Salgından ötürü Dünyada buğday fiyatları hareketleniyor! Çiftçinin planı ne olmalı


Dostum, 250 bin ton olarak ihale açmışlar.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) toplam 250,000 ton ekmeklik buğday alımı için bir dizi uluslararası ihale açtı.

Evet dostum bugün okudum burda haberlerde çıktı 237 ile 256 dolar arasında alım yapılacak mis buda 1,70 lira civarında yapar hayırlısı inşallah benim 2 lira tahmini tutacak galiba:)
Screenshot_20200407-194828.jpg
 
Şuan Türkiye’ye kaç liradan gelmiş olur gümrük vergileri nakliye herşey dahil olarak?
Şuan Türkiye 256 dolar dan buğday alıyor 250 bin ton 256*6.70=1.71 lira yapar bunun vergisi olmayabilir çünkü devlet ithalat yapıyor nakliye masrafı olur hadi düz hesap 1.80 diyelim bugün ku dolar kurundan yani dolar biraz daha yükselirse çok rahat 2 lira ve üzeri fiyat olabilir
 
Tarım sektörünün ithalata bağımlılığının yarattığı risklere vurgu yapan Ali Ekber Yıldırım, soya ve ayçiçek yağında sıkıntı yaşanacağını söyledi.
hande-zeyrek-50x50.jpg

Hande ZEYREK
06:00 - 15 Nisan 2020
HaberlerEkonomi
Hangi gıda ürünlerinde kıtlık sıkıntısı yaşanabilir?


Uzun yıllardır yazdığı yazılarla çiftçinin sesi olan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım'ın corona virüsünün tarımdan gıdaya etkilerini anlattığı yazı dizisi bugün de devam ediyor.

Türkiye'nin tarımsal potansiyeli ve sahip olduğu tarımsal güce bakıldığında dünyada gıda kıtlığını yaşayacak en son ülkelerden biri olması gerekirken acil önlem alınmazsa birçok üründe sıkıntı yaşanabileceğine vurgu yapan Yıldırım, ithal ürünlere dikkat çekti.

Sürecin tarım ve hayvancılık sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini anlatan Yıldırım, salgın uzarsa buğday ithalatında da sıkıntı yaşanabileceğini belirtti.

AYÇİÇEK YAĞI SIKINTILI

Hangi ürünlerde kıtlık sıkıntısı yaşanabilir?

Mesela soya. Soyayı tüketici doğrudan alıp tüketmiyor belki ama Türkiye'de hayvancılık ve yem sektörü büyük ölçüde soya tüketimine dayalı. Türkiye'nin soya ihtiyacının sadece yüzde 5'ini Türkiye üretiyor. Yüzde 95'ini ithal ediyor.

Soya ile ilgili kısa vadede bu üretimi yapamayacağımız için ya çok pahalıya ithal edeceğiz ya yerine başka ürünler koyacağız. Soyada bir sıkıntı olacak.

Bunun yansıması da hayvancılık sektörüne olacak. Bu kısa sürede yem fiyatlarına yüzde 10-20 civarında zam geldi. Temel nedeni soya, mısır ve diğer yem ham maddeleri.

Ayçiçeğinde durum nedir?

Türkiye ayçiçeği ihtiyacının yüzde 66'sını kendisini karşılıyor. Yüzde 33'ünü de ithal ediyor. Gıdada ayçiçek yağının Türkiye'de çok ciddi tüketimi var.

Ayçiçek yağında sıkıntı yaşayabiliriz çünkü ayçiçeği çekirdek aldığımız Rusya, Kazakistan hazirana kadar yasakladı. Bulgaristan, Ukrayna ve Macaristan'dan alabiliriz bu ürünleri ama pahalıya alacağız.

Dolayısıyla faturamız büyüyor. Aynı zamanda ayçiçeği küspesi yemde kullanılıyor ve fiyatlar artmaya başladı. Çünkü üretimimiz yetersiz. Diğer taraftan mısırda da sıkıntı olabilir. Yüzde 70 kendimiz üretiyoruz ama yüzde 30'unu ithal ediyoruz.

Mısır bugün 2 bine yakın üründe kullanılıyor. Nişasta bazlı şeker üretiminde, yem sanayiinde, gıda sanayiinde, mısır yağı, mısır özü yağı kullanılıyor. Dolayısıyla orada da bir sıkıntı görülüyor.

Soya dışında saydıklarımı Türkiye rahatlıkla üretebilir. Bakliyatta kuru fasulyede yine yüzde 70'lere yakın kendimiz üretirken kalanı ithal ediyoruz. Kırmızı mercimekte, yeşil mercimekte ithalatçıyız. Nohutta kendimize yeterli hale geldik.

İnsanlar makarna ve un stokladı bu süreçte. Buğday durumumuz nedir?

Buğdayla ilgili tüketim açısından bir sıkıntı görünmüyor ama Türkiye dünyanın en büyük un ve makarna ihracatçısı. Unda birinciyiz, makarnada ikinciyiz. Bunu da ithal buğdayla yapıyoruz.

Türkiye 2019'da 19 milyon ton buğday üretti. Ama 10 milyon ton buğdayı da ithal etti. İthal ettiği bu buğdayı da un ve makarnaya döndürüp ihraç ediyor. Şimdi bunu yapması zor olacak.

Dünyada bu süreç uzarsa, buğday ithalatını çok kolay yapamayacak. Şu anda Toprak Mahsulleri Ofisi yeni açtığı ihalede bile ton başına 25 dolar daha fazla ödemeye başladı.

Bakarsanız son yıllarda hep tarımı bilmeyenler tarım bakanlığına getiriliyor. Yani tarım önemsenmedi aslında biraz bilinçli olarak. ‘Patates mi üreteceğiz otomobil mi üreteceğiz?' veya ‘Domates mi üreteceğiz telefon mu üreteceğiz?' denildi.

Patates de üretebilirsin araba da veya telefon da üretebilirsin domates de. Ama ben bunları söyledikçe hep “Ali Bey bolca domates satıyoruz ama bir tane iPhone alamıyoruz” diyorlardı. Ben de ‘bir fark var iPhone' u yiyemiyorsun' diyordum.

Son 4-5 yılda ise tamamen gıda enflasyonu odaklı bir politika uygulandı. Yani gıda enflasyonu artmadı. Şimdi gübre, mazot, ilaç artıyor, her şey artıyor ama tarım fiyatları artmadı.

Biz tüketici olarak domatesi hep 1 liradan alalım, patatesi soğanı 3 kilosunu 10 liradan alalım diye düşündük. Çiftçi de bu sefer ‘ben bu ürünü üretiyorum, zarar ediyorum, üretmezsem ne olur' diye hesaplamaya başladı. Bu çok ciddi bir problem.

Çiftçinin kafası çok karışık
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ekilemeyen toprakların bulunduğunu vugulayarak tarımda planlamanın önemine işaret etti: “Geri dönüp baktığımızda mutlaka üretimi destekleyen bir üretim destek paketinin açıklanıp çiftçinin üretim yapması sağlanmalı.

Çünkü şu anda çiftçinin kafası çok karışık. Birincisi bu salgın nedeniyle zaten ulaşımda işçi bulmada eski rahatlık yok. Bir de “Ben bunu üreteyim ama satabilecek miyim?” diye soruyor.

Belki bazı ürünlerde de fazlalık olacak. Bunu nasıl değerlendireceğiz? Normal zamanda bile üretim planlaması yapmayan Tarım Bakanlığı bu dönem acil üretim planlamalı.”
 

Çok güzel konuşmuş. Türkiye avantajlarini da bilmeli eksilerini de bilmeli. Belki bu süreç zorunlu olarak önlem almaya itebilir bakanlıgi. O önlemi de dışardan alamadığında mecburen içerden alacak. Mecburen adam gibi çalışmak zorunda kalacak. Sadece bakanlık değil tarım ve hayvancılık üzerine ne kadar memur varsa hepsi için konuşuyorum. Bizde bankacilar ziraat mühendislerinden daha çok geziyor sahada. Ayağı topraga değmeden emekli olan mühendislerimiz var devlette. bilgisayardan çıktı almak için mühendis olmuş sanki.

Çiftçinin malı mecburen para yapacak. İyi destek verip önceden önlem almadilar, üretimi az olani ithalle günü kurtardılar. Günü kurtaramadiklarinda mecbur bu mal para yapacak. Çiftçi akıllı olup aracıyi zengin etmezse emeklerinin karşılığını daha fazla alacağı bir döneme giriyoruz.

Bir çok konuda kendimize yetiyoruz çok şükür. Ancak Yas sebze meyve ihracatı yüzünden bazı ürünleri ikinci plana attık ülke olarak. Onları da Rusya Ukrayna Kazakistandan falan ucuza alabiliyoruz diye. Liberal ekonomi ucuzu bulursan al pahalı olanı üret sat mantıgi. Tamam iyi güzel mantıklı olan bu ama. Bu da üreticiler arasında bölgesel gelir dağılımı farkıni arttırdı. Kimi üretici aşırı kazandı kimisi bırakmanın eşiğinde. Zor durumda olanı da destekle.. O da üretsin. İthalatla çözmek yerine planlı üretim yaptır. Ama öyle bir bakanlık öyle bir memur kadrosu nerde bizde.
 
Bu tam bir ahmaklıktır, ayçiçeği ve çeltik için 21 ilden kaçtanesi uygundur? Yazıktır günahtır böyle kapsamdışı uygulamalar. Neyse çok detaya girmeyelim ancak benim bakanlıktan hiç bir beklentim yok, kendi özelimizde ne yapabiliriz bunları düşünelim bizi bizden başka düşünen yok ne yazıkki.
Ankara bu 21 il içerisinde yok halbuki Ankara önemli bir tarım kentidir tahıl ovasidir .Pirinç yetişmeyen yerlere pirinç desteği verilmiş PC başında hazırlanmış bir liste keşke hangi bölgede ne yetisir birazcık arastirsalardi sorsanız dünya bizi kıskanıyor
 

Benzer Konular