Dün gece saat 4:15'e kadar cevap yazmışım ve hala bitmemişti

. Çok uzun olduğu için şimdi tekrardan yazıyorum kısaca

.
Benim tepkim okumadığın halde mesajımı gereksiz bulmanaydı. İlk cümlem bile gereksiz, saçma değil, aksine olumlu bir cümle idi. Diğer yazdıklarım da aslında yine çiftçilerin gelişmesi için eleştiri niteliğinde bir yazıydı. Ben senin yazını sonuna kadar okudum, haberin olsun

.
Köydeki amca dediğin konuya pek girmeyelim, konu uzun

. Sadece keyfi harcamalar ve hava atma merakı yüzünden battı. Güya battı yani, hala ev dubleks olsun, telefon son model olsun filan diyor. Traktör aldığı zaman ben ona demiştim, bu traktöre ihtiyacınız yoktu niye aldınız diye. Bana "köye en güçlü ve sıfır traktörü ilk ben getirdim" demişti. Adamın zihniyeti böyle. Tabi biz de dahil bir çok kişiye borçlanarak (borç takarak) aldı. Dedem kanserden hasta yatarken bu adam, "neyin var" diye bile sormadan "amca bana para gönder" diyen adam. Dedem de neyi var neyi yok gönderdi. Neyse daha fazla girmeyim artık...

Bu örneği sadece köydekilerin hırsları, hava atma arzuları, çekememezlikleri üzerine anlatmaya çalışmıştım (tabi herkes aynı değil, bütün köylüler böyle demiyorum). Yoksa aldığı evler, arabalar herşeye rağmen batmıyor bana

.
Belki de sadece şehirde yaşadığımız için bize karşı önyargılı ve gözlemdiğim kadarıyla neredeyse düşmanca yaklaşılıyor. "Farming simulatör çocukları" demen de bu önyargılı duruma işaret ediyor. Bunu köyde çok hissediyorum ve ağrıma gidiyor. Burada da arada hissettiriyorsunuz

. Köye gittiğimiz ilk gün bile "yolculuk ne zaman" diye soruyorlar

. Köydeki adamlar ile akşam sığırın gelmesini bekleriz. Sadece ineklerin dağdan gelişini sevdiğim için ve bildiklerimi paylaşmak için gidiyorum. Mesela bizim köy çok sulak ama tarlalar sulanmaz. Toprak analizini geçtim, ineğin artığını bile çoğu zaman gübre diye atmazlar. İlaçlama da yok. Ben birlik olalım da tarlalara su getirelim dediğimde inanın yüzüme bile bakmıyorlar, dinlemiyorlar, hatta sırtını dönen oluyor. Saçma sapan sohbetleri tercih ediyorlar. Geçenlerde mera ıslahını anlatayım, ayrıca meranın birinde çeşme yok hayvanlar susuz, buna çare olalım dedim de dinlemediler

. Burada da o sebeple paylaşım yapmaya korkuyorum açıkçası. Ben genelde her insanı sonuna kadar dinlerim, ciddiye alırım saçmalasa bile ve düzgünce cevap veririm. Aynı davranışı da karşıdan beklerim. Her ne kadar artık anlatmayacağım desem de dayanamıyorum

