TMO 250 bin ton ekmeklik buğdayı 240 dolardan ithal edecek


Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından 10 Nisan'da yapılan ekmeklik buğday ithalat ihalesi sonuçlandırıldı. İhalede ortalama fiyat 240 $/Ton seviyesinde gerçekleşti.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından 10 Nisan'da yapılan ekmeklik buğday ithalat ihalesi sonuçlandırıldı. Yapılan ihalede 250 bin ton ekmeklik buğday ortalama 240 $/Ton fiyattan ithal edilecek.

TMO tarafından: 14.01.2020’de gerçekleştirilen 550 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ortalama fiyat 245 $/Ton olmuştu.

18.02.2020’de gerçekleştirilen 250 bin ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ise ortalama fiyat 232$/Ton olarak gerçekleşmişti.

Yine 11.03.2020’de gerçekleştirilen 305.000 ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ortalama fiyat 225 $/Ton,

27.03.2020
’de gerçekleştirilen 175.000 ton ekmeklik buğday ithalat ihalesinde ise ortalama fiyat 249 $/Ton olarak sonuçlandırılmıştı.

TARIMDANHABER


Güncelleme Tarihi: 14 Nisan 2020, 22:08
 
Dolar 6.96 yi geçerse 7.50 yi bulur büyük ihtimalle

Üretimini durduran ve ya çok aza indiren, işini kaybeden, dükkanını açamayan bir sürü insan var.

Dış borcumuz hayli yüksek, dolar rezervimiz bir o kadar az.

Dolar 7,50 TL yi görürse kriz daha da derinleşir.

Tabi yarın, öbür gün ne olur bilemeyiz.
 
Üretimini durduran ve ya çok aza indiren, işini kaybeden, dükkanını açamayan bir sürü insan var.

Dış borcumuz hayli yüksek, dolar rezervimiz bir o kadar az.

Dolar 7,50 TL yi görürse kriz daha da derinleşir.

Tabi yarın, öbür gün ne olur bilemeyiz.
Merkez Bankası nda dolar rezervi 36 milyar dolar civarında şuan artık dolar a müdahale etmeyi bıraktılar yoksa bu dolar da kalmayacak bu turizm de yok bu hastalık tan dolayı turizm den çok iyi düzeyde döviz girişi oluyordu bu yıl içinde ödenmesi gereken dış borç 176 milyar dolar bu iş nasıl çözülür bilemiyorum
 
Üretimini durduran ve ya çok aza indiren, işini kaybeden, dükkanını açamayan bir sürü insan var.

Dış borcumuz hayli yüksek, dolar rezervimiz bir o kadar az.

Dolar 7,50 TL yi görürse kriz daha da derinleşir.

Tabi yarın, öbür gün ne olur bilemeyiz.


Biz dünyada en borcsuz sayılı ülkelerden biriyiz. Dolar stoğunu politika tercihi olarak arttırmiyoruz altın stoğunu yükseltiyoruz.

Diğer yazıklariniza katılıyorum.

Bu süreç tüm dünyayı çok zora sokacak orası aşikar. Gıda ve temel ihtiyaçlar konusunda kendine yetebilen ülkeler pozitif ayrısacak. Biz tam sınırdayiz. Ayçiçek yağı yerine domates suyu kullanırsak tabi.

Ben yine de Türkiye için karamsar değilim. Sisirilmis balonlasmis finans sektöru İle değil reel ekonomi ile gidim gidim üreterek dönüyor ekonomimiz. Finansal Piyasalarla dönen hayali rakamlarla para üreten ülkeler düşünsün..
 
Şimdi mutlaka çıkıp "biz bugday alıp un satıyoruz şu kadar katma deger kazanıyoruz " diyen tipler çıkacaktır, bu tiplere soruyorum, bizim çiftcinin nesi eksik te çiftcimizden tedarik edilmiyor? Yeterli destegi verip üretim yaptırılmıyor?
 
  • Beğen
Tepkiler: rifkiseker
Şimdi mutlaka çıkıp "biz bugday alıp un satıyoruz şu kadar katma deger kazanıyoruz " diyen tipler çıkacaktır, bu tiplere soruyorum, bizim çiftcinin nesi eksik te çiftcimizden tedarik edilmiyor? Yeterli destegi verip üretim yaptırılmıyor?


20-21 milyon ton buğday üretiyoruz. 18 milyon ton bizim iç tüketimimiz. Bizim buğdayımız bize yetiyor. Dışarıdan aldıklarımızı un yapıp satıyoruz. Avrupanın en büyük un ve makarna ihracatçısı Türkiye. En büyük un üretim tesislerine sahibiz. Kullanmayalım mı ? Fabrikaların çalışması için hammadde gibi düşünün.

Ha hammaddenin hepsini biz üretelim diyorsanız iklim ve mevsim avantajımızı kullanarak ürettiğimiz ve yüksek katma değerle ihraç ettiğimiz meyve sebze üretimlerini durdurup daha az katma değerli buğday mı üretelim ?

