Gübre nasıl alıyorsunuz arkadaşlar?

Selamlar degerli trakkulup ailesi,


Bu seneki gübre fiyatlarını görünce resmen şoke oldum. Dap tonu olmuş 27 milyar, üre de öyle. Bizim gibiler için ciddi sıkıntı bu durumda.


siz gübrelerinizi nasıl alıyorsunuz? peşin mi ödüyorsunuz yoksa benim gibi çaresizlikten vadelimi almak zorunda kalıyorsunuz?


tarım kredi kooperatifinden 12 ay vadeli alıyordum ama faizleri artık çok yüksek
bu sene İş bankası imece kartı deniyorum 5 ay faizsiz diyor ama öyle mi bilmiyorum
bazı bayiler de vade veriyor ama onlar da fark bindiriyor


finagro, hasfin, tarfin gibi yeni sistemler duyduk ama hiç deneyen var mı?

şunları bilenler yazarsa çok iyi

  • Hangi bankadan kart alayım, hangisi kolay çıakr?
  • Kartların vade durumları nasıl, gizli masraf var mı?
  • Koperatif üyeliğine girmeye değermi?
  • Bu yeni şirketler güvenilirmi?


teşekkürler şimdiden hayırlı cumalar..

Bilgi yardımı. Pancar, lambordin yağmurlama

Arkadaşlar iyi forumlar bereketli hasatlar. Öncelikle bilginize ihtiyacım var şimdiden teşekkür ederim. Bölgemizde yağış rejiminin değişmesi verim düşüklüğü sebebiyle tarların bir kısmına gelecek yıl için sulama sistemi kurmayı planlıyorum. İki tane su kaynağı belirledim biri havuz şeklinde yaklaşık 200 ton kadar su tutuyor 2-3 gün içinde doluyor havuzun bulunduğu tarla 20 dönüm kot farkı 20m uzunluk 200 civarı buraya pancar motoru, diğer su kaynağı dere dereden tarlanın başlangıcı 100 metre bitişi 400 metre yani toplam 400 metre basacak kot farkı 35 burayada 17lik lombardini kursam randıman alabilir miyim verimli bir iş olur mu ortalama kutuda verimimiz 200 250 kilo arası önceden salma su yapardık bazı tarlalara o tarlalar 400 kilo ortalama yapardı bu veriler ışığında bilgilerinize ihtiyacım var. Elimde 75lik boru mevcut suyu tarlaya götürmek için yeterli olur mu hat vs bağlantıları hakkında fikrim yok maalesef.

Mercimekte bölgesel kurumalar

Kıymetli arkadaşlar kolay gelsin.
Bu yıl yeşil mercimekte tarlada bölgesel kurumalar meydana geldi. Saçkıran gibi alan alan kurumalar oldu ve giderek yayıldı. Bunu engellemek için kök boğazı çürüklüğü olduğunu düşünerek prochloraz ve basking kullandım fakat para etmedi. Bu hastalığı durduracak herhangi bir ilaç bilen varsa yazmasını rica ediyorum.

  • Soru
Massey ferguson 3085 direksiyon pompası

Hayırlı bayramlar abiler. Massey ferguson 3085 traktörümüz çalıştıktan kısa bir süre sonra direksiyonu dönmüyor denecek kadar sertleşiyor ara gaz verince biraz daha yumuşuyor. Sorunun direksiyon pompasında olduğunu söylediler. Direksiyon pompası 30 bin civarındaymış çankırı ankara civarında tamiri oluyor mu. Şimdiden teşekkür ederim

Atatürk'ün Çocukluk Anıları

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU: CİVCİVLER HOROZ OLDU
Dayımın çiftliğinde günler birbiri ardına geçip giderken, bir gün dayım torba dolusu civcivle çıkageldi: Koş Mustafa koş, bak sana civciv getirdim. Onları besle, büyüt, dedi. Ben bir sandalyeye oturdum. Saydım, civcivler on taneydi. Makbule ile Naciye civcivleri besleyip büyütmeme yardımcı olacaktı.
Geçen günlerle birlikte civcivlerin azalmaya başladığını fark ettim. Çiftliğin bahçesinde dolaşan bir kedi vardı ve civcivleri o kapıyordu. Çiftliğe geldikleri ilk gün orta yere bıraktığımızda dört civciv yanıma geliyordu. Beni tercih etmeyenler, Makbule ile Naciye'nin yanına gidiyordu. Kedi onların civcivlerini yedi. Bana inanan dört tanesini büyüttüm. Hepsi horoz oldu.

