Polonyalı Bumar, Ursus’u Uzel’e satmaktan vazgeçti

Polonya devletine ait kamu şirketi Bumar Group, ülkenin en büyük traktör üreticisi Ursus’ta sahip olduğu yüzde 51 hissenin Uzel’e satışından vazgeçti. Aile bireyleri arasında yaşanan hisse kavgası nedeniyle gündemden düşmeyen Uzel’in Bumar’la yaptığı anlaşmaya uymadığı ve bu nedenle satıştan vazgeçtiği belirtiliyor. Bumar Group’un sözcüsü Kamila Walczak, “Ursus için yeni alıcılara bakıyoruz. Uzel yaptığımız anlaşmanın şartlarına uymadı. Dolayısıyla Uzel’le olan evlilik sona erdi” açıklamasını yaptı. Uzel, Eylül 2007’de Polonya’nın ilk sanayii şirketlerinden ve pazarının en büyük traktör üreticisi olan Ursus’un yüzde 51’lik hissesini satın aldığını bildirmişti. Satın almanın ardından 3 yıl içinde Ursus’a 34 milyon dolarlık yatırım yapacağını taahhüt eden Uzel, Ursus için “Global hedeflere ulaşma yolunda önemli bir kilometre taşı” tabirini kullanmıştı. Uzel’in yapacağı 34 milyon dolarlık yatırımlar Ursus’un 2.000 olan kapasitesinin 10 bine çıkartılması hedefleniyordu.
 
Ynt: Polonyalı Bumar, Ursus’u Uzel’e satmaktan vazgeçti

evt çok kötü bizim buralarda tek marka uzel yanı massey ferguson.50 hektarlık yeri olanın en kötü traktörü 3.105.+500 hektar olanlarınınkinide sizler düşünün artık.bu insanlar uzel kardeşler yüzünden sıkıntı çekiyo yedek parca sorunu servis sorunu vs vs malıyla mağdur durumdalar artık hükümetin çifçilere el uzatma zamanı. ürettikleri mamülün arkadasında dursunlar yeter artık.isyankar başkentli.
 
Ynt: Polonyalı Bumar, Ursus’u Uzel’e satmaktan vazgeçti

Değerli arkadaşlar;

Uzel grup ortaklarından ÖNDER UZEL ' in bir süre önce web sitesinde ( Kendilerine ait olduğunu düşünmediğim) açıklamasını okuma şansım oldu. Özetle UZEL grubunun ve markasının ocağını tüttürme arayışı içinde olduğunu ve geçen zaman içinde kendi markasını kullanarak yedek parça imalatını gerçekleştirip satanlar, İşletme bünyesinde ki kayıplar ile ilgili hesapların sorulacağını dile getiriyor.

Özetle ülkeye Tarımı öğreten, traktör sektöründe dengeleyici ( kalite,fiyat,hizmet) olan bir firmanın aile ilişkileri yüzünden piyasadan ayrılması, ve firmaya hizmet veren ( Bayi,Servis ve en önemlisi müşteri) lerin mağdur edilmesi üzüntü vericidir. Ülke insanı için hayırlı olanı gerçek ülke ve milliyet zihniyeti ile üretim yapacak yerli üretimi yabancıların ürünlerinden dengeleyici bir şekilde koruyacak tarım makinesi markalarını üretmesi ve desteklemesidir.


ÖNDER UZEL '



22.04.2009
Sevgili Uzelliler,

Kısa bir aranın ardından sizlere ilk seslenişime verdiğiniz tüm destek mesajları için çok teşekkür ederim. Elbette içinizde yaşadığımız bu elim durumdan etkilenerek eleştirel yaklaşanlarımız da yok değil. Uslubu karşılanabilir, yapıcı her eleştirinizi dikkate almaktayım. Bununla birlikte aksi tüm ifadelerin birer boşluk olarak kalacağını ve sırası geldiğinde de gerekenin yapılacağını bilmenizi isterim.

Grubumuzun maalesef karşı karşıya kaldığı sabotajın ilk gününden itibaren birinci önceliğim operasyonumuzun hiç ara vermeden çalışmasını sağlamak olmuştur. Ara verdiğimizde dahi bu öncelik değişmedi. Bugün Değerli Bayilerimiz ve gerek otomotiv de gerekse de traktör de üretimi gerçekleştiren Değerli Firma Yetkilileri nin inanç ve çabaları ile üretim yapılır hale gelindi. Zamanında onlarca yönetici ile sürdürdüğümüz operasyonun yanımdaki birkaç arkadaş ile birlikte yeniden canlandırılması için harcadığım mesai bunun dışında hiçbirkonu ile ilgilenmek için bana vakit bırakmadı bugüne kadar. Fakat madem artık iki üretim birimi de faaliyette, diğer mevzularımıza da tek tek bakmanın zamanı geldi.

Öncelik elbette yine, operasyonların sağlıklı çalışmasını engelleyebilecek konular üzerine olacaktır. Bunların birkaçından özetle bahsedeyim.

Grubumuz şirketlerinde, depolarında ve sair alanlarındaki her bir toplu iğnenin hesabı bunları çalan hırsızlara bir bir sorulacak.

Yaşanan bu süreçte UZEL ve bağlı markalarının logolarını taklit ederek yedek parçalarımızı satan ve sattıran her sahtekara da hesabı bir bir sorulacak.

Binlerce kişinin haklı alacakları düşünülmeden ısrarlı ve kararlı bir biçim de rekabet piyasası kanunları hiçe sayılarak yürütülen karalama kampanyalarının arkasındakilere de hesabı bir bir sorulacak.

Kurdukları paravan şirketlere fayda sağlamak ve Grubumuzun elinde bulunan lisansları üzerlerine geçirmek üzere Grubumuzun sahip olduğu lisans ve benzeri değerlerin sahibi uluslararası firmalar nezdinde iftira niteliğinde girişimlerde bulunarak zararımıza çalışan her dolandırıcıya da bunun hesabı bir bir sorulacak.

Alacaklarımız karşılığında gönderdikleri çekleri üçüncü şahıslara imzalattırarak aklısıra muazzam dolandırcılık örneği gösteren ve bunu karşı iftiralarla desteklemeye çalışan düzenbazlara ve bunlara fırsat verenlere de hesabı bir bir sorulacak.

Ve, onlarca yıllık maziyi, uğraşı, didinmeyi, emeği, binlerce insanın alınterini hiçe sayarak bir kişiyi yok etmek uğruna bir devi yok etmeyi göze alanlara da …


Değerli arkadaşlarım,

Benim önce kendime sonra da temsil ettiğim gururla taşıdığım soyadıma verdiğim bir söz var. Ben bu ocağı tüttüreceğim.

Hepinizin bildiği gibi sorunumuzun temelinde ortaklarımızla yaşadığımız sorunlar yatıyor. Ortaklarla ayrılığımızın temel faktörü yapı olarak farklı olmamız ve aynı dili konuşmamamız. Aksi takdirde ortakların aynı yapıda olmasalar dahi ortak menfaatleri için biraraya gelmeleri ve birbirlerine tolerans göstermeleri görülmemiş birşey değil. Ve bilmenizi isterim ki başından beri, ortaklar ne zaman uzlaşmaya çalışsalar, birileri devreye girdi ve son anda anlaşmadan vazgeçildi. Uzlaşma zemininde buluşabilmek için ciddi çaba sarfedildi fakat maalesef başarılamadı.


Tarafıma açılan bunca incitici davaya, basında çıkan hakaret ve aşağılamalara rağmen ben, Tuzla’da açtırmak zorunda olduğumuz soruşturma hariç(onu diğer çalışanlar için yapmak zorundaydık) hiçbir dava açmadım, aleyhlerinde demeç vermedim.

Zannedilmesin ki, haksızım ve söyleyecek sözüm yok. Ben, kendi yaşam hikayeme “annesine, ailesine dava açan birisi” ibaresini koymak istemediğimden, yarın çocuğuma bunun hesabını vermekte güçlük çekeceğimi düşündüğümden, kendi hedeflerimin, yapmak istediklerimin başka bir yerde olduğuna inandığım için bunları yapmadım.

Pek çoğunuz türlü platformlarda ‘’neden’’ diye sormuştunuz. İşte nedeni budur.

Bugün ne değişti ? Bugün değişen şudur; 2001 krizini yaşadığımızda ben tek başıma tüm finans kuruluşlarına şahsi kefaletimi verdim ve varımı yoğumu bu şirket için feda etmeye hazır olduğumu göstererek gerekli finansmanı sağladım. Krizi başarıyla atlatarak hedeflerimiz doğrultusunda büyümemizi sürdürdük.

O gün benim şahsi kefaletimin geçerliliğini bilenler bugün yine aynını yapamayayım diye bilinçli bir şekilde benim üzerimden politikalarını yürütüyorlar maalesef.

Bugün yine herşeyim yıllardır gece gündüz demeden harcadığım mesai ki en değerli varlığımdır bu şirkete fedadır. İşte bu mesaiden mahrum bırakılarak ocağımızın söndürülmesi tehdidi ile karşı karşıya bırakıldık ve ben tüten bu ocağı söndürmemek için artık gerekenleri yapmak konusunda müsterihim.