Tamam sökelim meyve ağaçlarını seraları sebze üretimini bırakalım heryere dağa taşa buğday ekelim yeterki dışarıdan almayalım ? Buysa istediğiniz tamam başlayalım ben varım...

Siyasi söylemlerle ezberlerle verisiz analizsiz gerçek dışı yorumlara da gerek yok. Tarım politikalarını en çok eleştiren insanlardan biriyim ama şu söylediğiniz şey sizi haklıyken haksız duruma düşürür. Ciddiye alınmazsınız zira boş konuşmaktan başka bişey değil.

Türkiyede üretilen buğdayın ortalama kalitesi de düşük. Bu 240$'dan alınıyor dedikleri buğday ile bizim çiftçimizin ürettiği arasında çok büyük fark var. 16+ protein 80+ hektolitre 35+ gluten gibi yüksek kaliteli buğday alıyoruz. Yüksek kaliteli un üretip satıyoruz. Bizim çiftçimiz bir ekiyor bir biçiyor. Ne kadar iyi bakıyoruz ne kadar iyi üretiyoruz ? Bir çiftçinin gerçektn çiftçilik yapıyorum diyebilmesi için Doçent seviyesinde biyoloji , kimya ve ziraat mühendisi bilgi birikimine sahip olması gerekiyor günümüz şartlarında. Ya da bir kimya bir biyoloji bir ziraat mühendisi istihdam etmesi gerekiyor. Sürekli aynı kalitede yüksek verim alabilmesi için. Biz iyi verim ve kaliteyi şansa , iklim ve mevsim güzel geçip yakalayınca çok büyük çiftçiyiz diyoruz. Kötü sezon geçirince bahanemiz çok.

Dünyanın her yerinde bu böyledir gıda fiyatları olması gereken değere ulaşırsa halklar aç kalır. Ancak devletlerin gıda üretimi için destekleri ve sübvansiyonları arttırması, çiftçisine bilgi ve tecrübe birikimi aktarması eğitimini sağlaması gerekir. Bizim en büyük eksiğimiz burada. Aynı zamanda planlı bir üretim takvimimiz yok. Neyi çok ürettiysek ihraç edip neyi az ürettiysek ithal ederek günü kurtararak fiyatlarda denge politikası izliyoruz. Bu şekilde ancak günü kurtarırız. Yapısal sorunlar var köklü çözümler gerekiyor. Gelin bunları konuşalım talep edelim avrupada hemen hemen her ülkede bir iki kez çiftçiler traktörleriyle şehir yollarını kapatarak eylem yapıyorlar. Taleplerini dile getirip seslerini duyuruyorlar daha fazla destek istiyorlar. Seçenek çok haklı söylemlerle sesimizi duyuralım farkındalık oluşturalım. Ben üretmezsem tüccar ne kazanacak halk ne yiyecek ne tüketecek diyelim. Üretebilmem için bunlar bunlar lazım diyelim.

Sadece boş boş ağlayarak bi yere varamayız. Bugüne kadar varıldığını ben görmedim. Yok saman ithal ediyoruz yok buğday ithal ediyoruz yok patates yok soğan bilmem ne. Yahu azıcık mantıklı olun boş boş siyasi söylemlerle hiç bir yere varamazsınız. Türkiye'de tarımın çok daha büyük problemleri var. Özellikle yatırımlar hep bölgesel düzeyde kalıyor. Kazanan çok kazanıyor. Desteği alan alt yapı yatırımları ulaşan çiftçilerimiz halinden çok memnun. Maşallah Allah daha çok versin ama ben göl kenarı köyümde sulamalı tarım yapamıyorum. 80 haneli 300 nüfuslu köyümde 3000 dekar mera alanı var. Kuşcenneti diye en verimli topraklar 1970lerde istimlak edilmiş parası ödenmemiş turizm bölgesi diye geçiyor projede şuanki hali bataklık olmuş. Boş boş duruyor doğal koruma alanıymış bataklık korunuyor. Köyde 100 büyükbaş 500 küçükbaş hayvan var toplam 2000 dekar mera var. Dikenlik haline dönüşmüş. Ben kira için bile 10 dekar yer bulup ekili alanımı arttıramıyorum. Göle 2000 metre tarlama su getiremiyorum. Getirsem mazota para yetiştiremiyorum. Kimi çiftçimiz var dağ köylerinde barajdan elektrikli sulama yapıyor. 200 kg buğday alamayan kıraç arazilerde 15-20 ton domatesi yetiştirebilmeye başlamışlar. Bu dağılım adaletsizliği çözülsün önce. Ben de eşit şartlarda yatırım ve destek alayım ben de daha çok üretmek istiyorum.

Bunları konuşalım çiftçi olabilmek hiç kolay değil. Biz kendimize çiftçi diyoruz ama şu forumda 1000 kişi varsa hepimizi toplasak 20 tane gerçek çiftçi zor oluruz. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına.. + Haklı eleştiriler ve çözüm önerileri. Bizi bunlar kurtarır. Sizin bu kusura bakamayın ama boş dayanaksız verisiz kanıtsız analizsiz vesikasız ithamlarınız sanrılarınız değil.
 