--------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU: EVCİLİK ANISI
Çocukluk çağında yaşadığım unutamadığım anıların başında evcilik anısı vardır. Selanik'te sekiz on yaşları arasında komşu kızları evlerinin önüne kilim serer ve evcilik oynardı. Türk çocukları değil ama ermeni ve rum çocukları bunlara rahat vermez, tepelerine dikilir, alay ederdi. Ermeni Krikor: Vay Fatoş, kurmuşsun evini, bakarsın rahatına. Şu kıza çocuğum dersin, yoktur bunun babası?
Rum Yorgo: Olurum ben o çocuğa baba. Yeter ki kapın açık olsun.
Fatoş, sonunda alaylardan bıkmış ve evcilik oyununa bir baba aramış. Sonunda beni buldu. Olanları anlattı. Biz evcilik oynarken, baba olur musun, dedi. Ben hiç düşünmeden evet dedim. Olaylar gözümün önünde cereyan ediyordu ve görünen köy kılavuz istemezdi.
Ertesi gün Fatoşların evinin önüne kilim serilmişti. Temsilde anne Fatoş ve iki kızı yemek yapıyordu. Ben kilimin ortasında oturuyor ve baba rolündeydim. Ermeni ve rum çocuklar gelip geçiyor ve bana bakıyordu. O gün tek laf atan, ileri geri konuşan olmadı. Selanikli Mustafa derlerdi bana. Sonraki günlerde çağırdığı zaman Fatoş'un yardımına koştum. Baba rolü oynadım. Bu zaman süresince sataşma olmadı. Ermeni ve rum çocuklar, dilleri damaklarına yapışmış vaziyette geçip gitti.

--------------------------------------------------------------------------

DÜŞMANIM ÇOK ŞU ANDA
İki yaşındaki Mustafa abisi Ahmet ile Selanik'in toprak sokağında gidiyordu. Şu temmuz sıcağında deniz kıyısı en iyi yerdi. Ege denizi, adaları çok olan prima bir yerdi. Görkemli bir dev, adadan adaya ayak basar, ayağını suya değdirmeden Girit'e ulaşırdı.
Ortaçağ kalığı zihniyete bel bağlamadan, özgün fikir üreten Selanik'in yıldız çocukları, atılım içindeydi. Aralarında tartışma oluyordu. Bugünkü konuşmaların odak noktası: Dünya dursa ne olurdu? Birkaç saattir süren fikir ayrılıkları neredeyse kavgaya dönüşecekti ki, Ahmet ile kardeşi Mustafa ufukta göründü. Çocuklar, bunlar Ahmet ve Mustafa. Olayı onlara anlatalım, onlar ne derse kabullenelim, düşüncesinde birleştiler.
Dünya dursa ne olur sorusuna Ahmet: Dünyadaki yaşam son bulur, dedi. Bak biz de öyle dedik, siz karşı çıktınız, diyenler sesini yükseltince tartışma giderek alevlendi. Bunun üzerine Ahmet, iki elini havaya kaldırıp teslim işareti çizdikten sonra herkes sustu. Ali şöyle dedi, Veli böyle dedi, demeyi bırakalım ve Mustafa'ya kulak verelim. Mustafa ne derse o olsun, tamam mı, deyince herkes tamam dedi.
Ahmet: Mustafa dünya dursa ne olur? diye sordu.
Mustafa: Dünya durmaz, döner, dedi ve bütün ağızlar açık kaldı.

