Üretimden para kazanamayan çiftçi, ithal ürünle rekabete zorlanıyor
DHA - BURSA
14 Mayıs 2014, Çarşamba
Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin verilerine göre 1995-2013 döneminde Türkiyedeki tarım alanları yüzde 11,3 azalarak 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara geriledi.
Birliğin Başkanı Şemsi Bayraktara göre bunda tarım alanlarının şehirleşmeye ve sanayi tesislerine dönüştürülmesinin payının etkisi büyük. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoya göre ise bunda tarımın cazibesini yitirmesi de bir o kadar etkili. Türkiyede tarımsal hammaddede kendine yeterliliğin kaybedildiğini dile getiren Aksoy, yağlı tohum, mısır, ayçiçeği, soya, buğday için yaklaşık 3,5 milyar dolar harcama yapılarak ithalat yapıldığına dikkat çekti.
Üretimden para kazanamayan, buna karşılık ithal ürünler ile rekabet etmeye zorlanan üreticilerin sürekli zararda olduklarını ifade eden Aksoy, Çünkü Türkiyede tarım yeterince desteklenmiyor. dedi. Açıklanan sanayi tipi domates fiyatının maliyetin altında kaldığını bu duruma örnek gösteren Aksoy, Girdi maliyetleri çok yüksek. Bu nedenle üretici sürekli zarar ediyor ve bu zararını da borçlanarak karşılıyor. Çiftçi, devletin verdiği desteğin neredeyse 3-4 katı kadar borç almak durumunda kalıyor. 2013 yılında kullanılan toplam tarımsal kredi 36 milyar lira düzeyindeydi.
Bir yılda çiftçiye ayrılan pay 10 milyar lirada kaldığı için, ayrıca bu desteğin 3,5 katı destek alma ihtiyacı hissediyor. açıklamasında bulundu. 2006da çıkarılan Tarım Kanununda, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1i kadar kaynak ayrılmasının karar altına alındığını hatırlatan Şube Başkanı, Bu yılki bütçe yasasında GSYH 1 trilyon 719 milyar lira olarak öngörüldü. Bunun yüzde 1i 17,2 milyar liraya karşılık gelir; yasa gereği bu yıl çiftçiye verilmesi gereken desteğin hacmi bu olmalı. Ancak 2006dan sonraki dönemlere baktığımızda yasal desteğin her zaman yarısının verildiğini görürüz. değerlendirmesinde bulundu.
Aksoy, Türkiyede çiftçilerin borcunu borçla kapattığını hatırlatarak tarım arazilerinin bankalara geçebileceği uyarısında da bulundu. Tarla ipoteği karşısında tarımsal kredi kullandırıldığına dikkat çeken Aksoy, Mazotu dağıttıkları kredi kartlarıyla, borçlandırma yolunu seçiyorlar. Bu da herhangi bir kriz sonucu borç ödenmemesi durumunda arazinin el değiştirmesi, bankaya geçmesi demek. En büyük tehlikelerden bir tanesi bu. Çiftçiler bir bankadan alıp ya da tanıdığı ilaç bayiinden borç alıp bankaya parayı yatırıyor. Bankadan ilaç bayiine veriyor. Takla attırıyor. Borcu borçla çevirme söz konusu. Bu sarmal tıkanmak üzere. Bu böyle devam edemez. İpotek karşılığı kredi verilmesi sakıncalı. İleriye dönük tehdit olabilir. dedi.
DHA - BURSA
14 Mayıs 2014, Çarşamba
Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin verilerine göre 1995-2013 döneminde Türkiyedeki tarım alanları yüzde 11,3 azalarak 26,83 milyon hektardan 23,81 milyon hektara geriledi.
Birliğin Başkanı Şemsi Bayraktara göre bunda tarım alanlarının şehirleşmeye ve sanayi tesislerine dönüştürülmesinin payının etkisi büyük. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoya göre ise bunda tarımın cazibesini yitirmesi de bir o kadar etkili. Türkiyede tarımsal hammaddede kendine yeterliliğin kaybedildiğini dile getiren Aksoy, yağlı tohum, mısır, ayçiçeği, soya, buğday için yaklaşık 3,5 milyar dolar harcama yapılarak ithalat yapıldığına dikkat çekti.
Üretimden para kazanamayan, buna karşılık ithal ürünler ile rekabet etmeye zorlanan üreticilerin sürekli zararda olduklarını ifade eden Aksoy, Çünkü Türkiyede tarım yeterince desteklenmiyor. dedi. Açıklanan sanayi tipi domates fiyatının maliyetin altında kaldığını bu duruma örnek gösteren Aksoy, Girdi maliyetleri çok yüksek. Bu nedenle üretici sürekli zarar ediyor ve bu zararını da borçlanarak karşılıyor. Çiftçi, devletin verdiği desteğin neredeyse 3-4 katı kadar borç almak durumunda kalıyor. 2013 yılında kullanılan toplam tarımsal kredi 36 milyar lira düzeyindeydi.
Bir yılda çiftçiye ayrılan pay 10 milyar lirada kaldığı için, ayrıca bu desteğin 3,5 katı destek alma ihtiyacı hissediyor. açıklamasında bulundu. 2006da çıkarılan Tarım Kanununda, gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1i kadar kaynak ayrılmasının karar altına alındığını hatırlatan Şube Başkanı, Bu yılki bütçe yasasında GSYH 1 trilyon 719 milyar lira olarak öngörüldü. Bunun yüzde 1i 17,2 milyar liraya karşılık gelir; yasa gereği bu yıl çiftçiye verilmesi gereken desteğin hacmi bu olmalı. Ancak 2006dan sonraki dönemlere baktığımızda yasal desteğin her zaman yarısının verildiğini görürüz. değerlendirmesinde bulundu.
Aksoy, Türkiyede çiftçilerin borcunu borçla kapattığını hatırlatarak tarım arazilerinin bankalara geçebileceği uyarısında da bulundu. Tarla ipoteği karşısında tarımsal kredi kullandırıldığına dikkat çeken Aksoy, Mazotu dağıttıkları kredi kartlarıyla, borçlandırma yolunu seçiyorlar. Bu da herhangi bir kriz sonucu borç ödenmemesi durumunda arazinin el değiştirmesi, bankaya geçmesi demek. En büyük tehlikelerden bir tanesi bu. Çiftçiler bir bankadan alıp ya da tanıdığı ilaç bayiinden borç alıp bankaya parayı yatırıyor. Bankadan ilaç bayiine veriyor. Takla attırıyor. Borcu borçla çevirme söz konusu. Bu sarmal tıkanmak üzere. Bu böyle devam edemez. İpotek karşılığı kredi verilmesi sakıncalı. İleriye dönük tehdit olabilir. dedi.