuval şeker , vs.
Yularları nerenin kapısına bağlayacağımızı bilemiyoruz.
Varlık içinde darlık çekmek buna deniyor.
 
1639638046519.png



1600 lerden 1900 lere 3 asırda 3 kattan fazla artan nüfus, son yüz yılda neredeyse 4 kat artan nüfus,

Dünyayı tehdit eden coronavirüs pandemisi değil, İnsan pandemisi.

Bu yüzden bir zamanlar nüfus artırıcı politiklarla iş gücü sağlamayı ve ekonomik büyüme düşünen beyinler, dünyayı yönettiğini iddia eden kesimler, şimdilerde nüfus azaltma stratejisi geliştirmeye başladılar, bunu yaparkende bir taşla 2 kuş vumayı sevdiklerinden, algı operasyonları kullanarak sahte pandemiler üzerinden insan deneyleri yaparak nüfusu azaltmayı planladıkları iddia ediliyor.

Günümüzde toplumların bazı bilgilere verilere ulaşamaması, bazı uygulamalarda ise zorunluluğa tabi olması, olaylarında algı operasyonlarında kullanılan yöntemlerle cereyan etmesi devam ettirilmesi gözlerden kaçmıyor.

Algı yönetimi operasyonları için gerekli olan gerçeği gizleme ve çarpıtma işin temelini oluşturur, sonrasında psikoloji operasyonları ile yine toplum psikolojisi yönetilir, tüm bu operasyonların birde operasyon güvenliği sağlanır, inandrıcı olması için bilgi belirli amaçlar için manipüle edilerek toplumu yani hedef kitleyi etkileyecek stratejiler kullanılır.Algı yönetimi aslında bilgi ve bilgilendirme üzerine gerçekleşen bir güç savaşıdır, bilgi akışının lehinde kontrolü sağlayamayan toplum ve insanlar operasyonun amacı doğrultusunda hareket etmeye başlar, bilgi akışı manipüle edildiğinden kontrol daima operasyonun ilk el sahiplerindedir, sonuçta amaca doğru sürüklenen gruplar toplumlar insanlar kitleler oluşur.

Corona pandemisi ile önce nüfusun yüzde 15 azalması


2050 yılına kadarda önce 2 milyara 2100 yılına kadarda 500 milyona inEn insanlık, grafikte kırmızı ile belirttim artış yönlü değil azalış yönlü.


1639640453709.png
 

Benzer Konular