20-21 milyon ton buğday üretiyoruz. 18 milyon ton bizim iç tüketimimiz. Bizim buğdayımız bize yetiyor. Dışarıdan aldıklarımızı un yapıp satıyoruz. Avrupanın en büyük un ve makarna ihracatçısı Türkiye. En büyük un üretim tesislerine sahibiz. Kullanmayalım mı ? Fabrikaların çalışması için hammadde gibi düşünün.

Ha hammaddenin hepsini biz üretelim diyorsanız iklim ve mevsim avantajımızı kullanarak ürettiğimiz ve yüksek katma değerle ihraç ettiğimiz meyve sebze üretimlerini durdurup daha az katma değerli buğday mı üretelim ?

Tamam sökelim meyve ağaçlarını seraları sebze üretimini bırakalım heryere dağa taşa buğday ekelim yeterki dışarıdan almayalım ? Buysa istediğiniz tamam başlayalım ben varım...

Siyasi söylemlerle ezberlerle verisiz analizsiz gerçek dışı yorumlara da gerek yok. Tarım politikalarını en çok eleştiren insanlardan biriyim ama şu söylediğiniz şey sizi haklıyken haksız duruma düşürür. Ciddiye alınmazsınız zira boş konuşmaktan başka bişey değil.

Türkiyede üretilen buğdayın ortalama kalitesi de düşük. Bu 240$'dan alınıyor dedikleri buğday ile bizim çiftçimizin ürettiği arasında çok büyük fark var. 16+ protein 80+ hektolitre 35+ gluten gibi yüksek kaliteli buğday alıyoruz. Yüksek kaliteli un üretip satıyoruz. Bizim çiftçimiz bir ekiyor bir biçiyor. Ne kadar iyi bakıyoruz ne kadar iyi üretiyoruz ? Bir çiftçinin gerçektn çiftçilik yapıyorum diyebilmesi için Doçent seviyesinde biyoloji , kimya ve ziraat mühendisi bilgi birikimine sahip olması gerekiyor günümüz şartlarında. Ya da bir kimya bir biyoloji bir ziraat mühendisi istihdam etmesi gerekiyor. Sürekli aynı kalitede yüksek verim alabilmesi için. Biz iyi verim ve kaliteyi şansa , iklim ve mevsim güzel geçip yakalayınca çok büyük çiftçiyiz diyoruz. Kötü sezon geçirince bahanemiz çok.

Dünyanın her yerinde bu böyledir gıda fiyatları olması gereken değere ulaşırsa halklar aç kalır. Ancak devletlerin gıda üretimi için destekleri ve sübvansiyonları arttırması, çiftçisine bilgi ve tecrübe birikimi aktarması eğitimini sağlaması gerekir. Bizim en büyük eksiğimiz burada. Aynı zamanda planlı bir üretim takvimimiz yok. Neyi çok ürettiysek ihraç edip neyi az ürettiysek ithal ederek günü kurtararak fiyatlarda denge politikası izliyoruz. Bu şekilde ancak günü kurtarırız. Yapısal sorunlar var köklü çözümler gerekiyor. Gelin bunları konuşalım talep edelim avrupada hemen hemen her ülkede bir iki kez çiftçiler traktörleriyle şehir yollarını kapatarak eylem yapıyorlar. Taleplerini dile getirip seslerini duyuruyorlar daha fazla destek istiyorlar. Seçenek çok haklı söylemlerle sesimizi duyuralım farkındalık oluşturalım. Ben üretmezsem tüccar ne kazanacak halk ne yiyecek ne tüketecek diyelim. Üretebilmem için bunlar bunlar lazım diyelim.

Sadece boş boş ağlayarak bi yere varamayız. Bugüne kadar varıldığını ben görmedim. Yok saman ithal ediyoruz yok buğday ithal ediyoruz yok patates yok soğan bilmem ne. Yahu azıcık mantıklı olun boş boş siyasi söylemlerle hiç bir yere varamazsınız. Türkiye'de tarımın çok daha büyük problemleri var. Özellikle yatırımlar hep bölgesel düzeyde kalıyor. Kazanan çok kazanıyor. Desteği alan alt yapı yatırımları ulaşan çiftçilerimiz halinden çok memnun. Maşallah Allah daha çok versin ama ben göl kenarı köyümde sulamalı tarım yapamıyorum. 80 haneli 300 nüfuslu köyümde 3000 dekar mera alanı var. Kuşcenneti diye en verimli topraklar 1970lerde istimlak edilmiş parası ödenmemiş turizm bölgesi diye geçiyor projede şuanki hali bataklık olmuş. Boş boş duruyor doğal koruma alanıymış bataklık korunuyor. Köyde 100 büyükbaş 500 küçükbaş hayvan var toplam 2000 dekar mera var. Dikenlik haline dönüşmüş. Ben kira için bile 10 dekar yer bulup ekili alanımı arttıramıyorum. Göle 2000 metre tarlama su getiremiyorum. Getirsem mazota para yetiştiremiyorum. Kimi çiftçimiz var dağ köylerinde barajdan elektrikli sulama yapıyor. 200 kg buğday alamayan kıraç arazilerde 15-20 ton domatesi yetiştirebilmeye başlamışlar. Bu dağılım adaletsizliği çözülsün önce. Ben de eşit şartlarda yatırım ve destek alayım ben de daha çok üretmek istiyorum.

Bunları konuşalım çiftçi olabilmek hiç kolay değil. Biz kendimize çiftçi diyoruz ama şu forumda 1000 kişi varsa hepimizi toplasak 20 tane gerçek çiftçi zor oluruz. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına.. + Haklı eleştiriler ve çözüm önerileri. Bizi bunlar kurtarır. Sizin bu kusura bakamayın ama boş dayanaksız verisiz kanıtsız analizsiz vesikasız ithamlarınız sanrılarınız değil.

Çiftçinin ürettiği ile kıyaslama yaparken; üretim fırsatlarını da karşılaştırmanızı öneririm. Avrupa’da çiftçi kaliteli mal üretiyorsa düşük amortisman giderleri, düşük girdi maliyetleri ve devlet tarafından yapılan desteklemeler sayesindedir. Biz de biliriz en kaliteli bitki besleme ürünlerini kullanalım,basalım hormonu buğdayın dekarından ton alalım, mazot olsun 2 lira, Gübre olsun 50 krş...Bakın o zaman neler üretiliyor! ( Bu söylediklerime Londra’da bizzat şahidim. O sebeple istatistik kasmaya gerek görmedim) Bu sene Şubat ayındaki üre fiyatı ile Mart ayındaki üre fiyatı arasında 50 krş var. Bazı üreticiler sezonda maliyet sebebiyle gübresiz ekim yaptı, şimdi yine aynı sebeple gübre kullanamazsa kaliteyi bir yana ürün bile yetiştirebilmesi mucize...
Kendi adıma konuşacak olursam bu sene buğdaylarım (Rumeli) ortalama 15,6 protein/ 78 hektolitre geldi. Sonuç TMO 13 protein gelen buğdaya da 1.350 TL yazdı benimkine de...
Hal böyle olunca insan kaliteden çok verime yöneliyor. Eğer düz mantık düşünürsek bu şartlarda bizim buğdaylar gitgide kalitesiz ama verimli forma dönüşüyor...
 
Ben geçen yıl 15 + protein buğdaylarımı 1500 tlden ucuza satmadım. Sizin tüccarınız yetersiz. Yine söylediğime geliyor bölgesel gelişmeler.

1 ton verim alabiliyorsan ben dekara fazladan 200 tl maliyetle hangi bitki besleme ürünü varsa kullanayım. O iş öyle olmuyor işte. Avrupada maliyetler bizden daha fazla bir çok konuda. Ucuz mazot da gübre de kullanmıyorlar. Hele bitki koruma ürünleri bizim en az 2 katımız. Bizim burda 2 kere atan çiftçi nadir 3 kere atanı parmakla gösterirler. Orda 5 kere atmayan verim alamaz. Ancak kooperatifleşme ve şirketleşme toplu ekim alanları vs ayrıca çok bilinçli çiftçilik yapıyorlar. Dekarda 1 ton alan çiftçinin morali bozulur. Niye 1200 olmadı diye 2 ay analiz yapar bunun için para harcar.

Ortak çalışalım siz 1 ton verim alın mazot gübre benden. Karı ikiye bölelim.? Bakın ciroyu değil Karı ikiye bölelim ama mazot gübreyi ben karşılıycam onu benim karımdan düşersiniz. İstediğiniz gübreyi hormonu bitki besleme ve koruma ürününü kullanmakta serbestsiniz.

Boş boş tartışmaya gerek yok, tutarsız olmayın. Kanıtsız vesikasız verisiz analizsiz boş eleştiriler de ancak sizi gülünç duruma düşürür. Haklıyken haksız olursunuz. Bakın ikimiz de üreticiyiz aynı taraftayız ben sizdenim yani.. Ama yanlışa yanlış doğruya doğru demek zorundayım. Bunun ötesi kimseye bişey kazandırmaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: ziyaretci32
20-21 milyon ton buğday üretiyoruz. 18 milyon ton bizim iç tüketimimiz. Bizim buğdayımız bize yetiyor. Dışarıdan aldıklarımızı un yapıp satıyoruz. Avrupanın en büyük un ve makarna ihracatçısı Türkiye. En büyük un üretim tesislerine sahibiz. Kullanmayalım mı ? Fabrikaların çalışması için hammadde gibi düşünün.

Ha hammaddenin hepsini biz üretelim diyorsanız iklim ve mevsim avantajımızı kullanarak ürettiğimiz ve yüksek katma değerle ihraç ettiğimiz meyve sebze üretimlerini durdurup daha az katma değerli buğday mı üretelim ?

Tamam sökelim meyve ağaçlarını seraları sebze üretimini bırakalım heryere dağa taşa buğday ekelim yeterki dışarıdan almayalım ? Buysa istediğiniz tamam başlayalım ben varım...

Siyasi söylemlerle ezberlerle verisiz analizsiz gerçek dışı yorumlara da gerek yok. Tarım politikalarını en çok eleştiren insanlardan biriyim ama şu söylediğiniz şey sizi haklıyken haksız duruma düşürür. Ciddiye alınmazsınız zira boş konuşmaktan başka bişey değil.

Türkiyede üretilen buğdayın ortalama kalitesi de düşük. Bu 240$'dan alınıyor dedikleri buğday ile bizim çiftçimizin ürettiği arasında çok büyük fark var. 16+ protein 80+ hektolitre 35+ gluten gibi yüksek kaliteli buğday alıyoruz. Yüksek kaliteli un üretip satıyoruz. Bizim çiftçimiz bir ekiyor bir biçiyor. Ne kadar iyi bakıyoruz ne kadar iyi üretiyoruz ? Bir çiftçinin gerçektn çiftçilik yapıyorum diyebilmesi için Doçent seviyesinde biyoloji , kimya ve ziraat mühendisi bilgi birikimine sahip olması gerekiyor günümüz şartlarında. Ya da bir kimya bir biyoloji bir ziraat mühendisi istihdam etmesi gerekiyor. Sürekli aynı kalitede yüksek verim alabilmesi için. Biz iyi verim ve kaliteyi şansa , iklim ve mevsim güzel geçip yakalayınca çok büyük çiftçiyiz diyoruz. Kötü sezon geçirince bahanemiz çok.

Dünyanın her yerinde bu böyledir gıda fiyatları olması gereken değere ulaşırsa halklar aç kalır. Ancak devletlerin gıda üretimi için destekleri ve sübvansiyonları arttırması, çiftçisine bilgi ve tecrübe birikimi aktarması eğitimini sağlaması gerekir. Bizim en büyük eksiğimiz burada. Aynı zamanda planlı bir üretim takvimimiz yok. Neyi çok ürettiysek ihraç edip neyi az ürettiysek ithal ederek günü kurtararak fiyatlarda denge politikası izliyoruz. Bu şekilde ancak günü kurtarırız. Yapısal sorunlar var köklü çözümler gerekiyor. Gelin bunları konuşalım talep edelim avrupada hemen hemen her ülkede bir iki kez çiftçiler traktörleriyle şehir yollarını kapatarak eylem yapıyorlar. Taleplerini dile getirip seslerini duyuruyorlar daha fazla destek istiyorlar. Seçenek çok haklı söylemlerle sesimizi duyuralım farkındalık oluşturalım. Ben üretmezsem tüccar ne kazanacak halk ne yiyecek ne tüketecek diyelim. Üretebilmem için bunlar bunlar lazım diyelim.

Sadece boş boş ağlayarak bi yere varamayız. Bugüne kadar varıldığını ben görmedim. Yok saman ithal ediyoruz yok buğday ithal ediyoruz yok patates yok soğan bilmem ne. Yahu azıcık mantıklı olun boş boş siyasi söylemlerle hiç bir yere varamazsınız. Türkiye'de tarımın çok daha büyük problemleri var. Özellikle yatırımlar hep bölgesel düzeyde kalıyor. Kazanan çok kazanıyor. Desteği alan alt yapı yatırımları ulaşan çiftçilerimiz halinden çok memnun. Maşallah Allah daha çok versin ama ben göl kenarı köyümde sulamalı tarım yapamıyorum. 80 haneli 300 nüfuslu köyümde 3000 dekar mera alanı var. Kuşcenneti diye en verimli topraklar 1970lerde istimlak edilmiş parası ödenmemiş turizm bölgesi diye geçiyor projede şuanki hali bataklık olmuş. Boş boş duruyor doğal koruma alanıymış bataklık korunuyor. Köyde 100 büyükbaş 500 küçükbaş hayvan var toplam 2000 dekar mera var. Dikenlik haline dönüşmüş. Ben kira için bile 10 dekar yer bulup ekili alanımı arttıramıyorum. Göle 2000 metre tarlama su getiremiyorum. Getirsem mazota para yetiştiremiyorum. Kimi çiftçimiz var dağ köylerinde barajdan elektrikli sulama yapıyor. 200 kg buğday alamayan kıraç arazilerde 15-20 ton domatesi yetiştirebilmeye başlamışlar. Bu dağılım adaletsizliği çözülsün önce. Ben de eşit şartlarda yatırım ve destek alayım ben de daha çok üretmek istiyorum.

Bunları konuşalım çiftçi olabilmek hiç kolay değil. Biz kendimize çiftçi diyoruz ama şu forumda 1000 kişi varsa hepimizi toplasak 20 tane gerçek çiftçi zor oluruz. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına.. + Haklı eleştiriler ve çözüm önerileri. Bizi bunlar kurtarır. Sizin bu kusura bakamayın ama boş dayanaksız verisiz kanıtsız analizsiz vesikasız ithamlarınız sanrılarınız değil.

Yazının başında Türkiyenin en büyük un ve makarna imalatçısı olduğu doğru.Gerektiğin de dışarıdan buğday alımı yapılması gerektiği de doğru.Ama tarım ülkesi bir ülkenin planladığı buğday tüketimi yani kendi iç piyasasında ürettiği,un,makarna ihraç ederek harcadığı buğdayı kendi üretebilir.2021 yılında da aynı ihtiyaç vardır.Ondan sonra ki yıllarda da vardır bu ihtiyaç.Çiftçinin saç baş yolduğu durum tam olarak şu.Çiftçi toprağına buğdayı ekti.Biçilen fiyat 1.200 TL her ne kadar eksikte olsa piyasa da bu fiyat yükselmiyor.Bir ürünü değerli kılan azlığı ve çokluğunun yanında arz taleptir.Çiftçinin buğdayına talep çokta olsa buğday az da olsa aynı fiyat veriliyor.Çiftçi bu ürünler para kazanmadığı veya zarar ettiği veya tatmin olmadığı şekilde para kazanamayınca ertesi sene üretmiyor ve yurtdışından 1600 tl ye alınacak buğday tonajı artıyor.Amaç rezerv deki doları elinde tutmak.Un ve Makarna fabrikaları milyoner olacak diye çiftçi sabit rakamlara buğday üretiyor.Hemde riski,beşeri zorlukları göze alarak.Ülkemiz 1600 tl fiyat verebiliyorsa neden Türk çiftçisine vermiyor da elimizde dövizi kendi çiftçimizin üretebileceğini bildiğimiz halde yurtdışı çiftçisine veriyoruz.Burada kazananlar TMO nun ihalesine girip buğdayı getiren yeğenlere,Yurtdışına ihracat yapan un ve makarna fabrikalarına yarıyor.Çiftçiye gram faydası yok.Türkiyenin dolar sıkıntısı var bu kesin artık ilkokul cocuğu da farkında bunun.O yüzden 2021 yılında üretilmesi planlanan buğdayı Türk çiftçisi üretmeli.Gerekirse bir yerlerinden ter çıkmalı ama ortalama fiyatı tatmin edecek şekilde Türk çiftçisine ödenmeli.Un ve makarna fabrika yönetimi de hangi çeşit buğday istiyorsa gerekli sözleşmelerle Türk çiftçisine üretmeli yurtdışından getirilecek buğdaya kısıtlama getirilmeli.Bu çiftçi üretmeyeceğim demiyor sadece iyi para kazanmak istiyor.
 
Hocam ben 1500tlden aşağı buğday Satmadim geçen yıl. Benim şansım bölgemde tuccarin çok oluşu. Kaliteli buğday fiyatını buluyor. Ama sana kaliteli ürettirebilmek için maddi destek ve eğitim danışmanlik desteği vermesi lazım.

Buğdayı daha fazla üretmek için şuan meyve sebze bahçelerini söküp buğday ekmek gerekiyor. Ekilebilir alanlar belli. Kim boş bırakıyor? Ha etkinlik verimlilik düşük. Bizim bunu arttırmamiz lazım. Buğday 2tl olsa bu sefer kim çiçek hububat mısır üretecek? Küresel bir ticaret fiyat mekanizması var dünyada bunun ötesine çok çıkamazsin. Fiyat olarak destek çok mühim değil. Benim daha önemli sorunlarım var. Bunlar çözülürse 1200-1500dert edilmez. Kaliteli mal fiyatını bulur.

Ben çok çok düşük faizli finansman istiyorum. Gübremi mazotumu ilacımı sabit fiyatla en azindan yakın fiyatla sürekli tedarik edebilmek istiyorum. 100bin maliyetime 20-30 bin faiz ödemek istemiyorum. Mart başı 60-65e nitrat alan çiftçi akılli Mart sonu 80tlye bulamayan çiftçi salak mi? Sürekli 60tlden tedarik edebilse herkes fena mı olur? Aynı ilaç bir Bayide 300 diğerinde 450.
Benim 950ye aldığım ilaci 700e alan da var 1100e alan da.

Kimse neyi ne zaman atmasi gerektiğini bilmiyor. Herkes deneme yanılma bayi iyi dedi diye bir sürü şey atıyor yararlı mi zararlı mı bilmeden. Türkiye'de çiftçinin çevresindeki herkes para kazanıyor bi çiftçi kazanamiyor.

Ben verim aldıktan sonra kalitesine göre isteyen istediği fiyatı versin dert değil. Karımin yarısını faize kaptırmazsam karnım da doyar.

Bu sizin söyledikleriniz çok çok basit mevzular
 
Hocam ben 1500tlden aşağı buğday Satmadim geçen yıl. Benim şansım bölgemde tuccarin çok oluşu. Kaliteli buğday fiyatını buluyor. Ama sana kaliteli ürettirebilmek için maddi destek ve eğitim danışmanlik desteği vermesi lazım.

Buğdayı daha fazla üretmek için şuan meyve sebze bahçelerini söküp buğday ekmek gerekiyor. Ekilebilir alanlar belli. Kim boş bırakıyor? Ha etkinlik verimlilik düşük. Bizim bunu arttırmamiz lazım. Buğday 2tl olsa bu sefer kim çiçek hububat mısır üretecek? Küresel bir ticaret fiyat mekanizması var dünyada bunun ötesine çok çıkamazsin. Fiyat olarak destek çok mühim değil. Benim daha önemli sorunlarım var. Bunlar çözülürse 1200-1500dert edilmez. Kaliteli mal fiyatını bulur.

Ben çok çok düşük faizli finansman istiyorum. Gübremi mazotumu ilacımı sabit fiyatla en azindan yakın fiyatla sürekli tedarik edebilmek istiyorum. 100bin maliyetime 20-30 bin faiz ödemek istemiyorum. Mart başı 60-65e nitrat alan çiftçi akılli Mart sonu 80tlye bulamayan çiftçi salak mi? Sürekli 60tlden tedarik edebilse herkes fena mı olur? Aynı ilaç bir Bayide 300 diğerinde 450.
Benim 950ye aldığım ilaci 700e alan da var 1100e alan da.

Kimse neyi ne zaman atmasi gerektiğini bilmiyor. Herkes deneme yanılma bayi iyi dedi diye bir sürü şey atıyor yararlı mi zararlı mı bilmeden. Türkiye'de çiftçinin çevresindeki herkes para kazanıyor bi çiftçi kazanamiyor.

Ben verim aldıktan sonra kalitesine göre isteyen istediği fiyatı versin dert değil. Karımin yarısını faize kaptırmazsam karnım da doyar.

Bu sizin söyledikleriniz çok çok basit mevzular

Mahsuru yoksa hangi il & ilçede tarım tarım yapıyorsunuz?
 
Balıkesir-Bandırma yerlerimin %90ı kira ve parçalı. En geniş arazi 2 tane 20 dekar. Sonrakiler ortalama 10-12 dekar. Ektiklerimin yarısının tapusu da karışık çksde gösteremiyorum yaptığım işin desteğinin yarısını alıyorum. Peşin de çalışmıyorum vadeli girdilerimin çoğu. Tuzum kuru değil yani. Buna rağmen çok şükür diyorum.

Bizim doğruyu bulabilmek için doğru sorular sormamız doğru eleştiriler yapmamız gerekiyor. Benim tek derdim bu.
 
Balıkesir-Bandırma yerlerimin %90ı kira ve parçalı. En geniş arazi 2 tane 20 dekar. Sonrakiler ortalama 10-12 dekar. Ektiklerimin yarısının tapusu da karışık çksde gösteremiyorum yaptığım işin desteğinin yarısını alıyorum. Peşin de çalışmıyorum vadeli girdilerimin çoğu. Tuzum kuru değil yani. Buna rağmen çok şükür diyorum.

Bizim doğruyu bulabilmek için doğru sorular sormamız doğru eleştiriler yapmamız gerekiyor. Benim tek derdim bu.
Benim anlamadığım bu cks işi sen bu tarlayı çalışıyorsun devlet görüyor orasinin çalışıldığıni kim yazarsa ona öde parayı bizim burda benim tarlanın yanındaki parsel i bile yazma şansım var hiç kimseye sormadan yazabilirim yeterki üretim olsun hatta geçen yıl bizim çalıştığımız bir tarlayı geçen yıl 250 km uzaktaki biri çizmiş sonradan hallettik biz çalışıyoruz diye
 
  • Beğen
Tepkiler: h.ilerigiden
Uydu kontrolü yapıyorlar ama işlenen üretim yapılan yer tapusu karışık diye hiç destek alınamıyor. Buna ne demeli ? Ortalama 10 bin gibi bir desteği alamıyorum. Kimse alamıyor. Kayıtlı değil ürün var üretim var ama devlet bu üretimi göremiyor.

Önümüzdeki yıl yem bezelyesi ekmek istiyorum. Oldukça iyi destekleri var ama alamayacağım mesela.

Sonra ben bu yıl gübre fiyatları böyle olacağını bildiğim için yılbaşından önce granül üreyi 92tlden Can gübresini 65tlden alabildim. Biraz geç kalanlar tonuna 100-200-300 tl fark ödedi. Yazık değil mi ? Kimin cebine girdi bu para? Çoğunluğu tüccarın ve TKKnın. TKK deposuna sezonun başında koyduğu gübreyi piyasada fiyat arttıkça arttırdı. 60tan sezonu açtı 80e kadar sattı. E sonradan daha pahalıya gelmiş bir gübre değilki bu. Maliyeti aynı olan gübreyi fırsatçılık yaparak daha pahalıya sattı. Bir çok tüccar ve kooperatif.

Bunların önüne geçilmesi şart oldu. Aynı malı biri 150ye mal ederken diğeri 200e mal ediyor. 200e mal eden anca karnını doyuruyorken 150ye mal eden bi de büyük ölçekli üretim yapıyorsa oldukça iyi kazanıyor. Yapılan işten tatmini de bu ayrım belirliyor.

Daha yazılacak çok şey var da. Saman buğday ithal ediyoruz geçen yıl 1200dü bu sene 1600den ithal ediliyor falan bunlar en son konular. Geçen yıl ithalat fiyatı da 1300-1400e kadar düştü. Bizim sorunları doğru tespit edip doğru taleplerde bulunmamız gerek.
 
Biz dünyada en borcsuz sayılı ülkelerden biriyiz. Dolar stoğunu politika tercihi olarak arttırmiyoruz altın stoğunu yükseltiyoruz.

Diğer yazıklariniza katılıyorum.

Bu süreç tüm dünyayı çok zora sokacak orası aşikar. Gıda ve temel ihtiyaçlar konusunda kendine yetebilen ülkeler pozitif ayrısacak. Biz tam sınırdayiz. Ayçiçek yağı yerine domates suyu kullanırsak tabi.

Ben yine de Türkiye için karamsar değilim. Sisirilmis balonlasmis finans sektöru İle değil reel ekonomi ile gidim gidim üreterek dönüyor ekonomimiz. Finansal Piyasalarla dönen hayali rakamlarla para üreten ülkeler düşünsün..

Hocam bizim dünyanın en borçsuz ülkelerinden biri olduğumuza dair bir kanıt gösterebilir misiniz?

Bahsettiğiniz devletin direk kullandığı kredilerse belki anlarım ama devletin iş yaptırdığı ve ödeme taahhütünde bulunduğu firmaların o dev projelerindeki finansmanları hep dışarıdan alındı.

Bugün devlet bankalarının verdiği konut kredileri bile dışarıdan bulunan para...

Belediyelerin çoğu dışarıdan kredi bulup iş yaptı, yapıyor.

Aldığımız savunma sanayi ürünleri, mesela s400 bile Rus kredisi ile alındı.

Ülkemizin dünyanın en borçsuz sayılı ülkelerinden olduğunu söylediniz, bunu desteklemeniz gerekiyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: selcuk43

Ben geçen yıl 15 + protein buğdaylarımı 1500 tlden ucuza satmadım. Sizin tüccarınız yetersiz. Yine söylediğime geliyor bölgesel gelişmeler.

1 ton verim alabiliyorsan ben dekara fazladan 200 tl maliyetle hangi bitki besleme ürünü varsa kullanayım. O iş öyle olmuyor işte. Avrupada maliyetler bizden daha fazla bir çok konuda. Ucuz mazot da gübre de kullanmıyorlar. Hele bitki koruma ürünleri bizim en az 2 katımız. Bizim burda 2 kere atan çiftçi nadir 3 kere atanı parmakla gösterirler. Orda 5 kere atmayan verim alamaz. Ancak kooperatifleşme ve şirketleşme toplu ekim alanları vs ayrıca çok bilinçli çiftçilik yapıyorlar. Dekarda 1 ton alan çiftçinin morali bozulur. Niye 1200 olmadı diye 2 ay analiz yapar bunun için para harcar.

Ortak çalışalım siz 1 ton verim alın mazot gübre benden. Karı ikiye bölelim.? Bakın ciroyu değil Karı ikiye bölelim ama mazot gübreyi ben karşılıycam onu benim karımdan düşersiniz. İstediğiniz gübreyi hormonu bitki besleme ve koruma ürününü kullanmakta serbestsiniz.

Boş boş tartışmaya gerek yok, tutarsız olmayın. Kanıtsız vesikasız verisiz analizsiz boş eleştiriler de ancak sizi gülünç duruma düşürür. Haklıyken haksız olursunuz. Bakın ikimiz de üreticiyiz aynı taraftayız ben sizdenim yani.. Ama yanlışa yanlış doğruya doğru demek zorundayım. Bunun ötesi kimseye bişey kazandırmaz.
Siz yazdıklarımı iyice okumamışsınız sanırım. Hepimiz aynı taraftayız tabiiki. Ancak
1-) bölgemizde 17 tüccar var. Ancak bizde alım bireysel değil, borsa aracılığıyla olur ki en yüksek fiyatı kim verirse ona gider. en yüksek fiyatı 1350 ile TMO veriyorsa burada fiyat tartışmak anlamsız.
2-) kalite yok söyleminize karşılık buğdayımın değerlerini yazmıştım.
3-) maliyetleri bizzat yerinde gittim gördüm diyorum (asıl mesleğim ingilizce öğretmenliği olması sebebiyle ab projeleri aracılığıyla birçok ülkede bulunma şansım oldu). Maliyetlerin düşük olmasının sebebi de adamların para birimleri oldukça değerli olması.
4-) bekara karı boşamak kolaydır. Ziya organik sizin dediğiniz gibi mazot ve gübreyi kendisi verdi 2 yıl dayanabildi. 3. yıl tüm tarlaları kiraya verme kararı aldı.
 
  • Beğen
Tepkiler: wallace22



Hocam buralardan bakın kendiniz.

Öyle olmuş da böyle olmuşmuş da bunlar boş konuşmalar. Veriyle konuşmadıktan sonra anlamsız. Sanrı , tahmin , dedikodu bunlar sizin için daha önemliyse o yoldan devam edin..
 

Benzer Konular