Eklediğim tabloda nitratın neden tercih edilmemesi gerektiğini daha iyi anlayabiliriz.
Amonyum bitki için daha ucuz ve daha hızlı aminoasite çevrilebilen bir formdur. Ucuzluğu bitkinin daha az süreçten geçirmesinden ve nitrata göre daha az kendi ürettiği şekeri kullanmasından gelir.
Bunun yanında nitratın indirgenmesi sürecinde ekstra suya ve besin elementlerine ihtiyaç duyar. Nitrat attıktan sonra kurak süreçte bunu nitrat attık ama buğdayı yaktık diye anlatmamızın sebebi budur.
Yapraktan verilen ürenin amonyuma göre aminoasite çevrilmesi çok daha hızlı ve daha da ucuzdur. Bunun sebebi de ürenin formülünü incelediğinizde göreceğimiz C (karbon) dur. Liebig'in minimum yasasındaki fıçıda gösterilmeyen önemli bir eksik elementtir karbon. Esasında organik maddenin de en temel yapı taşıdır karbon.
Üreyi düşük bi üreli üre kullanarak 1-1,5 lt/dekar olarak yapraktan kullanabiliriz. Bu noktada fahiş fiyata satılan özel biüresi düşük gübrelerin en iyi alternatifi adblue'dür. Esasında kendisi saf su ve düşük biüreli azottan oluşan bir çözeltidir. Ama bunların yanında eğer havanın %78'ini oluşturan azotu kazandıran bir ürün varsa bunu kullanmamak akıllıca bir hareket olmayacaktır.
Bu arada bitkilerin kök çevresindeki toprakta yeterli oksijen yoksa bitkimizin kökünden azot alımı çok azalır. Toprağımızın havalanmasını sağlayacak pratikler bu bakımdan çok önemli. Her türlü bitki artıkları,küçük taşsı kayaçlar,leonardit vs gibi toprakta havalanmayı sağlayacak malzemeleri toprağımızda kullanmalıyız.
Drenajı ihmal etmemeliyiz çünkü su en küçük boşlukları doldurduğu için su duran yerde bitkilerimiz her zaman ölmeye ya da sağlıklı gelişimden uzak bir hayat sürecek olup, verim kaybı görmemizi sağlayacaktır.
Son olarak mümkünse güzel bir azot,fosfor çözen ve bağlayan bakteriyel ürünlerle tohumlarımızı kapladıktan sonra en az 5-6 hafta sentetik azot kullanmayalım. Kullanacağımız sentetik azot ta saf madde olarak 4,5 kg mı geçmesin. Amonyumun da, ürenin de yakıcı (oksitleyici) özelliği vardır. Bu yüzden 3x10 kg üre uygulaması çok iyi bir çözüm olacaktır. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim.
Kök çevresindeki oksijenin bitkilerin bakterileri kullanarak onların besinlerini kullanmasında önemi çoktur. James white'ın rhizophagy videolarında bu anlatılır. Bitkinin superoxide oluşturması için kök bölgesinde oksijene ihtiyacı var. Bu kimyasal salgıyla bitki bakterilerin dış çeperini eritir ve onların organik formdaki besin elementlerini kullanmaya başlar daha sonra da yeni kılcal kök oluşturarak o bakterileri toprağa atar ve kendi şekerlerinden oluşan bir kimyasalı da onların tekrar kendini onarması ve çoğalması için oraya zerkeder.
James white der ki eğer yeterli oksijen yoksa bitki kökü derine değil yüzeyde kalmayı tercih eder ve bu bitkinin ileri zamanda yaşayacağı su stresi altında büyük verim kaybına yol açar. Neden? Çünkü kök hacmi küçük kalmıştır, bitki daha az besin bulur topraktan. Bir diğer neden bitkinin kullanacağı su yüzeyde azalmıştır. Peki bitki neden kökü yukarıda tutmuştur. Sebebi oksijen ihtiyacı.
Pulluksuz olmaz diyenlerin bunu söylemesinin tek sebebi aslında topraktaki oksijen varlığının artmasıdır. Ama bunu da yazın sıcağında yaparsak toprağın bu canlılığını öldürüyoruz. Organik maddemizi oluşturan karbon (C) oksijenle oksitlenerek CO2 yani karbondioksite dönüyor ve topraktan bildiğimiz uçuyor. Ayrıca bakteriler güneş ışığına çok duyarlıdır birkaç saniye de ölmeye başlarlar. Yapmamız gereken toprağın havalanmasını sağlayacak çözümleri uygulamak. Buna toprağı yırtarak değil de çizerek te işlemek dahildir. Belli bir organik madde artışı, havalanmasını sağlayacak uygulamalar ve toprağın drenaj problemini sağladıktan sonra da doğrudan ekime geçebiliriz.