Ynt: nereye kadar dayanacagız..
Bizim işimiz böyle olur artık , her sene yavaş yavaş işi bırakanlar olur.
Birkaç sene sonra başımızdaki iktidar değişecek , hiç kimse sonsuza dek orada kalamaz.
Lakin esas hayal kırıklığını bunlar gidince göreceğiz , yeni gelenlerdede durumumuz farklı olmayacak.
Bizim hakkımızı arayacak , sorunlarımızı birinci elden ilgili kurumlara kişilere aktaracak , o kurumların ve kişilerin bu sorunları yapısal bakımdan çözmesini sağlayacak çiftçi kurumları ya yok , yada Ziraat Odaları gibi köhneleşmiş yapılar.
Küçük çiftçi yerine daha büyük çiftlikler veya yavaş yavaş işlerini büyüten çiftçiler yerimizi alıyor. Para ve sermayesi olanlarımız buna uyum sağlayacak. Örneğin Nevzat Demir , Lüleburgazdaki devlet çiftliğini satın aldı , şimdi trakyadan arazi topluyor , resmen bir tarım holding oldu şirketi. Bunun gibi büyük çiftçilerde var yavaş yavaş arazi toplayıp işini büyüten.
Şimdi siyasi otorite bu gibi büyük oyuncuları mı dinler? Yoksa bizleri mi? Normalde çoğunluk biziz , lakin para onlarda , çoğunluk mu dediğini yaptırır? yoksa para mı?
Şimdiki iktidar kimi dinliyorsa , gelecek iktidarda onu dinleyecek.
Gazamız mübarek olsun.
Bazı arkadaşlarımız burada bilerek yada bilmeyerek siyaset yapıyor , mevcut iktidarı kötüleyerek , yarın öbürgün kendi partisi gelirse daha iyi olacağımızı söylüyor. Son 20 senemize baktığımızda her gelen siyasi otoritede bir önceki dönemi aradık , bu sebeple bunlar gidincede aynı şey olacak. Çünkü bizim sorunlarımız günlük değil , günlük olsa haklısınız , bunlar gidince yarın başkası gelince olay çözülecek. Ama ülkemizde tarımın sorunları yapısal ve çok boyutlu , ancak yapısal reformlar ile , topyekün kafa yorup çalışma ile çözülür. Böyle bir yöneliş ve uyanış lazım , hem devlete hemde çiftçiye. Belki bu 20 sene sonra anlaşılacak , dünyada büyük gıda krizleri yaşanmaya başladığında , buğdayın , ayçiçeğin petrol gibi stratejik ürün olmasıyla. İnşallah o zaman topraklarımız elden gitmemiş ve bu topraklar üzerinde hala çiftçilik yapan köylüler olur.