.
Çiftçinin birlik olup da yaptıramayacağı şey yok. X partisini indirip, Z partisini zirveye çıkartacak potansiyel var. Kırsalda olan veya kırsal kökenli olan insan sayısını azımsayamayız. Tek sorun BİRLİK OLAMAMAK! Birlik olan, altyapısını, yollarını ve hatta evlerini bile baştan sona yapan köyler var. Pilot köy filan seçiyorlar hatta. Bu tamamen zihniyet meselesi.
"Haramlardan sakın, Allah'ın en abid kulu ol! Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol!" [Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217)]
"Bir kimse kendisi için istediği bir şeyi, mümin kardeşi için de istemedikçe, hakiki mümin sayılamaz." (Ebu Davud)
Dinimiz bunu emrediyor. Ancak eminim siz de yaşıyorsunuzdur, ciddi bir hasetlik söz konusu. Komşusu araba alsa, onda var bizde niye yok oluyor. Traktör alma yarışına giriyorlar. Mesela bir örnek vereyim kendi yaşadığım. Biz her yaz köye gider kalırız. Arabamız vardı ama satmak zorunda kalmıştık. 3-4 sene arabamız olmadı. Arabayı sattığımız sene, yazın yine köydeyiz. Komşumuz da o sene yeni araba almış. Köy konağında da iftar yemeği var. Ama konak bize biraz uzak, köyün iki ucundayız. Neyse evden çıkıyoruz, yürüyerek gideceğiz. Komşumuz diyor ki önümüzden geçerken imalı bir tavırla "biraz da biz arabayla gezelim". Evimizi açtığımız, bahçelerimizi, tarlalarımızı kullanmasına izin verdiğimiz, her anlarında yanında olmaya çalıştığımız kadın bize bunu diyor. Arabasına atlayıp gitti.
Hani anlatırlar ya, adama ne istersen yapacağım ama aynısından komşuna da 2 katını yapacağım demiş. Adamda tek kolumu kes demiş. O hesap yani.
Köprüden, yoldan dolayı derdiniz vardır. Doğrudur, inanırım ama yeterince istemiyorsunuz ya da derdinizi tam anlatamıyorsunuz gibi geliyor. Birlik olup yetkilileri sıkıştırmak lazım. Köyümdeki olumsuzlukları anlatayım, sonra bununla ilgili de bir anım var. Bizim köyde yol yok, okul yok, köprümüz sizinki gibi, kanalizasyon yolun kenarından dereye akıyor, bakkal büfe filan yok (perşembe günleri kamyonla gelir) vs. Geçen senelerde ilçede gezerken köylüler ile kaymakama denk geldik. Ben ve benim gibi olan bir kaç kişi dedik ki, "yolu suyu geçtik şu kanalizasyon sorununu anlatalım". Biz kaymakama "kanalizasyon.." diyemeden bizimkiler atıldı. Neredeyse bize saldıracaklar. Ayıp olurmuş, söylenmezmiş, falan filan. Ya sen köyde bizden çok yaşıyorsun, o pis suyun verdiği zarara sen daha çok maruz kalıyorsun. Ama yok adamlar bize saldıracaktı neredeyse.
Sistemin kölesi durumuna da açıklık getireyim. Eğitim sistemin hala kölesiyim. İnşallah bu yaz bitiyor ve köye yerleşme planlarım var. Tanıdığım herkes memur neredeyse. Onların neler yaşadığını çok iyi biliyorum. Haklarının yendiğine çok defa da şahit oldum. Bizim ailede herkes işini hakkıyla yapmaya çalışır. Aldığı maaşını sonuna kadar hak etmek için uğraşır. Hatta kurumlardaki en kritik işler bile bizimkilere verilir. Annem yabancı dil bilmediği halde, yabancı dilde yazışmalar yapıyor. Yerine adam bulamıyorlar. Amerikan adam gelmiş, senin burada en az müdür olman lazım demiş. Dayım milyonluk ihaleleri ayarlıyor, en riskli işlerden birini yapıyor ama sınav açmıyorlar ve yükselmesine izin vermiyorlar. Müdür konuyu bilmediği için toplantıya dayımla gidiyor. O kadar üst düzey adamın yanında tek memur toplantı yapıyor. Ailede herkes böyle. Ama işi bilmeyen bir adam başlarına geçebiliyor. Bunu anlatmaya çalıştım.
Aracılardan şikayet ediyorsunuz ya. Aracıları ortadan kaldırmak aslında çok da zor değil. Mesela tanıdığım, doğrudan müşteriye ulaşan insanlar var. Düzenli ve sürekli artan müşterileri var. Şehirden gelip doğal diye adamdan hayvan kestirip gidiyorlar. Bir de arıcı tanıdığım var. Kendisi için 2-3 kovanla başladı. Kısa sürede 20 kovana çıktı. Sürekli talep görüyor ve aracıyla filan uğraşmasına gerek kalmıyor. Şimdi dört bir yana bal gönderiyor. Hem üretici daha yüksek fiyattan satıyor, hem de tüketici daha kaliteli ve daha uygun fiyata ürün buluyor. Yani aracıların karını bölüşüyorlar. Aradaki karın kime gittiğinin önemi vardır tabi ama ona kafa yormaktansa bu aracıları nasıl ortadan kaldırırım ona kafa yorarım.
Son olarak siyaset demişsin. İnan hiç sevmem ve uzak durmaya çalışırım. Tabi ülkemizde siyasetten uzak kalmak çok zor.
Kısaca tek derdim köylerin, çiftçilerin, tarımın ve hayvancılığın gelişmesi. Bir çok projem var, gece uyumadığım bile oluyor kafa yormaktan. Hatta kızıyorlar bana hayvanın yok bir şeyin yok niye bu kadar okuyorsun diye

. İnşallah olur da uygulamalı öğrenirim. Tabi kurulu düzenim yok, dedemin babası bile köyde yaşamamış. Sadece bir evimiz vardı, dedem vefat edince o da harabeye döndü. Zaten koca ailede dedem ve benim dışında köye meraklı olan yoktu. Şimdi tek kaldım. Eğitim sisteminin kölesi olduysam da, belki başka işlerle de uğraşacak olsam da tek amacım köye yönelik sermaye biriktirmek. Ondan sonra karın tokluğuna köyde yaşayacağım

.
Yine çok uzattım kusura bakma. Okumak istemesen de hak veririm yani

. Gerçi sabah 4:15'e kadar yazdığımdan çok daha kısa oldu

. Sadece kötü niyetimin, insanları yargılama amacımın olmadığını bilmeni istedim.