---------------------------------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUĞU - ÇİĞDEM TOPLADIK
Bir kış günü sabahı saat 8 sularında Zübeyde Hanım uyanmıştı. Sağa-sola bakındı. Ali Rıza Bey derin uykudaydı. Gümrük memuru olduğu için, geç yatmıştı çünkü ertesi gün tatildi. Öğleden önce kalkmazdı. Zübeyde Hanım çocukların odasına yöneldi. İki yaşındaki Mustafa yatağında uyuyordu. Abileri Ahmet ve Ömer yataklarında yoktu. Beyninden vurulmuşa döndü. Kim, neden yavrularını annesinden ayırırdı? Bu durum inanılmaz bir vurdumduymazlık değil miydi? Kim, ne isterdi bir çocuktan? Diğer odaya baktı. Bahçeye çıktı. Sarışın, mavi gözlüm dediği , canları Ahmet ile Ömer ellerinde birer toprak tencere olduğu halde geliyordu. Oğulları yanına gelince Zübeyde Hanım sordu: Sabahın körü yatağınızda yoksunuz. Bu tencereler de neyin nesi? Bunların içinde ne var?
Ahmet: Anne, gece çiğ yağdı, biz de çiğdem topladık. Hani saksıdaki güllerim, sümbüllerim soluyor dediydin ya, biz de bu durumun önüne geçmek istedik.
Zübeyde Hanım'ın izin vermesiyle oğulları saksılara çiğdem döktü. Aradan günler geçtikçe solmaya yüz tutan güller, sümbüller canlandı, çiçek açtı.

SON

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

Atatürk'ün Çocukluk Anıları 2

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI - KARDEŞİM MUSTAFA
Ali Rıza Bey'den olma Zübeyde Hanım'dan doğma 1874 tevellütlü Selanikli Ahmet 9 yaşındaydı. Yanında 8 yaşında olan kardeşi Ömer ve 2 yaşında olan Mustafa vardı. Askercilik oynuyorlardı. Ahmet kardeşlerini uygun adım yürütürken, sol sağ, sol sağ yarın bayram olsa diyordu. Aradan zaman geçti. Ömer yoruldu, eh Ahmet de yoruldu. Dön, dön, nereye kadar. Mustafa yorulmadı, dönmeye devam etti. Ahmet, Mustafa'ya laf olsun diye seslendi: Mustafa, bir otur, dinlen. Sen döndükçe biz yorulduk. Sonunda Mustafa söz dinledi ve bir köşeye oturdu. Ahmet ile Ömer daha sonra kalktı ve yürümeye devam etti.

----------------------------------------------------------

ZÜBEYDE HANIM'IN ÇOCUKLARI
Ahmet, Ömer ve Mustafa evin bahçesinde oynuyordu. Birden ortalık Ömer'in çığlıklarıyla inledi. Yetiş Ahmet abi, beni arı soktu. Ahmet yakındaydı, yerden bir dal parçası alıp, kardeşi Ömer'in çevresini saran yaban arılarına saldırdı. Yaban arıları sağa-sola kaçıştı. Ömer hızla eve girdi ve kapıyı kapadı. Biraz sonra Ahmet de eve girdi ve odasına saklandı. Bahçede Mustafa kalmıştı. Mustafa 2 yaşındaydı ve hayata dolu gözlerle bakıyordu. Yıllar sonra Mustafa Kemal adını alacak ve vatanına saldıran düşmandan kaçmayacaktı. Tıpkı 2 yaşında yaban arılarından kaçmadığı gibi.

----------------------------------------------------

KOBRA
Yıl 1883. Ali Rıza Bey 44 yaşında, oğlu Ömer 8 yaşındaydı. Birlikte yenice tayin edildiği Çayağzı'ndan Selanik'e dönüyordu. Ali Rıza Bey birden patika yolda bir kobra gördü. Kobra diklenmiş ve yerden yüksekliği 1.5 metre kadardı. Ali Rıza Bey, oğlunu kolundan tuttu: Dur Ömer. Bu kobra yılanı. Çok sinirli. Üstüne yürümek yanlış olur. Belki yakında yavruları vardır. Çevresinden dolaşacağız.
Ali Rıza Bey ile Ömer geniş bir yay çizerek kobrayı arkalarında bıraktılar ve Selanik Yenikapı'daki evlerine döndüler. Ali Rıza Bey kobra olayını anlattığında Zübeyde Hanım şöyle dedi: Baba oğul çok büyük tehlike atlatmışsınız. Böylesi zehirli bir yaratıktan uzak geçmek doğrudur.

--------------------------------------------------

ATATÜRK'ÜN ABLASI FATMA
Fatma, Selanik'teki evde oyuncaklarıyla oynuyordu. Pek çok oyuncağı vardı ve en çok annesinin yünden ördüğü oyuncak bebeğini seviyordu. Bebeğiyle konuşuyordu ama onun karşılık vermemesi Fatma'yı üzüyordu. Fatma'nın bir gün canına tak dedi ve annesine seslendi: " Anne, bu bebek konuşur diyordun ama şimdiye kadar benimle hiç konuşmadı. "
Annesi Zübeyde Hanım: " Kızım, belki bugün konuşacak ve sana merhaba diyecek. Ne biliyorsun? "
" O zaman konuşsun ve bana merhaba desin. "
Zübeyde Hanım, sesini incelterek ve çocuk sesi taklidi yaparak konuştu: " Fatma, nasılsın? Ben senin bebeğinim ve seni çok seviyorum. "
Fatma beyninden vurulmuşa döndü ve bebeğinin konuşması onu çok sevindirmişti. Annesine seslendi: " Anne, duydun mu? Bebeğim konuştu ve ben şimdi çok mutluyum. "
Fatma 4 yaşındaydı ve hayata gülen gözlerle bakıyordu. Bebeği işte konuşuyordu. Fatma bebeğiyle Selanik sokaklarında özgür ve mutlu olarak koşabilecekti.

SON

Atatürk'ün Çocukluğu - Ezgi Yayınları - Yayın Yılı: Aralık 1994

Suni tohumlama payet okuma

Herkese hayırlı bayramlar. Hem kurban bayramı olması Hem merak etmem hemde forumda yeterince hayvan konusunda başlık yeterince açılmaması sebebiyle sizlere bir soru yöneltmek istiyorum.
Suni tohumlama yöntemi ile hayvanlarımızı tohumluyoruz, seçtiğimiz boğalar genel itibari ile buzağısını gördüğümüz boğalar ama önemli olan pesigrisinde yazan verileri okumak. Yazılar tamamen yabancı olması sebebiyle faydalanamıyoruz. Bi yerde de veteriner hekimin insafına kalıyor bazı şeyler elinde kalmış eski tohumları da tabiri caizse kitliyorlar iyi diye. Bu hayvanların kolay doğum değerlerinden tutun süt artış verilerine meme durumuna sağlık puanlarına vs nasıl bakabiliriz varmı Bi sitesi türkçe olarak ? Benim en merak ettiğim şey boğanın baskınlığı bu boğa ne kadar baskın hangi değer baskınlığını gösteriyor bu konularda bilgisi olanlar paylaşırlarsa mutlu olurum. Bunlar hasır altı konular gibi gelebilir bazılarınıza ama ilerlemek için bunları bilmek şart.

kim kazandı, kim kaybetti...

yıl 2018 pandemiden önce,
emekli memur aylığı, 5000 tl...
bir sitede, 3+1 ev fiyatı, 350 000 lira-400 000 lira...
bir ev fiyatı emekli aylığına bölündüğünde:
400 000/5000---->80 aylık... (6,6 yıl)

2025 mayısta,
emekli aylığı...40 000 lira...
aynı evin fiyatı...8 000 000 lira...
8 000 000/40 000--->200 aylık...(16,6 yıl)

geçmiş olsun...

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt