Tekirdağ limanına 5 bin “Angus” getirildi


Ynt: Tekirdağ limanına 5 bin “Angus” getirildi

nailyetek link=topic=54369.msg575272#msg575272 date=1333643896' Alıntı:
Bu akşam Ziraat Bankası yetkilisi seminere davet etti, 7 yıllık faizsiz kredi ile alakalıymış.:) Bende diyordum; bayram değil düğün değil, eniştem neden şeyetti.:D
Tarım Krediden öte bankayla işim olmaz.
;D
 
Ynt: Tekirdağ limanına 5 bin “Angus” getirildi

vale link=topic=54369.msg575149#msg575149 date=1333629742' Alıntı:
çiftçinin kendi başına organize olamıyor .her zaman dediğim gibi ziraat odaları bu işi organize etmeliler .üyelik aidatını almasını biliyorlar ama hiç çiftçinin hakkını savunan yok.
ölde onlarda devletin adamı yapamazlar :) ancak bunu çifci kuruluşu yapar sendika laşmamız lazım
 
Ynt: Tekirdağ limanına 5 bin “Angus” getirildi

Kocabaş link=topic=54369.msg575112#msg575112 date=1333621050' Alıntı:
Değerli arkadaşlar;
Forumun bir çok yerinde rastladığım konuyla ilgili bir açıklama yapmak isterim. Türkiye, Avrupa Birliği ' yle 1998 yılında imzaladığı Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde Avrupa ' dan gümrüksüz et ve canlı hayvan ithal etmek zorunda. Herkes mevcut hükümete yüklensin dursun. Bu günlere kadar çeşitli bahanelerle ertelediği bu konuyu mecbur bir iki senedir bir vergi koyup, bir sıfılayıp uyguluyorlar. Yani zorunlu. He bunu yapmazsak ne olur? Yüklü ihraç ettiğimiz meyve, sebze, bal vs. her neyse bu kalemlerde (ki çoğu Avrupa Birliği ülkelerine gidiyor) çeşitli yaptırımlarla karşılaşabiliriz. Bu seferde seracılar, diğer çiftçi grubumuz isyan bayrağını çeker. Bu noktada kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi mantığı devreye giriyor. Haliyle ihracat kalemleri riske edilemez. Diğer yandan destekleri ve yapılanları da görmemek nankörlük olur. Ben hükümet sözcüsü değilim. Ama bir şey varsa onuda görmek gerek. He, tamam yeter mi? Kesinlikle yetmez. Daha fazla destekle bizim çiftçimiz Avusturya ' lıyı da Alman ' ı da Macar ' ı da siler süpürür. Objektif olarak Bakan ' ın SETBİR toplantı konuşmasını okumanızı öneririm.

İzmir ' de Türkiye Süt Et Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Sektör Buluşması toplantısına katılan Bakan Eker, “Hayvancılıkta atılım yapmamız lazım. Bu yönde büyük hamleler yapıyoruz. Muhalefet tenkit ediyor. Ancak tarih ' kırmızı ette şu tarihte atılım başladı ' diyecek. Ben bu misyona talibim” dedi. Türkiye ' de bozkır yapısıyla hububat üretiminin ve beslenme alışkanlıklarıyla küçükbaş hayvancılığın yoğun olduğunun altını çizen Bakan Eker, Anadolu deyişlerinden ‘Buğday ile koyun, gerisi oyun’ sözünün bu kültürel yapının göstergesi olduğunu belirtti. Bu gerçeklere karşın ihtiyacın karşılanması amacıyla canlı hayvan ithalatı yaptıkları için eleştirildiğini hatırlatan Bakan Eker, “Beni tenkit ediyorlar, ' angus getirdin ' . Sanki montofon, holstein dışarıdan gelmedi. Anadolu ' nun varlığı koyundur. Yağış, ot, yem olmadan 30-35 litre süt veren hayvan yetiştiremezsiniz. Yetiştirirseniz yüksek yem için para vermek zorundasınız. Yağış, ot azsa, yüzde 70 ' lik maliyetle rekabet edemezsiniz. Hayvancılık işletmesinde maliyetin yüzde 70 ' i yem. Dışarıdan işletmeye yem alıp rekabet edeceksin. Bunu bileceğiz.” dedi. Şehirdeki insanın beslenme ihtiyacının karşılanması için büyükbaş hayvan ihtiyacının giderilmesi gerektiğini kaydeden Bakan Eker, kendilerinin de üretimin artırılması için hamleleri sürdürdüklerini bildirdi. Hayvancılığın gelişmesi için göreve geldiklerinde ciddi bir strateji değişikliği yaptıklarını, maliyetleri düşürerek 2002 ' de 83 milyon lira olan destekleme ödemesini geçen yıl 1 milyar 700 bin liraya çıkardıklarını, süt üretiminin 8 milyon tondan 13.5 milyon tona, büyükbaş hayvan sayısının 9.8 milyondan 11.5 milyona çıktığını söyleyen Bakan Eker, hayvancılıkta saf kültür ırkının yetişmesinin önem taşıdığını, 2002 ' de yüzde 19 olan kültür ırkı oranının yüzde 40 ' a çıktığını ifade etti.

Türkiye ' de süt hayvanı ile et alınan hayvanın birbirinden ayrılması gerektiğini, bu yöndeki yatırımlara ve üretimleri bakanlık olarak önemli destek sağladıklarını belirten Bakan Eker, şunları söyledi: “Türkiye ' de kaba yem üretimi 25 milyon tondu, şu an 30 milyon ton. Yem ekim alanı 1 milyon hektardan 2 milyon hektara çıktı. Kültür ırkına dönüşme oranında yüzde 100 artış var. Sütçü hayvandan et verimi elde etmek fakir ülkelerin işi. Türkiye, sütü sütçü, eti etçi ırktan almak zorunda. Doğru olanı bu. İkisi arasında 15 puan randıman farkın varsa uluslararası alanda nasıl rekabet edersin? Türkiye bu alanda mutlaka sınıf atlamalı. Sütünü yüksek kaliteli sütçü ırklardan, et ihtiyacını da kaliteli etçi ırklardan almalı. Başka hiçbir yolu yok. Etçi hayvancılıklarla ırkların değiştirilmesini benimsedik. Uygun ekolojik bölgelerde daha profesyonel işletmelere dönüştürüp destekleme politikalarının sağlamlaştırılmasını planlıyoruz. Her etçi ırkta damızlık tesislerinin kurulması, yavaş yavaş oraya kaydırılması hedefimizdir. Muhakkak koyun ve keçiciliğin geliştirilmesi, sahip çıkılması lazım. Ben sahip çıkıyorum ve ömrüm var oldukça buna da sahip çıkacağım.” Türkiye ' nin kayıtlı 23 milyon anaç koyun varlığına sahip olduğunu, erkek hayvanlarla birlikte sayının 33-34 milyona ulaştığını bildiren Bakan Eker, koyun varlığını daha da geliştirmek için meralarda değişiklik yaptıklarını ifade etti. Meraların daha verimli hale getirilmesi için özel sektörün kullanımına da açılması gerektiğini belirten Bakan Eker, “Ortak kullanımda herkes kullanıyor ama kimse sahiplenmiyor. Dekar başına meralardaki ot verimi 80 kilogram civarında. Bununla bir yere götüremeyiz. Hükümetimiz döneminde 4 milyon dönümün üzerinde ıslah çalışması yaptık. Islah devam edecek.”diye konuştu. Türkiye ' de tarımsal destekleme politikasını stratejiye dayandırdıklarını ifade eden Bakan Eker, “İftiharla söylüyorum. Bakanlığı devraldığımda tarım hasılamız 23 milyar dolardı. Bugün 62 milyar dolar. Dünyanın en büyük tarım ekonomisine sahip 7 ' nci ülkesi olduk. Dünya Bankası, OECD raporu ve BM Gıda Örgütü bunu söylüyor. Bu, strateji değişikliğiyle oldu. 2011 ' de tarım sektörüne 7 milyar lira nakit desteği ödedik. 754 tesis yaptırıldı. 600 bin lira yatırım tutarı olan projelerin yüzde 50 ' sine hibe desteği veriyoruz. Sermayenin yarısına ortağız. Sadece hayvancılık alanında 754 yeni tesis kazandırdık. Makine ve ekipmanlar dahil 22 bin 701 projeye destek verdik.” dedi.

Konuşmasında Et ve Balık Kurumu’nun da yapısının değiştirileceğini kaydeden Bakan Eker, EBK’nın Toprak Mahsulleri Ofisi gibi düzenleyici, denetleyici kurum haline getirileceğini de açıkladı. Esnafa, vatandaşa rakip olma düşüncelerinin olmadığını altını çizen Bakan Eker, amaçlarının üretici ve tüketiciyi hayvansal ürünlerin fiyat dalgalanmalarından, şoklarından korumak olduğunu aktardı. Tarıma dayalı organize sanayi çalışmalarına da değinen Bakan Eker, belirlenecek bölgelerde desteklemeyi de yüksek oranda artırarak Türkiye ' de bölgesel hayvancılık, tarımsal üretimle ilgili organize bölgeler kurulacağını dile getirdi. SETBİR yöneticilerinin süt tozu desteklemesinin artırılması yönündeki taleplerine de değinen Bakan Eker, geçen yıl 22 bin ton süt tozu destekleme ödemesi yapıldığını, üreticiyi koruma adına çalışmaları sürdüreceklerini belirtti. Bakanlığın Okul Sütü Projesi ' ni de hatırlatan Bakan Eker, haftada üç gün 70 gün süreyle 7,4 milyon öğrenciye 104 bin ton süt dağıtılacak proje için ilgili bakanlıklarla görüşmelerini sürdürdüklerini bildirdi. İzmir Ticaret Odasının (İZTO) olağanüstü meclis toplantısına da katılan Bakan Eker, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile meslek komitesi sözcülerinin sorunlarını ve taleplerini dinledi. Pamuk sektörüne yönelik kendisine iletilen taleplere değinen Bakan Eker, pamuğun Türkiye için çok önemli bir ürün olduğunu, 2002 yılında 184 milyon lira pamuk desteği verilirken, 2010 yılında pamuğa 792 milyon lira ödendiğini söyledi. Bütün çiftçilere ödenen toplam miktarın yüzde 11 ' inin sadece pamuğa verildiğini ve pamuktaki maliyetin yüzde 41 ' ini destek olarak kendilerinin karşıladığını dile getiren Bakan Eker, Türkiye ' de sulanabilir tarım arazisini artırmayı amaçladıklarını ve bu yönde de damla sulama desteklerini sürdüreceklerini vurguladı. Ege Bölgesi ' nde yaygın olan zeytin ve zeytinyağı sektörüne de değinen Bakan Eker, ülkede zeytin ağacı varlığının 91 milyondan 161 milyona ulaştığını ve üretimin arttığını dile getirdi.

Konuşmasında İzmir ' in kalkınması ve potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi için çaba içerisinde olduklarını belirten Bakan Eker, İzmir ' in kamu yatırımlarından ve hizmetlerinden çok daha iyi hizmet alacağını söyledi. İzmir ' deki çiftçilere 2011 yılında 200 milyon lira nakdi destekte bulunduklarını ifade eden Bakan Eker, dokuz yıl içinde toplam 1,2 milyar lira destekleme yapıldığını açıkladı. Şehir merkezlerinin kıyısında tarıma dayalı sanayi tesislerine yüzde 50 hibe destek verdiklerini söyleyen Bakan Eker, ,İzmir ' in bu şekilde 77 tesis kazandığını ve bu tesislere 20 milyon 300 bin lira destek verildiğini dile getirdi. İzmir ' de 800 civarında makine ekipman projesini desteklediklerini anlatan Bakan Eker, tarımsal kalkınma kooperatiflerine de 23 milyon 200 bin liralık destek sağladıklarını belirtti. İzmir ' in tarım alanında Türkiye ' nin en önemli merkezlerinden biri olduğunu, tarihsel olarak Türkiye’nin ihracat kapısı olduğunu ifade eden Bakan Eker, İzmir ' in EXPO 2020 için aday olduğunu, “Bakanlığı ile ilgili bazı uluslararası etkinlikleri İzmir ' de düzenleyeceklerini, böylece İzmir ' in tanıtımı ve İzmir ' e dikkat çekme çabasında olacaklarını” söyledi.
Yaptığın açıklamana birkaç itirazım var. Gümrükbirliği anlaşması ile türkiyenin hayvan ithal etme zorunluluğu yok, varsa ithal edilecekse gümrük almadan yapılması zorunluluğu var. Dediğin gibi olsa Uruguaydan almak yerine hepsini avrupadan alırlardı. Bakana sormak isterdim ' 2008 kışında süt fiyatlarının çok dip fiyat yapması sebebiyle birçok büyük işletme sahipleri inek kestirdi. Ziraat Akademisyenleri de o zaman olayı görüp gazetelere demeçler veriyorlardı, inek kesiminin önüne geçilmeli aksi taktirde hayvan nüfusu daralacak ve et sıkıntısı başgösterebilir diye. bence süt fiyatlarına az miktarda sübvanse yapılsaydı kesimlerin önüne geçilirdi. Şimdi ise dövizimiz dışarı çıkıyo. hemde türkiye gibi hayvancılığa müsait bi ülkenin bunu yapması ne acı. Ve benim tespitim türkiyede şu durumda çok süt veren inek ırkına ihtiyacımız yok. <çünkü türkiyede kişi başı süt tüketim miktarı bi çok avrupa ülkesinin altında. yani ülkemizde süt sıkıntısı yok. süt ihtiyazı 1000lt olmuş olsa ,normal inek 25lt. süt verirse 40 tane inek beslenir ve senede 40 dana olur. Cins inek 40lt. süt verince 25 inek yeterli olur ama senede 25 dana olur. Et açığı meydana gelir. Ülkedeki süt fiyatı arz talep düzenine göre ucuz olmaktan kaçamaz. Ya insanların süt tüketimi artacak, ya süt ihraç pazarı bulunacak, yada devlet sübvanse edecek. Süt fiyatı üreticiyi karşıladıkça hayvan sayısı da artar ve et sıkıntısı yaşanmaz.
 
Ynt: Tekirdağ limanına 5 bin “Angus” getirildi

Kocabaş link=topic=54369.msg575112#msg575112 date=1333621050' Alıntı:
Değerli arkadaşlar;
Forumun bir çok yerinde rastladığım konuyla ilgili bir açıklama yapmak isterim. Türkiye, Avrupa Birliği ' yle 1998 yılında imzaladığı Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde Avrupa ' dan gümrüksüz et ve canlı hayvan ithal etmek zorunda.
keltaşlı link=topic=54369.msg576814#msg576814 date=1333968528' Alıntı:
Yaptığın açıklamana birkaç itirazım var. Gümrükbirliği anlaşması ile türkiyenin hayvan ithal etme zorunluluğu yok, varsa ithal edilecekse gümrük almadan yapılması zorunluluğu var.

Sn. Keltaşlı, yazımın başını okursanız zaten cümlenin o şekilde kurulduğunu görebilirsiniz. ' ' Türkiye, Avrupa Birliği ' yle 1998 yılında imzaladığı Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde Avrupa ' dan gümrüksüz et ve canlı hayvan ithal etmek zorunda. ' ' Kesilen inekler yaramızdır. Devlet bunu önlemeliydi, bunun başka izahı yoktur. Yapılan yanlış farkedildi ama iş işten geçmişti. Uruguay meselesine gelince; yine yazımızda belirttik, çeşitli bahanelerle (hastalık v.b.) AB ' den kesintiye uğratıyor, bazen de vergileri artırıyor. Bu sebeple başka pazarlara geçici kayması (bir anlamda gözdağı) da normaldir. Zaten Uruguay gibi uzak ülkelerden gelen etin fiyatı daha AB ye göre haliyle fazladır. Burada sanıldığı gibi hesaplar küçük değildir. AB ' nin bize ödediği et kg başına teşvik v.b. mevzuların yanısıra yazımda da belirttiğim gibi diğer ihraç kalemlerinin (sebze-meyve gibi) aleyhimizde risk unsuru olması da önemli faktörler. Bunu kessek, onlarda sebze meyve alırken gümrük koyacak v.s. İçe dönelim, tüketen vatandaş ta baskı unusuru. Önemli olduğunu düşündüğüm için bahsetmeden geçemeyeceğim. Türk tüketicisi ithal eti sevmedi. Her yıl kurbanda 100 baş üzeri satılırken, bu sene angus cinsinden 55 geçilmedi. Gelen vatandaş şunu söyledi hep, aa bunlar angus yok yok biz bundan almayız. Bu da sevindirici aslında (her nekadar satışımız baltalanmış olsada). Talep, yerli hayvana dönmeyi şart kılıyor. Kasaplara gelenlerde yerli hayvan (fiyatı pahalı olmasına rağmen) tercih ediyor. Büyük zincir marketlerde de durum aynı. Ancak, satış noktalarındaki fiyat ile bu işe terini akıtan besicinin fiyatı arasında dağlar var. Ne yazık ki dip fiyattan alıp, pahalı satılıyor. Satıcı uyanık. Biliyor besici zor dayanıyor. Yem fiyatlarını düşüremezsek iş zor. İthali kestik diyelim yine ucuz et üretemiyoruz. Hem özel sektör de bu işe girdi, ithalatı yapıyor. Bu dönemde ucuza gelecek besi hayvanı, karkas ete göre ön plana alınabilirse yararı olur. (Yerli karşısındaki tercih dezavantajını da gözönüne alarak) Bazen okuyorum forumda, buzağı fiyatları 750 TL falan, yok öyle birşey. Bahsedilen sütçü ırk danasıdır. Onunda en ucuzu 1.350 TL den başlıyor. Et tutma kabiliyeti yüksek kombine ırkın (Örnek;Simmental) danaları bir dönem 3.000 TL idi. Şimdilerde ithalle birlikte 2.200-2.500 civarına geriledi. Nasıl kar edilecek, fiyat nasıl düşecek? Öyle denildiği gibi kolay değil. Besicinin dile getirdiği (ben de katılıyorum) en önemli sorun iç piyasadaki besi materyallerinin ve yemin pahalı olmasıdır. Yerli ırkın durumu ortada. Fiyatı uygun melezleme yapmamız elzem değil mi? Rekabet edebilmek için bunların önüne geçmek gerekir. Devletin işletmeci olma mantığına katılmasam da bazı kritik noktalarda varlığı gereklidir diye düşünüyorum. Özellikle tarım/hayvancılıkta. Yem fabrikalarımız, et kombinalarımız yok pahasına satılmasaydı (peşkeş çekilmeseydi desek daha doğru) durumumuz biraz daha farklı olurdu demek zor değil. 25.06.1993-06.03.1996 arası kapatılan yem fabrikalarını, sek işletmelerini, EBK larını yazın netten bir bakın neler göreceksiniz? Bizim derdimiz büyük, sulanabilir tarım arazilerinin yetersizliği, büyük ölçekli yem bitkisi üretim alanlarının azlığı gibi konulara da bakmak gerek. Kendimize de bakmak gerekmez mi? Daha yeni yeni bilinçlenmiyor muyuz? Silajı v.s. kaliteli kaba yemi farkedeli, samandan vazgeçeli (ki hala tam anlamıyla vazgeçtik mi?) ne kadar zaman geçti. Bazı yerlerde birilerini gaza getiriyor diye kızılan tarım kanallarının varlığı doğalı daha ne kadar oldu ki? (Faydalı oldukları kanaatindeyim). Fuarların varlığı bilineli, yeni teknolojilerinin takibi yapılalı ne kadar oldu bunları soralım kendimize. Yapılanlar yeterli mi, asla değil. Yem bitki destekleri, süttozu teşvikleri, süt dağıtımı, meraların ıslahı, toprakların miras yoluyla bölünmesinin engellenmesi, besi hayvanı desteği, makine/teçhizat hibeleri-destekleri, ürün teşvik primleri vs. bunları da görmemek olmaz değil mi? Şükredelim artsın, daha da artsın. Örgütlenelim, kooperatiflere-birliklere üye olalım. Üyelere sağlanan faydalardan yararlanalım. Kaçımız yaptığımız işle ilgili bir kuruluşa üyeyiz. Kaçımız maddi destek haricinde, bilgi, kitap, yayın, makale istiyoruz. Kaçımız fayda/maliyet hesabı yapıyoruz. Kaç üreticimiz toplanıp, yakınındaki meslek kuruluşu, birlik ya da üniversiteden yetkili çağırıp bize bildiğini anlat diyor. Bana kızacaklar da olacaktır. Olsun, her fikre açığız. Dürüst olalım. Kendimizi geliştirmek için çalışıyor muyuz, tamam çalışıyoruz diyelim. Yeterli mi, değil mi? Değerli atalarımızın (ruhları şad olsun) dediği gibi; ' ' İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım ' '

Selam ve Saygılarımla, Mustafa.
 

Benzer Konular


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt