YENİ TRAKTÖR ALACAĞIM YARDIM

Abilerim merhabalar.2003 model New Hollandtd95d kullanıcısıyım ve arızaları artık bitmiyor hareket sorunu alındığından beri tam anlamıyla çözülemedi bu güne kadar zevkle iş yapamadık ve artık satmayı düşünüyoruz inşallah.Ve alacağım traktörde 10-15 sene koşmayı düşünüyorum bu yüzden tercihim yerliden değilde Avrupa traktörden yana.Aralarındaki fark gayet anlaşılabilir derecede.Case farmall 105c önerdiler ama iveco motormuş benim New Holland ta aynıydı ve seri değil sürümde bayılıyor açıkçası hoşuma gitmiyor.Deutz agrofarm 420 ile massey ferguson 5430-5440 arasında kaldım sizce MF ye o fiyat verilir mi tam olarak bilmiyorum ama 200 bine yakındır veya başka traktör öneriniz varsa yazabilirsiniz değerli çiftçi abilerim iyi akşamlar

ROLMODEL TARIMSAL İŞLETMELER (MAKALE)

ROLMODEL TARIMSAL İŞLETMELER
Rol model işletmenin tanımına örnek alınan işletme,feyz alınan işletme diyebiliriz.Bizde tarımsal işletmeciler olarak genelde başarılı çiftçileri örnek alırız yani rolmodel alırız.Köyümüzde pancar tarımını iyi yapan yüksek kök verimi yüksek şeker verimi alan bir çiftçiyi örnek alırız,hayvancılığında başarılı olan danalarına yüksek kilo aldıran ineklerinden çok süt alan bir komşumuzu köylümüzü örnek yani rolmodel alırız.Başarılı insanları rolmodel almak ve uygulamada başarıya ulaşmak gayet doğru ve tavsiye edilen bir davranış biçimidir.Yaptığı birçok işte rolmodel alınan bir işletmeci olmakta bence önemli bir ayrıcalıktır.
Bu günkü yazımda sizlere ülke tarımına önemli bir katkısı olan ve sürekli tarımdaki başarısıyla örnek gösterilen Hollandaya tarımsal ürün ihracatı yapan rolmodel bir tarımsal işletmenin hikayesini anlatacağım.Herkeze soruyorum pancar ekiyoruz,mısır,buğday,ayçiçeği,arpa ekiyoruz acaba çiçek eksek para kazanırmıyız?Değerli okuyucularım ne düşünüyorsunuz bu soru hakkında hep alıştığımız tarımsal bitkilerin dışında bir üretim modeli ve tarım bitkisi hatta birçoğumuz çiçeğe tarım bitkisi demeyiz çiçekten paramı kazanılır dediğinizi duyuyorum sanki.
Hikayemizin kahramanı Konyanın İçeriçumra kasabasında doğup büyümüş Ali YETGİN adlı girişimci.İçeri Çumra yanıbaşımızda Konyada bizimle aynı ürünleri yetiştiren bir tarım bölgesi.Ali Yetgin 1996 yılında Hollandaya yaptığı bir seyahatte şans eseri gördüğü Lale tarlaları ilgisini çekiyor.Hollandaya ilk lalenin Selçuklular zamanında bizim topraklarımızdan gittiğini öğreniyor.Ve ozaman bende Konyada Selçuklunun başkentinde doğup büyümüş biri olarak neden lale yetiştirmiyorum diye düşünüyor elin Hollandalısı Anadoludan gelen laleyi yetiştirip dünyanın dört bir yanına ihraç ediyor ve üretimdeki en yüksek tarımsal getiriye sahip ürünlerden biri.Ali Yetgin 4 çeşit ve 1 milyon lale ile Çumrada işe başlıyor.İnsanlar bu adam delirmiş batacak diyorlar lale lafını duyan herkez vazgeçirmeye çalışıyor ama Ali Yetgin başarıyor.
Çok gezenmi bilir çok okuyanmı derler çok gezen çok şey görüyor aslında Ali Yetgin Hollanda gezisinde Lale tarlalarını görüyor ve ülkemizin en profesyonel ve en yüksek tarımsal kazanımı olan bir tarımsal işletmeyi kuruyor.Bende Benim çiftliğim Televizyon program çekimlerinde görmüş oldum bu işletmeyi.Türkiyede tarımın turizminin yaşandı tek yer bu işletme belki binlece insan İstanbuldan,İzmirden,Ankaradan büyük şehirlerin birçoğundan bu lale tarlalarını görmek için akın akın geliyor.Benim çekim yaptığım gün turis kafileleride tur tur ziyaret ediyordu işletmeyi.İşletme engebeli bizim kepir çöl diyebileceğimiz verimsiz bir arazide kurulmuş şuan büyük bir otel inşaa ediyorlar.Türkiyenin %98 lale soğanını üretiyorlar ve hollandaya lale soğanı ihraç ediyorlar.Tarımsal kazanım anlamında ülkemizin en değerli tarım bitkisini yetiştiriyorlar diyebilirim.Mantık çok doğru aslında kimsenin ekmediği spesifik bir ürün yetiştirmek.İşletmede dikkatimi çeken ikinci önemli bir detay 8000 dekarlık alanda 450 dekar lale soğanı üretiyorlar geri kalan arazinin tamamı arpa ekili haziranda lale ve arpaların hasatından sonra 8000 dekarın tamamına şeker mısır ekiyorlar.Yani Konya gibi bizimle aynı iklime sahip bir bölgede 2 spesifik değerli tarla bitkisi yetiştirmiş oluyorlar.
Değerli okuyucularım Ali Yetginin hikayesi ve işletmesi bizler içinde rolmodel olabilir.Mutlaka bu işletmeyi sizlerde ziyaret edin bu tarz spesifik ürünlerin ekonomik getirisi inanın standart tarla bitkilerinden kat kat fazla.Bölgemizdeki tarım potansiyeli çok yüksek ve standart tarla bitkilerinin dışında yetiştiricilik yapan pek yok.Bizim bölgemizde dünyada bir Hollanda örneği olabilir.
Bu haftaki yazımın sonuna geldik önümüzdeki hafta hayvancılıkla ilgili farklı bir bakış açısıyla bir köşe yazım olacak bu köşede tekrar görüşmek üzere bereketle kalın.

TARIMDA SUYUN AKILLICA KULLANIMI (MAKALE)

TARIMDA SUYUN AKILLICA KULLANIMI
Su tasarrufu ve tarımda suyun akıllıca kullanımı.Yaradan'ın dünyada bize bahşettiği en değerli üç maddeden biri su.Yaşanabilir bir dünya için hayat kaynağımız olan suya her zaman muhtacız ama nedense en çok israf ederek suyu kullanıyoruz sanki sonsuz bir kaynağa sahipmişiz gibi.
Geçen haftaki yazımda bölgemizin tarım ve hayvancılık potansiyeli bakımından büyük bir geleceğe sahip olduğunu vurgulamıştım.Bu potansiyele ulaşabilmemiz için tarım ve hayvancılık işletmelerimizin sürdürülebilir olması için en büyük risk su.Bölgemiz Türkiye'nin en az yağış alan tuz gölüne yakın kapalı havza yer altı su kaynaklarını kullanan bir tarım bölgesi ve bizim için en büyük risk yer altı sularımızın bir gün bitmesi olacak.Dedelerimiz babalarımız anlatır göller,sazlıklar,kamışlıklar vardı diye,bende hatırlıyorum bahçe duvarlarına sazlıklardan çim kesilen günleri,neredeyse yere sıfır olan su seviyesi bu gün 20-25 metre derinlere inmiş durumda.Bizler yıllarca yer altı sularımızı tarım arazilerimizde vahşi sulama olarak nitelendirdiğimiz salma sulama yöntemi ile hunharca kullandık bilinçsizce yer altı sularımızı tükettik.Bir gün çocuklarımıza miras bırakmayı düşündüğümüz tarımın sürdürülebilir olması için bu su kaynaklarına ihtiyacımız olduğunun bilincine varamadık.
Şimdiki zamanda hepimiz bu riskin farkındayız yer altı sularımızın bitmesi tehdidi ile karşı karşıyayız.Bu günden sonra ne yapabiliriz bunları sorgulayalım burada.Devletimizin verdiği sulama hibe projelerinin de katkısıyla tarım arazilerimizde artık yağmurlama sulama sistemleri,damlama sulama sistemleri,pivot,liner sulama sistemleri kullanıyoruz,salma sulama neredeyse kalmadı suyu en çok tasarruf eden sistemleri kullanıyoruz ama suyu yine bilinçsizce hunharca kullanarak su katliyamı yapıyoruz.
Bizler tarımda suyu zamanla kullanıyoruz 5 saat yağmurlama suyu verdim,9 saat yağmurlama suyu verdim yada 15 saat damlama suyu verdim,20 saat damlama suyu verdim diye miktarları hakkında konuşuyoruz.Hatta ilk damlama sularında 40-45 saat su verdim diyen çiftcilerlede karşılaşıyoruz.Burada kimsenin tarımını ve sulama zamanını sorgulamıyorum bizlerin sulama biriminin ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum yani bizler tarımda sulamayı zamanla yapıyoruz.
Peki dünya tarımda sulamayı hangi birimle yapıyor yada şöyle diyelim tarımda ileri ülkeler ve su kaynakları çok az olan ülkeler örneğin çölün ortasındaki İsrail tarımda suyu bizler gibi zamanlamı yapıyor tabikide kocaman bir hayır.Sorunun cevabı tarımda ileri ülkeler tarımda suyu litre birimiyle yapıyor yani su sayaçlarıyla ne kadar su verdiklerini biliyorlar.
Değerli okuyucularım çiftçiler olarak kendi aramızda aldığımız yüksek verimlerle yüksek ürün satış fiyatlarıyla övünürüz ama "Ben su tasarrufu yaparak yüksek ve karlı ürün yetiştirdim" diyen bir çiftçi meslektaşıma rastlamadım.O zaman şu soruyu soruyorum buradan herkese:Bir kilo gram buğdayı bir ton şeker pancarını bir ton mısırı,bir kilo elmayı yani ürettiğimiz bütün ürünlerin kilo gramını tonunu kaç litre suyla yetiştirdiğimizi biliyormuyuz?
Bu soruyu gelecek haftaya kadar düşünerek sulama birim uygulamamızı sorgulayalım.Bu haftaki yazımızın sonuna geldik doğru bir farkındalık oluşturmak adına bu tarz yazılarım devam edecek.Önümüzdeki hafta bu köşede görüşmek üzere bereketle kalın.

DAMALA SİSTEMLERİ İLE DOĞRU SULAMA (MAKALE)

DAMALA SİSTEMLERİ İLE DOĞRU SULAMA
Tarımda iş yoğunluğunun en fazla olduğu dönemi yaşıyoruz ve Ramazan ayındayız insan ve canlıların yaşamı için gerekli olan suyun değerini en çok bildiğimiz bir ilahi aydayız.Geçen haftaki 'Tarımda suyun akıllıca kullanımı' başlıklı yazımda bölgemizdeki ve ülkemizdeki yer altı su kaynaklarımızın tükenme riskiyle ilgili farkındalık oluşturacak içerikte bir yazıyla sizlerle buluştuk.Geçen haftaki yazının sonunda bir sorumuz vardı okuyan herkese "Bir kilo gram buğdayı bir ton şeker pancarını bir ton mısırı,bir kilo elmayı yani ürettiğimiz bütün ürünlerin kilo gramını tonunu kaç litre suyla yetiştirdiğimizi biliyormuyuz?"
Değerli okuyucularım kaç kişi cevap verebildi bu soruya kendimizi tekrar sorgulayalım.Bu günkü yazımızda tarımda sulama sezonunun en yoğun olacağı dönemin başında damlama sulama sistemlerinde doğru sulamayı nasıl yapmalıyız? sorusunun doğru cevabını bulmaya çalışalım.
Damlama sulama sistemleri kullandığımız sulama ekipmanları katagorisinde suyu en çok tasarruf eden adı üstünde toprağa ve bitkiye yaşam suyunu damla damla veren modern bir sulama sistemi olarak tarif edebiliriz.Peki ozaman damlama sistemleriyle sulama yaparken damlaya damlaya göl olur mantığıylamı suluyoruz yoksa doğru sulamamı yapıyoruz.Eğer ortalama 2 bar basınçla 25-30-35-40 saat tarlamıza damlama sulama sistemi ile su veriyorsak tam olarak damlaya damlaya toprağın altında göl oluşturuyoruz,toprağa bilinçsizce ihtiyacı olmayan suyu vererek büyük bir su israfı yapıyoruz,bitkimize ihtiyacından fazla su verdiğimiz için mantari hastalıklara zemin hazırlıyoruz ve fazla sulamadan kaynaklı problemlerden verimlerimiz düşüyor.
Ülkemizde genelde tarla bitkilerini 70 cm sıra arası yada 45 cm sıra arası mesafede ekim yapıyıyoruz bu mesafeler tabiki sıra bitkileri için geçerli.Standartta damlama hatlarını birer sıra atlayarak 70 cm sıra arası mesafeye sahip tarlalarda 140 cm arayla döşüyoruz 45 cm sıra arasına sahip tarlalarda ise 90 cm mesafe aralıklarıyla döşüyoruz.Su basıncı ve arazinin büyüklüğüne küçüklüğüne görede her sıra arasına döşendiğide oluyor.Özellikle birer sıra atlamalı damlama sistemi serilen tarlalarda damlama sistemleriyle sulama yapılırken boş sıra arası mesafeyide ıslatması gerekiyor diye yanlış bir algı var çiftçilerimiz arasında.Bu algıya sahip çiftçilerimiz damlama sulamyla bahsettiğimiz zaman değerlerinde sulama yapabiliyor bu miktarlar büyük su israfına yol açıyor sürdürülebilir bir tarım bölgesi olarak çocuklarımıza bu toprakları miras bırakmamız için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Peki ozaman damlam sistemleri ile doğru sulamayı nasıl yapmalıyız.Doğaya müdehale etmediğimizi düşünelim iklimimiz uygun düzenli yıl boyuna yayılan azaz yeterli miktarda yağış alan bir bölgede sulama suyuna hiç ihtiyaç olmadan yüksek maksimum verim alabiliriz.Sulama gün aralığını çok açmadan yani sık sık bitkiye sadece ihtiyacı olan suyu vererek daha sağlıklı,yüksek verimli ve kazançlı ürünler elde edebiliriz.Teknoloji dünyada her alanda hızla ilerliyor sulama teknolojileri olarakta tarımda bizlerin işlerini kolaylaştırıyor ve doğru uygulamalar yapmamıza olanaka sağlıyor.Sulamada son nokta bilgisayar kontrollü toprağın nemini ölçen bitkinin ihtiyacı olan su miktarını belirleyen otomasyon sistemleri toprak nemini düzenli az az su vererek bitki için en ideal seviyede tutuyor ve yüksek su tasarrufu yaparak yüksek verimde ürünler almamızı sağlıyor.Mantık yürütelim hep birlikte bizlerde canlıyız ve su bizler içinde vazgeçilmez bir yaşam ihtiyacı bir sürahi su var önümüzde ve bu su miktarı bizim 2 günlük su ihtiyacımızı karşılıyor,bu bir sürahi suyu oturup bir seferde içtiğimizi düşünelim ve 2 gün boyuncada yeterli suyu altık diye hiç su içmeyelim,ne olur sizce değerli okuyucularım.Bir seferde yüksek miktarda su içtiğimiz için hastalayabiliriz,vücudumuzda metabolizmamız bozulur,mide problemleri yaşayabilirz peki 2 günlük suyu birseferde içtiğimiz için 2 gün boyunca su ihtiyacı yaşarmıyız? Tabikide yaşarız fazlaca aldığımız suyun bir kısmı ter yoluyla havaya buharlaşarak uçar bir kısmıda idrar yoluyla toğrağa karışır ve 2 gün boyunca kana kana susarız.Bitkilerde bu örnekte olduğu gibi aynı olumsuz durumu yaşarlar.Eğer haftada bir yada 10 günde bir yüksek miktarda su verirsek tarlalarımıza,verdiğimiz fazla suyun bir miktarı buharlaşarak havaya karışır bir miktarı toprağın bitki kök derinliğinin altına kaçar ve gelişimlerini olumsuz etkiler.Sulama zaman aralığınıda açtığımız için bitkilere bir araba gibi gelişimlerinde dur kalk yaptırırız suyla gaz verir susatarkta istop ettiririz.
Değerli okuyucularım bu haftaki yazımızın burada sonuna geldik damlama sistemlerinde sık gün aralıklarıyla az az bitkinin ihtiyacı olan suyu verelim,su israfını önlemiş olalım ve çocuklarımıza sürdürülebilir bir tarım bölgesi bırakalım.Haftaya bu köşede görüşmek üzere bereketle kalın.

DAMIZLIK DÜVE YETİŞTİRİCİLİĞİ 3. VE SON AŞAMA (MAKALE)

DAMIZLIK DÜVE YETİŞTİRİCİLİĞİ 3. VE SON AŞAMA
Damızlık düve yetiştiriciliği yazı dizimizde bu hafta son aşamayı anlatıyoruz.Doğru sperma seçimiyle sağlıklı bir gebelik süreci ve sağlıklı bir doğumla genetik potansiyeli yüksek kaliteli anne adayı buzağılarımız doğdu.Doğumla birlikte koruyucu hekimlik uygulamaları ve sağlıklı geçen bir süt emme döneminden sonra gelecekteki verim ve gelişim potansiyeli maksimum olan anne adayı dişi buzağılarımızın gruplandırma aşamaları,grup beslemeleri,gebe kalma dönemleri ve doğuma hazırlanmalarını detaylı olarak anlatalım.
Buzağıların sütten,mamadan kesilme dönemlerini 60 günden sonra yada ortalama 1 kgr kesif yem tüketmeye başladıklarında veya doğum ağırlıklarının iki katına ulaştıkları dönemde sosyal gruplara ayırabiliriz.İlk sosyal grupta dişi erkek karışık 5-6 aylık yaşa kadar birlikte bakabiliriz.Bu gruba sütten çıkan buzağıları buzağı kulübelerinden çıkarmadan buzağı başlangıç yemi kullanıyorsak buzağı geliştirme yemine ve sosyal grupta vereceğimiz kaba yemlere alıştırmalıyız.İlk 5-6 aylık yaşta mısır silajı ve yaş pancar posası gibi kaba yemlerin kullanılması tavsiye edilmez.Dişi erkek karışık sosyal grupta açık büfe serbest sistem beslemede yapabiliriz,burada dikkat edeceğimiz noktalar kullandığımız buzağı geliştirme yemlerinin rasyon içeriği dengeli olmalı asidoza ve timpaniye yol açmayacak bir içeriğe sahip olmalı.Kaba yem olarak yonca kuru otu yada yulaf buğday hasılı türevi kaba yemleri kullanabiliriz.Sosyal grupta doğru bir besleme ile ve devam eden koruyucu hekimlik uygulamaları ile bu dönemide sağlıklı bir şekilde yöneterek 5-6 aylık yaştan sonra dişi erkek buzağıları ayırıyoruz.
Bundan sonraki süreçte genç düvelerimizi canlı ağırlıkları ve gelişim evrelerine göre aşama aşama gruplandırarak bu süreci yönetmeliyiz.Genel karma bir rasyonda canlı ağırlıkları ve yaşları arasında fark olan gruplarda genç hayvanlar ve gruba yeni giren hayvanlar daha az yem yiyecekleri için gelişimde geri kalırlar,o yüzden düve gruplarında bu konuyu mutlaka göz önünde bulundurarak gruplandırma yapmalıyız.
Kaliteli bir damızlık düve yetiştirebilmek için hayatı boyunca hayvanlarımızı sağlıklı ve dengeli beslemeliyiz.Ortalama 6 aylık yaştan sonraki grupta örnek rasyon önerisinde bulunacak olursak 2,5-3 kgr civarında düve yemi yada kendi yaptığımız düveler için uygun kesif yem,4-5 kgr civarında mısır silajı 2 kgr yonca ve 2 kgr saman yada elimizde varsa 2 kgr yonca ve 2 kgr yulaf yada buğday hasılı veya dengeli bir mix kaba yem karışımımız varsa 4 kgr civarında karışım kaba yemden kullanabiliriz.Değerli okuyucularım besleme konusu çok önemli burada verdiğimiz miktarları net ölçebiliyor ve tartabiliyor olmamız gerekiyor.
Ortalama 15 aylık yaşta düvelerimizi gebe bırakabiliriz.Burada yazı dizimizde anlattığımız sperma seçiminde göstereceğimiz hassasiyeti göstermeliyiz.Sperma seçimi ile ilgili önemli bir konuda şu düvelerimize doğum kolaylığı olan doğum ağırlığı düşük sperma uygulamaları yaptırmalıyız.Düvelerde iri doğumlar büyük bir risk taşır doğum sırasında rahim ağzının yırtılmasına damar patlamalarına zor doğumlarda annne ve buzağı kayıplarına yol açabilir.Gebe kalmış düvelerimizide canlı ağırlık ve yaş durumlarına göre gruplandırmalıyız.Düvelerimizin ilk tohumlama yaşı ile ilgili ortalama 18 aylık yaştan sonra tohumlanmış gebe kalmış düvelerin ilk laktasyonda daha çok süt verdiği ve daha yüksek canlı ağırlığa ulaştıklarını gözlemliyoruz buda önemli bir konu aslında.
Gebeliğin son dönemine yaklaşmış doğumuna ortalama bir ay kalmış düvelerimizi sağmal hayvanlarda kuru dönem son 20 günlük besleme rasyonlarının benzeri içeriğe sahip rasyonlarla besleyebiliriz.Burada anne adayı düvelerimizin meme yapılarını geliştirip süt verim potansiyelini arttırabiliriz.Bir ineğin en hassas doğum dönemlerinden biride ilk doğumlarıdır hayvanlarımızın tamamen fizyolojisi metabolizması değişeceği için düve gruplarındada doğuma hazırlık ve son 20 günlük doğuma hazırlık beslemesi çok önemlidir.İlk doğumunu yapacak düvelerimizin doğum takibide çok önemli,bir ineğin en çok sorunlu doğumu ilk doğumudur genelde burada sıkı bir takip yaparak doğum sırasında hayvan gözlemlenmeli doğumunda bir anormallik sezilirse acilen bir veteriner hekime müracat edilmeli.
Değerli okuyucularım doğumla birlikte kaliteli damızlık düve yetiştiriciliği yazı dizimizin sonuna geldik,yazdığımız konular çok önemli mutlaka üzerinde hassasiyetle duralım.Önümüzdeki hafta farklı bir konuyla tekrar görüşmek üzere bereketle kalın.

DAMIZLIK DÜVE YETİRMENİN PÜF NOKTALARI BİRİNCİ AŞAMA (MAKALE)

DAMIZLIK DÜVE YETİRMENİN PÜF NOKTALARI
Süt hayvancılığı yapan işletmelerin geleceğini yetiştirdiği inek adayı düveler belirliyor.Kaliteli yüksek potansiyele sahip bir inek yetiştirebilmek için sürecin en başına gidelim hep birlikte.Ahırımızda işletmemizde mevcutta yaşayan süt ve buzağı aldığımız ineklerimiz var.Kaliteli bir damızlık düve elde etmenin ilk adımı mevcuttaki ineklerimize kızgınlık döneminde attıracağımız sperma seçimiyle başlıyor.Sperma seçimini nasıl yapıyoruz acaba?
Sahada gördüğümüz kadarı ile genelde spermanın fiyatına bakarak fiyat odaklı yada simental-holstein gibi ırk odaklı sperma seçimleri yapılıyor peki kaliteli bir damızlık düve elde edebilmek için sperma seçimini nasıl yapmalıyız.Öncelikle kızgınlığa gelen ineğimizi iyi tanıyor olmalıyız yani ne kadar süt veriyor,laktasyon süt ortalaması nedir,süt kalitesi nasıl,fertilitesi yani döl verimliliği nasıl,genel huyları nedir uysalmı,agrasifmi gibi genel durumunu bilmeliyiz.İneğimizin fizikihallerini yani sütcü karektermi,etci karektermi,meme yapısı,meme başı yapısı,boy-pos endam,sağrı yüksekliği,vucut derinliği,sağrı eğimi,arka bacak yapısı,tırnak yapısı gibi genel olarak değerlendirmeliyiz.Sperma seçimi yapılırken bu kriterlere göre sperma seçimi yapılmalı yani annede döl tutma oranı düşükse fertilitesi yüksek bir boğa sperması seçmeliyiz,meme yapısı sarkıksa,meme başı uzun yada kısa ise yada memeden süt akış hızı çok hızlı yada çok yavaşsa burada gördüğümüz sorunları giderecek genetiğe sahip sperma seçilmeli.İneğimizin tırnak yapısı bozuksa,ayak basma açılarında sorun varsa bu problemi giderecek ayak bacak skoru yüksek sperma seçimleri yapmalıyız.İneğimizin süt verimi düşükse yada süt yağı süt proteini düşükse verimliliğe kaliteye odaklı sperma seçimleri yapmalıyız.Genel olarak ineğimizdeki eksik gördüğümüz,problemli gördüğümüz genetik faktörlerle ilgili doğru sperma seçimi yapmalıyız.
Bu kriterlere dikkat ederek doğru sperma seçimi yaptığımızı farzedelim.İneğimiz gebe kaldı ve doğumuna iki ay kala ineğimizi sütten çıkarıyoruz.Kuruya çıkarmayı şöyle hesaplayabiliriz inekler gebe kaldıktan yaklaşık 280 artı eksi 10 gün hesabıyla doğum yaparlar yani bu hesaptan ineklerimizi ortalama 220 günlük gebeyken sütten çıkarabiliriz.Kuru dönem beslemesi buzağı gelişimi ve doğum sağlığı açısından çok önemlidir.İneğimizin rahminde buzağının gelişimini tamamladığı,gebelikte buzağının en hızlı büyüdüğü dönemdir.Buzağı hızla büyürken diğer yandan sindirim organlarınada baskı oluşturarak onların küçülmesine yol açar.Kuru dönemdeki yanlış beslemeler doğum sağlığını bozar ve riske atar bu riski gözeterek kuru dönem beslemesini sağlıklı bir şekilde yapmalıyız.Buradaki yazımızda kuru dönem beslemesine girmeyelim ayrı bir başlıkta bu konuyu işleyebiliriz.
Gebeliğin son iki aylık dönemini olşturan kuru dönem grubunuda doğumla sonlandırırız.Doğum başlı başına bir ineğin en hassas en kritik dönemini oluşturur.Doğum esnasında mümkünse doğumun sağlıklı olacağına kanaat getiriyorsak ineğimizin kendi kendine doğum yapması anne ve buzağı sağlığı açısından önemlidir.Doğum belirtileri oluşmaya başladığında ineğimizde anormal sağlıklı olmayan bir durum gözlemlediğimizde mutlaka uzman bir veteriner hekime başvurmalıyız.İkiz doğumlarda,buzağının ters açıda olduğu,buzağının iri cüsseye sahip olduğu durumlarda doğumun gecikmeside buzağı ve ineğimizin sağlığı açısından büyük bir risk oluşturabilir. Sonuç olarak doğru sperma seçimi yaptığımız doğru kuru dönem beslemesi neticesinde sağlıklı bir doğum sonucunda ahırımızda işletmemizde genetik potansiyeli yüksek bir inek adayı dişi buzağımız olduğunu farzedelim.
Kaliteli bir damızlık düve adayı ve verimli bir inek elde edebilmek için bu süreci 3 aşamada değerlendirebiliriz.
1.Sperma seçimi,yavrunun anne rahminde gelişimi,doğuma hazırlık,doğum.
2.Doğum ve doğum sonrası,süt emme dönemi,sütten çıkma dönemi,düve grupları,besleme.
3.Düvelerin gebe kalma dönemi,gebe düvelerde besleme,anne adayı gebe düvelerin doğuma hazırlanması.
Değerli okuyucularım bu haftaki yazımda kaliteli bir damızlık düve ve inek elde edebilmek için yukaruda saydığım 3 evreden 1. aşamayı anlattım önümüzdeki hafta 2. evreyi:Doğum ve doğum sonrası,süt emme dönemi,sütten çıkma dönemi,düve grupları,besleme konuları hakkında kaldığımız yerden devam edeceğim.Önümüzdeki hafta bu köşede görüşmek üzere bereketle kalın.

KALİTELİ DAMIZLIK DÜVE YETİŞTİRİCİLİĞİ İKİNCİ AŞAMA (MAKALE)

KALİTELİ DAMIZLIK DÜVE YETİŞTİRİCİLİĞİ İKİNCİ AŞAMA
Belirli bir kurgu dahilinde farkındalık oluşturmak adına hayvansal ve bitkisel üretimi bilinçli profesyonel yapabilmek için bölge hayvancılığına ve tarımına katkı sağlamak adına daha önemlisi ülke hayvancılığına ve tarımına doğru birşeyler katabilmek için kurgu yazı dizilerimiz devam ediyor.Hayvansal üretimde kaliteli bir damızlık düve yetiştiricicliği programlamasını 3 aşamada değerlendirmiştik bunlar:
1.Sperma seçimi,yavrunun anne rahminde gelişimi,doğuma hazırlık,doğum.
2.Doğum ve doğum sonrası,süt emme dönemi,sütten çıkma dönemi,düve grupları,besleme.
3.Düvelerin gebe kalma dönemi,gebe düvelerde besleme,anne adayı gebe düvelerin doğuma hazırlanması.
Birinci aşamayı geçen hafta sizlere anlattık bu haftaki konumuz ikinci aşama yani:
Doğum ve doğum sonrası,süt emme dönemi,sütten çıkma dönemi,düve grupları,besleme.
Geçen haftaki yazımızda genetik potansiyeli yüksek sağlıklı bir dişi anne adayı buzağımız doğmuştu.Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.Genel olarak baktığımız zaman ülkemizde doğum ve doğum sonrası 2 aylık kritik dönemde buzağı ölüm oranı çok yüksek yaklaşık 400.000 buzağıyı bu dönemde kaybediyoruz.Kayıp sepeplerini şöyle sıralayabiliriz doğuma yanlış zamansız müdehaleler,viral ve bakteriyel ishaller,üst solumun yolu enfeksiyonları.Burada bahsettiğimiz bu sorunları yaşamış ve hayatta kalmış buzağılarımızın geleceğide kararıyor aslında bir ömür boyu verimsiz gelişimini tam tamamlayamayan damızlık adayı düvelerle verimli bir sürü sahibi olmaya çalışıyoruz.
Hayvanlırımızın genel hayatını gelişimini verimliliğini etkileyen bu olumsuzlukların önüne geçmemiz gerekiyor ve işletmeciler olarak koruyucu hekimliğin önemini anlamamız ve koruyucu hekimlik programlarını uygulamamız kaliteli bir damızlık düve elede etmenin ikinci adımı olacak.O zaman burada koruyucu hekimlik uygulamalarını konuşalım hep birlikte.İshalle ilgili özellikle doğum sonrası kritik bir haftalık dönemde yaşanan ishal etmenlerinden korumak adına gebe düveler ve daha önce hiç aşılanmamış ineklere beklenen doğuma 7-5 hafta kala ve 4-2 hafta kala 21 gün aralıkla rapel (tekrarlı) iki doz aşı yapılıyor,sonrasında her gebelik döneminde birkez olarak koruyucu doz uygulaması yapılıyor.Doğumla birlikte yeni doğmuş bir buzağımızı temiz bir altlık üzerine koyarak annesi yalayarak temizledikten sonra mutlaka temiz altlık bulunan bireysel kulubelere almanız gerekiyor bu konuyu olmassa olmaz diye derecelendirebiliriz.Doğum sonrası uzun olan göbek bağı kesilerek 3 gün boyunca doğru bir antiseptikle dezenfekte edilmeli.Göbek dezenfektanı çok önemli hastalık etmenlerinin vücuda girmesi için açık kapıyı mühürlemiş olacaksınız.Yeni doğmuş bir buzağı için en önemli konu tabiki ağız sütü diyebiliriz yeni doğan bir buzağı ortam mikroplarına virüslerine karşı savunmasız doğuyor ve bu savunma duvarını bağışıklığı ağız sütüyle oluşturuyor doğumdan hemen sonra başlayarak ilk 12 saatte 6 litreye kadar parça parça ağız sütü içirilmesinde fayda var.Doğumdan hemen sonra enjeksiyon şeklinde uygulanan anti serumlar ve ağız yolundan verilen preperatlarıda kullanmanın faydası olacak mutlaka.Buzağılarda bağışıklık seviyesi olarak nitelendirilen immumgulubilin seviyesini arttırarak buzağılarımızı ishal etmenlerine karşı tam koruma altına almış oluruz.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarının koruyuculuğu açısındanda koruyucu hekimlik uygulamaları yapmalıyız.Buzağılarda bu anlamda ilk koruyucu uygulamamız buzağı kulubelerimizi buzağı bölümlerimizi rüzgar cereyanına maruz kalmayacak bir konuma yerleştirmeliyiz ve temiz havaya sahip amonyak miktarı az olan bir hava ortamı oluşturmalıyız.Süt emme döneminde buzağılarımızı üst solumun yolu enfeksiyonlarından korumak adına yapılan aşı uygulamaları var bunları araştırarak doğru aşıları uygulamalıyız.Buzağılarımızı sütten çıkarırken üst solunum yolu enfeksiyonları daha çok görülebilir bu dönemde genel karma aşıları kullanabiliriz.
Değerli okuyucularım doğru sperma seçimi yaptık sağlıklı bir doğumla genetik potansiyeli yüksek kaliteli bir damızlık inek adayı dişi bir buzağı elde ettik.Doğum sonrası doğru koruyucu hekimlik uygulamalarıyla buzağımızı hastalıklardan koruyarak çelik gibi sağlıklı potansiyelli inek adaylarımız oldu bundan sonraki süreçte doğru beslemeyi anlatarak,düvelerde doğru gruplandırmayı anlatarak ve düvelerin doğuma hazırlanmasını anlatarak bu yazı dizimize son vereceğiz.Önümüzdeki hafta bu konularla ilgili yazımızda tekrar görüşmek üzere bereketle kalın.

Kampanya: Oleo-Mac G 48 PK Comfort Plus Benzinli Çim Biçme Makinesi

Oleo-Mac-G-48-PK-Comfort-Plus-Benzinli-Cim-Bicme-Makinesi-resim-448.png

OLEO-MAC G 48 PK BENZİNLİ ÇİM BİÇME MAKİNESİ

ŞASE: Çelik
SİLİNDİR HACMİ: 140 cm³
MOTOR MARKA / MODEL: Emak / K500 OHV
KESME GENİŞLİĞİ: 46 cm
İLERLEME / HIZ (KM/SAAT): İtmeli
KESME YÜKSEKLİĞİ: 28 – 75 mm
SEPET KAPASİTESİ: 60 lt
YAKIT / YAĞ DEPO KAPASİTESİ: 1 / 0,55 lt
AĞIRLIK: 25,4 kg

Kampanyalı Fiyat: 1.100 TL

Stok 10 Adet

https://www.ziraatbahce.com/oleo-mac-g-48-pk-comfort-plus-benzinli-cim-bicme-makinesi

Honda Antrac 200 Çapa Makinelerinde Kampanya !

Honda-Antrac-200-Benzinli-Capa-Makinesi-resim-234.png

HONDA ANTRAC 200 ÇAPA MAKİNESİ ÖZELLİKLERİ

Motor Tipi: Honda GX200/Benzinli
Güç (Beygir): 6,5
Soğutma Sistemi: Cebri Hava
Hava Filtresi: Yağ Banyolu
Yakıt Depo Kapasitesi: 3,6 Litre
Yakıt Tüketimi (Gr/Saat): 230 Gram
Çalıştırma Sistemi: İpli
Güç Aktarması: 2 İleri + 1 Geri
Ağırlık: 80 Kilogram
Çalışma Genişliği: 95 Santimetre

Sadece: 2,799.00 TL

Stok: 2 Adet

https://www.ziraatbahce.com/honda-antrac-200-benzinli-capa-makinesi

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt