SÜT TOZU İTHALATI 8 AYDA YÜZDE 9.712 ARTTI

Süt ve süt ürünlerinde üretim bazında ciddi sıkıntılar yaşanırken, süt üreticileri 11 aydır çiğ süt fiyatına 1 kuruş bile zam almadan üretime devam ederken, ithalattaki artış endişe vericidir. Ayrıca, Ulusal Süt Konseyi'nin hesaplamasına göre, çiğ sütün litre maliyeti 2 lira 34 kuruş, verilen referans fiyat 2 lira 30 kuruş. Çiftçinin hakkı verilmiyor ama ithalata milyon dolarlar ödeniyor.

Yazar Ali Ekber Yıldırım-
7:15 | 27 Ekim 2020

Çiftçinin ürettiği çiğ sütün fiyatı tam 11 aydır(15 Kasım 2019 tarihinden bu yana) bir kuruş artmazken, süt tozu ithalatı 8 ayda yüzde 9 bin 712 arttı. Bir kez daha ülkenin kaynakları üreten çiftçiye değil, ithalatla başka ülkelerin çiftçilerine gitti.

Et ve Süt Kurumu tarafından her ay yayınlanan Süt Piyasa Bülteni’nde yer alan verilere göre, bu yılın ilk 8 aylık döneminde süt tozu ithalatı miktar olarak yüzde 9 bin 712 oranında artarak 39 ton 856 kilodan, 3 bin 910 ton 995 kiloya ulaştı. Değer olarak ise, süt tozuna ödenen döviz ilk 8 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 bin 816 oranında artarak 144 bin 647 dolardan 5 milyon 665 bin 464 dolara ulaştı.

Süt tozu ihracatı yüzde 74.4 azaldı
Türkiye, son yıllarda süt tozu ithal eden değil, ihraç eden ülke konumundaydı. Süt tozu ithalatı 2017’de sadece 97 ton olurken, ihracat 32 bin 680 ton olarak gerçekleşti. 2018’de ithalat 121 ton, ihracat 25 bin 869 ton oldu. Geçen yıl ise ithalat 69 tonda kalırken, ihracat 40 bin 706 ton ile en üst seviyeye ulaştı. Fakat, bu yılın ilk 8 aylık döneminde ithalat adeta patladı ve 3 bin 910 tona ulaştı. İhracatta ise, büyük bir düşüş yaşandı. İlk 8 aylık dönemde 8 bin 49 ton ihracat yapılabildi.

0FC2FC54-C478-497F-9077-9F8A051E2FB9.jpeg


Buna rağmen yılın ilk 8 ayında süt tozu ihracatı ithalattan daha yüksek. Fakat, ithalatta yüzde 9 bin 712 oranında artış olurken, ihracatta yüzde 74.4 düşüş olması dikkat çekiyor.

Peynir altı suyu ithalatındaki artış yüzde 6419
Süt ürünleri arasında ithalatı en çok artan sadece süt tozu değil. Peynir altı suyu ithalatındaki artış da çok dikkat çekici. Miktar bazında yüzde 6 bin 419, değer olarak ise dolar bazında peynir altı suyu ithalatında yüzde 1678 artış kaydedildi.

Et ve Süt Kurumu’nun yayınladığı verilere göre, 2017 yılında 325 ton, 2018’de 82 ton ve 2019’da sadece 19 ton olan peynir altı suyu ithalatı, bu yılın ilk 8 aylık döneminde büyük bir sıçrama ile 765 ton oldu. Ödenen döviz ise 2019 yılının ilk 8 ayında 53 bin dolar iken bu yılın ilk 8 ayında 942 bin 847 dolar oldu.

Peynir altı suyu ihracatı ise geçen yılın ilk 8 aylık verileri ile hemen hemen aynı. İhracat ilk 8 ayda 37 bin 540 ton oldu.

Yoğurt ithalatındaki artış yüzde 864
Miktar olarak çok yüksek bir oranda ithalat yapılmamasına rağmen Türklerin mucidi olduğu yoğurtta bile ithalat yüzde 864 arttı. Geçen yıl ilk 8 ayda 3 ton 472 kilo yoğurt ithalatı yapan Türkiye, bu yıl aynı dönemde 33 ton 471 kilo yoğurt ithal etti. Geçen sene 20 bin 714 dolar ödenen yoğurt ithalatına bu yıl aynı dönemde yüzde 174 artışla 56 bin 809 dolar ödendi.

Türkiye’nin ilk 8 aylık dönemde yoğurt ihracatı yüzde 23.7 düşüşle 673 tona geriledi. İhracat ve ithalat rakamları karşılaştırınca elbette ithalat çok daha düşük ve konuşmaya değmez denilebilir. Fakat, Türkiye’nin yoğurt ithalatı yapması bile kabul edilebilir bir durum değil.

Tereyağı ve peynirde ihracat ve ithalat arttı
Türkiye, yılda ortalama 9-10 bin ton tereyağı ithalatı yaparken, ihracatı 500 ton seviyelerinde. Bu yılın ilk 8 aylık döneminde tereyağı ihracatı 2019’un aynı dönemine göre yüzde 351.3 artışla 336 tondan 1519 tona çıktı. Aynı dönemde tereyağı ithalatı ise yüzde 117.1 artışla 3 bin 386 tondan 7 bin 353 tona çıktı. Tereyağı ithalatına ilk 3 ayda 26 milyon dolar ödenirken, ihracattan elde edilen döviz 3.3 milyon dolar.

Süt ürünleri dış ticaretindeki önemli ürünlerden birisi de peynir. peynirde de hem ithalat hem de ihracat arttı. Türkiye’nin yıllık peynir ihracatı ortalama 50 bin ton, ithalatı ise 8 bin ton civarında. 2019 yılının ilk 8 aylık döneminde peynir ihracatı 32 bin 220 ton olurken bu yılın aynı döneminde yüzde 16.6 oranında artış ile 37 bin 552 tona çıktı.

Peynir ithalatı ise aynı dönemde yüzde 88.4 oranında artış ile 3 bin 51 tondan 5 bin 748 tona çıktı. İlk 8 ayda peynir ihracatından 132 milyon dolar döviz sağlanırken, 19.3 milyon dolar peynir ithalatına ödendi.

Süt Piyasa Bülteni’nde yer alan verilere göre, Türkiye’nin Ağustos ayı itibariyle süt ve süt ürünleri ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre değer bazında yüzde 91.1, miktar bazında ise yüzde 146 arttı. Geçen yıl ilk 9 ayda toplam süt ürünleri ithalatı 8 bin 959 ton iken bu yıl aynı dönemde 22 bin 89 tona yükseldi. İthalata ödenen döviz ise aynı dönemde 34.1 milyon dolardan 65.3 milyon dolara çıktı.

Aynı dönemde süt ve süt ürünleri ihracatında ise, değer bazında yüzde 2.6, miktar bazında ise yüzde 19.7 oranında düşüş kaydedildi. Süt ürünleri ihracatı ilk 8 ayda geçen yılın aynı dönemine göre 154 bin tondan 123 bin tona geriledi. ihracat geliri de 252.3 milyon dolardan 245.7 milyon dolara geriledi.

Çiğ sütün maliyeti 2.34, fiyatı 2.30
Ulusal Süt Konseyi, bölgeler bazında her ay çiğ süt üretim maliyeti yayınlanıyor. Eylül ayı hesabına göre Ege, Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz olmak üzere 4 bölgede 1 litre çiğ sütün üretim maliyeti 2 lira 34 kuruş. Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan çiğ sütün referans fiyatı ise litre başına 2 lira 30 kuruş. Fiyat maliyetin 4 kuruş altında. Çiftçi bu hesaba göre ürettiği her 1 litre sütte 4 kuruş zarar ediyor. Para kazanması, refah seviyesinin artması bir yaba zarar ediyor.

Üstelik açıklanan referans fiyattan süt satanların oranı düşük. Bu fiyat yağ oranı yüzde 3.6 ve protein oranı yüzde 3.2 olan süt için geçerli. Üreticiden sütün litresi ortalama 2 liranın altında alınıyor.

Süt/yem paritesi 17 ayın en düşük seviyesinde
Süt hayvancılığında uluslararası kabul gören süt/ yem paritesi, Türkiye’de son 17 ayın en düşük seviyesinde. Ulusal Süt Konseyi’nin verilerine göre, Eylül 2020’de süt yem paritesi 1.11 seviyesine kadar düştü. Bunun anlamı şu; çiğ süt üreticisi 1 kilo süt sattığında ancak 1 kilo 110 gram yem alabiliyor. Bu oran, son 17 ayın en düşük seviyesi. Nisan 2019’da süt /yem paritesi 1.09 olmuştu. 2020 yılı verilerine bakıldığında, Ocak-Şubat aylarında 1.46 olan süt/yem paritesi her ay biraz daha düşerek 1.11’e geriledi.

Son bir ayda yeme 6 kez yapılan zamlar dikkate alındığında süt yem paritesi 1’in altına gerilediği görülecektir. Yani üretici 1 litre sütle 1 kilo yem alamamaktadır. Uluslararası kabul gören oran 1 litre sütle 1.5 kilo yem alınmasıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kabul ettiği oran ise 1.3’tür. Bir litre süt ile en az 1 kilo 300 gram yem alınmasıdır.

Süt üreticisinin içine düştüğü çıkmaz, devletin ve özel sektörün verileri ile çok net görülüyor. Çiğ süt referans fiyatı maliyetin altında. Süt yem paritesi ideal olan paritenin ve bakanlığın kabul ettiği paritenin altında. Buna rağmen “enflasyonu artırır” gerekçesi ile çiğ süt fiyatını artırmamak çiftçiye “bu işi bırak, üretme” demektir.

Süt üreticisi kan ağlarken, ineklerini kestirmek zorunda kalırken, sadece ilk 8 ayda süt tozu ithalatı için başka ülkelerin çiftçilerine 45 milyon(eski parayla 45 trilyon) lira ödendi. Bu kabul edilebilir bir durum değil.

Özetle, süt ve süt ürünlerinde ithalatta hızlı bir artış, ihracatta daha kabul edilebilir bir düşüş var. Türkiye, iç piyasada süt ve süt ürünlerinde üretim bazında ciddi sıkıntılar yaşarken, süt üreticileri 11 aydır çiğ süt fiyatına 1 kuruş bile zam almadan üretime devam ederken, ithalattaki artış trendi endişe vericidir.

TürkTraktör çiftçisinin yanında olmaya devam ediyor

TürkTraktör, yılın ilk 9 ayında geçen senenin aynı dönemine göre üretimini %38 arttırdı ve 3 milyar 803 milyon TL toplam ciroya ulaştı.
27 Ekim 2020, 11:5067
TürkTraktör çiftçisinin yanında olmaya devam ediyor


TürkTraktör, yılın ilk 9 ayında geçen senenin aynı dönemine göre üretimini %38 arttırdı ve 3 milyar 803 milyon TL toplam ciroya ulaştı.
27 Ekim 2020 – Yılın ilk 9 aylık finansal sonuçlarını açıklayan TürkTraktör, Ocak – Eylül 2020 döneminde 21 bin 608 adet traktör ve 16 bin 110 adet motor üreterek salgın nedeniyle yaşanan kesintiye rağmen banttan indirdiği traktör sayısını geçen seneye göre %38 arttı.
Şirket, gerçekleştirdiği üretim ile Türkiye’nin toplam traktör üretiminin %69’unu tek başına karşıladı.
TürkTraktör, Ocak-Eylül 2020 döneminde 13 bin 210 adedini yurt içi; 8 bin 990 adedini yurt dışı pazarlara sunduğu traktörleriyle, toplam satışta 22 bin 200 adede ulaştı.
TürkTraktör, ilk 9 ayda 13 bin 210 adet traktör satışı ile yurt içi satışlarını geçen yıla kıyasla %92 oranında arttırdı. Ürettiği New Holland ve Case IH markalarının ikisinin de pazar payını bir önceki yıla göre arttıran TürkTraktör, traktör pazarındaki kesintisiz liderliğini 14. yıla taşıyor.
Şirket, dünya pazarına yaptığı 8 bin 990 adetlik ihracatla Türkiye’nin toplam traktör ihracatının %87’sini gerçekleştirdi.
TürkTraktör, Ocak – Eylül dönemini 3 milyar 803 milyon TL toplam ciro ile kapattı. Şirketin yurt dışı cirosu ise 1 milyar 579 milyon TL oldu. TürkTraktör’ün aynı dönemdeki brüt kârı kayıtlara 743 milyon TL, FAVÖK tutarı ise 589 milyon TL olarak geçti. Elde ettiği başarılı sonuçlarla şirket, 3. çeyrekte 200 milyon TL net kâr elde ederek Eylül sonu itibariyle 9 aylık kârını 360 milyon TL’ye çıkardı.
“Tarımsal üretimde sürdürülebilirliği desteklemek adına çiftçimizin yanındayız”
2020 yılının ilk 9 aylık dönemine ilişkin finansal sonuçları değerlendiren TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner; “Salgın nedeniyle bir süre kesintiye uğrayan üretimimizi, tüm önlemleri en üst seviyede tutarak Nisan ayı ortasında başlatmıştık. Çünkü çiftçilerimiz, koşullar ne olursa olsun; üretimlerine ara vermiyor, tarlalarında çalışmaya devam ediyorlar.
Biz de iç pazarda yaşanan talep artışını karşılamak üzere artan bir tempo ile üretimimizi, salgın öncesi dönemin de üzerine taşıdık. Bunun bir sonucu olarak, üretim rakamlarımızı geçen yıla göre %38, yurt içi satışlarımızı %92 oranında artırdık. Sadece üretim değil; ürüne erişim tarafında da çiftçilerimize desteklerimizi sürdürüyoruz. TürkTraktör Finans ile çiftçilerimize faiz destekli birçok kampanya sunuyoruz. Eylül sonu itibarıyla, TürkTraktör Finans’ın avantajlarından yararlanan çiftçilerimizin oranı %11’e çıktı. İş makineleri alanında ise yerli üretime katkı sağlama önceliğimiz doğrultusunda yerli kazıcı yükleyici üretimimizi bu dönemde de devam ettirdik. Yılın kalan döneminde de traktör, tarımsal ekipman ve iş makinelerimizle pazardaki talepleri karşılamayı sürdürerek, müşterilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi.

Gıda fiyatlarına dikkat...

6 Ekim 2020 Pazartesi, 18:03

Hepimiz olağanüstü bir dönemden geçtiğimizin farkındayız.
Özelikle pandemi süreciyle birlikte arz ve talep dengesinin bozulduğu, fiyatlarda aşırı oynaklığın yaşandığı ve küresel ticarette oyun planlarının değiştiği bir ortamdayız.
Söz konusu oynaklığa tarım sektörü açısından bir de iklimsel sürprizleri ekleyin.
O zaman gıda tarafında denklem daha da çok bilinmeyenli bir hale geliyor.
Bu durum, dünyanın neredeyse her ülkesi için geçerli.
Ama Türkiye’yi bu konuda diğer ülkelerden daha da olumsuz ayrıştıran bir konu var.
Nedir o?
Kendi iç dinamikleri ve kırılganlıkları…
Tarımsal üretimden pazarlamaya kadarki süreçte yıllardır çözülmeyi bekleyen ama bir arpa boyu yol alınamayan kronik sorunlar belki de en yumuşak karnımız.
İthalata dayalı bir tarımsal üretim modelinde yüksek girdi fiyatları, çiftçisinden sanayicisine kadar herkes üzerinde çok ciddi baskılar yaratıyor.
Mevcut koşullarda Dolar ve Euro ile üretilen ürünleri, Türk Lirası bazında satmaya çalışmak çok sürdürülebilir bir durum değil.
Zira önce üretici fiyatlarında yaşanan artışlar ardından ister istemez er ya da geç tüketici fiyatlarına yansıyor.
O yüzden de genelde enflasyonda golü sık sık gıda tarafından yiyoruz.
Söz konusu riskler, üretimdeki plansızlık, ölçek ekonomisinden uzak ve dağınık bir yapı ile verimlilik tarafındaki kayıplarla birlikte daha da artıyor.
Pazarlama kanallarında yaşanan sorunlar da yine sağlıklı fiyat oluşumlarının önündeki en büyük engel.
Tüm bunları üst üste koyduğunuzda tarım ve gıda sektöründe istikrarlı ve öngörülebilir bir büyümeden bahsetmek pek mümkün olmuyor.
Kağıt üzerinde büyüme olsa dahi bunun kırsaldaki refaha katkısı ya da çiftçi üzerindeki pozitif etkisi oldukça sınırlı kalıyor.
TARIM VE GIDADA KÜRESEL GÖRÜNÜM
Tarım emtiasındaki güncel gelişmelere baktığımızda genel manada küresel gıda fiyatlarındaki artışın ivme kazanmaya devam ettiğini görüyoruz.
Önümüzdeki aylarda küresel gıda fiyatlarının belirli bir süre kalıcı olarak en yüksek seviyelere ulaştığını görmek sürpriz olmayacak.
Potansiyel olarak enflasyonu küresel manada çok konuşacağız.
Pandeminin olumsuz etkilerini ortadan kaldırma veya azaltmaya yönelik adımların atıldığı bir ortamda, söz konusu trend, tüketicilerin harcama gücünü azaltabilir. Bu da ister istemez arz-talep dengesini bozacaktır.
Yani tüm dünyayı yine kriz niteliğinde bir sarmal bekliyor dersek yanlış olmaz sanırım.

PEKİ NEDEN?
Bu senaryonun olasılığını artıran farklı etkenler ve faktörler var.
Hem iklim değişikliğine yönelik riskler hem tüketici talebindeki düşüş hem de ham madde girdileri ve işçilik gibi diğer maliyetlerde yaşanan artışlar göz önüne alınırsa arz tarafında kısmi daralmalar yaşanabilir.
Bu yıl henüz tam olarak gündemde yer almasa da kuraklık, Türkiye dahil pek çok bölgede üretimi olumsuz etkileyecek gibi gözüküyor.
Bu senaryolar dünyanın farklı bölgelerinde daha fazla dillendirilmeye başlandı bile.
Örneğin küresel piyasalarda kuraklık ve diğer olumsuz hava koşulları, mısır ve şeker üretim beklentilerini azalttı.
Ve yakın zamanda daha sık konuşulmaya başlanan La Nina hava durumu, dünyanın farklı bölgelerinde senaryoyu daha da kötüleştirebilir.

HANGİ ÜRÜNLERİN FİYATI ARTIYOR?
Şeker tarafına baktığımızda vadeli işlemlerde altı aylık yükseliş sürdü…
Soya fasulyesi Eylül'de iki yılın en yüksek seviyesini gördü.
Mısır, 3’üncü çeyrekte yüzde 11 artış gösterdi.
Bütün bunlar bir şekilde tabağımıza da yansıyor ve yansıyacak.
ABD Tarım Bakanlığı (USDA), yayınladığı son küresel arz ve talep aylık tahminlerinde özellikle tahıl fiyatlarındaki artışa dikkat çekiyor.
Buğday, en göze çarpanlar arasında…
Geçtiğimiz haftalarda kuraklık etkisiyle Şikago Borsasında buğday vadeli işlemlerinde beş yılın en yüksek seviyeleri test edildi.
Tabi bu gelişmelerin domino etkileri de görülmedi değil.
Şikago borsasında buğday fiyatlarının yukarı yönlü hareketinin etkisiyle Rusya’nın buğday ihracat fiyatları yükselişe geçti.
Avrupa’nın ekmek sepeti” olarak nitelenen Ukrayna’da da benzer bir trend söz konusu.
Arpa fiyatlarında benzer bir yükseliş yaşandı.
Domino etkisi bununla sınırlı kalmadı.
Soya fasulyesi de neredeyse en yüksek seviyesine tırmandı…
Mısır da benzer senaryolarla yükseliş trendinde…
Dikkat ettiyseniz ürün bazında fiyatları özellikle yazmadık. Zira oynaklık oldukça yüksek seviyede ve her gün çoğunlukla yukarı yönlü değişiyor.



FAO VERİLERİ YÜKSELİŞİN SÜRECEĞİNE İŞARET EDİYOR
Aslında Birleşmiş Milletler (BM) Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO) son yayınladığı Eylül ayına yönelik Küresel Gıda Fiyat Endeksi, zaten önümüzdeki aylarda bizi bekleyen risklerin öncü göstergesi niteliğinde.
Küresel gıda fiyatları Eylül ayında yüzde 2,1 artarak son dört aylık yükseliş trendini sürdürdü.
FAO Gıda Fiyat Endeksi, yıllık bazda yüzde 5 yükselerek 97,9 seviyesine ulaştı.
Endeksin alt başlıklarına bakıldığında, bitkisel yağ ve tahıl grubundaki fiyat hareketleri dikkat çekerken, söz konusu ürünlerin fiyatlarındaki yükseliş Ekim ayı itibariyle de hızla devam ediyor.
SON 6 YILIN EN YÜKSEK SEVİYELERİNE HAZIR OLUN
Uluslararası kurumların raporlarına
bakılırsa son 4 aydır yükselişini sürdüren küresel gıda fiyatlarındaki yukarı yönlü trendin devam edeceği öngörülüyor ki “yıl sonuna kadar, 2014'ten bu yana en yüksek seviye olan Ocak ayının üstüne çıkabilir” şeklinde uyarı niteliğinde bir beklenti hakim.
Yani önümüzdeki aylarda, küresel manada son 6 yılın en yüksek gıda fiyat seviyelerini konuşabiliriz.
Aslına bakarsanız küresel üretim tarafında arz ve stoklarda bugünden yarına dramatik bir değişimden söz etmek mümkün değil. Hatta bazı ürünlerin stok devrinde artışlar söz konusu ama pandemi süreci ezberleri bozmuş gözüküyor.
Ülkelerin gıdayı “milli bir güvenlik meselesi” olarak algılayarak, korumacı bir politika izlemesi ve stokları artırmaya yönelmesi fiyatların artışında önemli bir faktör.



TÜRKİYE’Yİ NASIL BİR SÜREÇ BEKLİYOR?
Konuya yeniden Türkiye özelinde bakarsak iki kat kırılganlık bizi bekliyor.
İlki mevsim itibariyle özellikle yaş meyve ve sebze tarafında fiyatların arttığı bir döneme giriyoruz ki Ekim ayından itibaren bunu daha net şekilde hissetmeye başlayacağız.
Ancak bu yıl diğer yıllardan farklı olarak tahıl grubu ve bitkisel yağlar ile hayvansal ürünler tarafında da sert bir yükselişe şahit oluyoruz ve olmaya devam edeceğiz.
Zira söz konusu ürün gruplarında kur geçişkenliği oldukça yüksek oluyor ve kurdaki yukarı yönlü seyre bakılırsa olmayı da sürdürecek.
Hatta çiğ süt başta olmak üzere bazı ürünlerde artan maliyetlerin hala sadece çiftçinin sırtında olduğunu da not düşelim.
HANGİ SENARYOLAR MASADA?
Türkiye’de gıda enflasyonuyla birlikte gündeme gelen ana başlıklar üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir senaryolar.
Çarşı, pazar ve marketlerde yüksek gıda fiyatlarıyla karşılaşacağız ve alım gücüne paralel olarak tüketim tarafında kısmi de olsa daralmalar yaşanacaktır.
Bu durumdan memnun olmaya kesim sadece tüketiciler değil. Özellikle sanayici tarafında tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi artan fiyatları perdelemek adına gramajlarda düşüşler yaşanabilir.
Buna da aslında bir nevi örtülü enflasyon desek yanlış olmaz.
Artan fiyatlar ve tüketicinin azalan alım gücü, maalesef bu işin sahtekar ve hilekarları açısından uygun bir ortam yaratıyor. Her ne kadar Meclis’te yeni yasa teklifinin bugün yarın geçmesi beklense de taklit ve tağşiş tarafında artış yaşanacağını tahmin etmek zor değil.

Bu yılın başlarında patates, kuru soğan ve limonda şahit olduğumuz “ön ihracat iznialtındaki ihracata yönelik kısıtlama ve sınırlamalara bu yıl fiyatı aşırı yükselecek ürünlerde yeniden şahit olmamız sürpriz olmaz.
Diğer senaryo ise fiyatları artan ürünlere yönelik ithalat kapılarının açılması ve gümrük vergilerinin düşürülmesi
Daha uç senaryoda ise umarız olmaz ama tanzim satış noktalarının yeniden gündeme gelmesi yer alıyor.
TÜRK İŞ’İN GIDA ENFLASYONU YÜZDE 20,6
Biliyorum çok yazı uzadı…
Farkındayım…
O yüzden bugün açıklanan bir veriyi daha paylaşıp noktalayalım.
TÜRK-İŞ
(Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) çalışanların geçim şartlarını 33 yıldan bu yana aralıksız olarak her ay düzenli olarak yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması sonuçlarını yayınladı.
Ekim 2020 Açlık ve Yoksulluk Sınırı” sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.482,28 TL oldu. Geçen yılın aynı döneminde söz konusu rakam 2.058,46 TL idi. TÜRK-İŞ’in hesaplamalarına göre, son 1 yılda gıda fiyatlarındaki artış yüzde 20,6 seviyesinde.
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8.085,62 TL. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 6.705,08 TL idi.
Özetin özeti, önümüzdeki aylarda hem Türkiye özelinde hem de küresel manada gıda enflasyonunu daha sık konuşacağız.
Ama gıda enflasyonunun sarsıcı etkisi Türkiye’de daha çok hissedilecek gibi gözüküyor.

Umarım yanılırız…
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü

Hindistan'da kuru soğan krizi yeniden patlak verdi

Hindistan'da kuru soğan fiyatları son 10 günde iki katına çıktı
Hindistan, geçen yıl tüm Asya ülkelerinde fiyatların artmasına neden olan kuru soğan krizini yeniden yaşıyor.

Dünya Gazetesinin haberine göre, Muson yağmurlarından zarar gören üründe arz, talebi karşılamayınca ülkede soğan fiyatları toptancılarda son 10 günde ikiye katlandı.

Hindistan hükümeti, fiyatların aşırı yükselmesinin önüne geçmek adına soğan ihracatına kısıtlama, ithalatında da yeni düzenlemelerine gitmesine karşın fiyatları istenilen düzeyde aşağı çekemedi.

Ülkede 1 kilogram kuru soğanın fiyatı son 10 günde ikiye katlanarak 80 rupiye (8.7 TL) çıktı.

Tüccarlar, iç piyasada fiyatların yüksek kalmaya devam edeceğini savunurken, olumsuz hava koşulları nedeiyle fiyat artışının devam edebileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan, Dubai'den yapılan yüklü alımların Hindistan pazarına girmesiyle piyasanın sakinleşmesi de beklentiler arasında.

Hindistan, geçen yıl da benzer bir lkrize sahne olmuş ve ülkede fiyatların aşırı yükselmesi sonucu ihracat askıya alınmıştı. Söz konusu dönemde Sri Lanka, Bangladeş gibi Asya ülkelerinde de soğan fiyatları ciddi oranda yükselmişti.

Hindistan mutfağında kuru soğan çokça tüketilen ve geçmiş yıllarda fiyatların aşırı yükselmesi sonucu hükümetin istifa etmesinde dahi rol oynayan önemli bir gıda ürünü olarak biliniyor.

27 Ekim 2020 Salı, 10:21Güncelleme: 27 Ekim 2020 Salı, 10:26

Fidanını getirdi meyvesini ihraç edecek!

Kırklareli Vize ilçesinde 2017 yılında dikilen aronya fidanları ilk meyvelerini vermeye başladı. 220 dekar alanda hasadı yapılan meyve, üretici İbrahim Altan tarafından Avrupa’ya ihraç edilecek.
Lüleburgaz # 26 Ekim 2020 Pazartesi 07:49

Vize ilçesinde "süper meyve" olarak nitelendirilen aronyanın ihracatına yönelik çalışma başlatıldı.
Üretici İbrahim Altan, iş gezisi için gittiği Polonya'da içtiği ve beğendiği çayın aronya meyvesinden yapıldığını öğrenince bu meyveyi memleketinde yetiştirmeye karar verdi.
Altan ve arkadaşları satın aldıkları aronya fidanlarını yurda dönüşte yanlarında getirdi.
Vize ilçesinde 2017 yılında dikilen fidanlar ilk meyvelerini vermeye başladı.
Vize Tarım ve Orman Müdürü Zeynep Şeyda Gürsu, AA muhabirine, 3 yıl önce dikilen aronyanın ilçede 220 dekar alanda hasadının yapıldığını söyledi.
Meyveye olan ilginin her geçen gün arttığına dikkati çeken Gürsu, "Aronya ile ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz." dedi.
Gürsu, aronyanın antioksidan açısından zengin olduğunu bu nedenle Avrupa'da çok talep gördüğünü anlattı.
Aronyayı yıl sonuna kadar birkaç Avrupa ülkesine ihraç etmeyi hedeflediklerini belirten Gürsu, Vize'nin adını aronya ile duyuracaklarını kaydetti.
Avrupa'dan getirdiği fidanının meyvesini yine Avrupa'ya ihraç edecek üretici Altan ise ilk hasadın çok verimli geçtiğini, meyveleri hiçbir kimyasal kullanmadan ürettiklerini belirtti.
İhracat için yurt dışına numuneler gönderdiklerini dile getiren Altan, şöyle konuştu:
"Antioksidan değeri yaban mersininden 5 kat daha fazla. Şeker, tansiyon ve kolesterol hastalıklarına iyi geldiğine dair yayınlar mevcut. Bu bitkinin meyvesi ve yaprakları şifa olarak kullanılabilir. İnsan sağlığına çok faydalı. İhracat noktasında önemli bir ürün. Yurt dışından ilgi güzel. Numuneler gönderdik. Önümüzdeki günlerde yurt dışına açılacağız."
AA


Sizce sorun ne

merhaba arkadaşlar geçen gün 54c traktörümüzle tarla sürdük. Tarla 3.5 dölüm 2 dölümünü filan sürmüştük ki traktör stop etti (traktörün rolentesi düşük biraz ısınınca rolente gazı dahada az geliyor o yüzden stop etmiş olabilir ) ve radyetörün tahliyesinden f oşur foşur su attı içindede su kaynıyordu hemen yeniden çalıştırdık rolentede 2 dakkika kadar çalıştı çalıştırı çalıştırmaz su kesildi zaten sonra radyatöre su ekledik ve devam ettik bi sıkıntı olmadı tarlayı bitirdik. Hararette saatide biraz hareket etmişti sizce sorun ne radyatör kapağından hava mı alıyor acaba su koymak için kapağı baya zor açtık

Yatırımlara Hazine arazisi desteği sağlanacak

Yatırımların teşviki ve bu yolla istihdamın artırılması için Hazine taşınmazlarının yatırımcılara açılmasına devam edilecek ve bu kapsamda 2021-2023 döneminde toplam 60 milyon metrekare yüzölçümlü taşınmaz kullanılacak

AA muhabirinin 2021 yılı Bütçe Gerekçesi'nden yaptığı derlemeye göre, yatırımların desteklenmesi amacıyla Hazineye ait taşınmazların tarım, hayvancılık, eğitim, turizm ve diğer amaçlı yatırımların teşviki doğrultusunda kullandırılması uygulaması sürdürülecek. Ayrıca proje bazlı yatırımlara arazi desteği sağlamak için de Hazine taşınmazları arz edilecek.

Hazine taşınmazları arzının alternatif kullanım alanlarına göre gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin talepleri de göz önünde bulundurularak hızlı bir şekilde sağlanması, gayrimenkul sektörünün yönlendirilmesi, Hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması amaçlanıyor. Bu kapsamda, yatırım ve istihdamın teşviki doğrultusunda oluşturulan Hazine taşınmaz portföyü genişletilerek yatırımcılara sunulacak. 2021-2023 döneminde toplam 60 milyon metrekare yüzölçümlü Hazine taşınmazının arzı gerçekleştirilecek.



Bu yılın eylül ayı itibarıyla 89 milyon liralık yatırım ve 477 kişilik istihdam taahhüdü karşılığında 3,9 milyon metrekare yüzölçümlü taşınmaz için ön izin ve irtifak hakkı tesis edildi. Yine 20,3 milyon metrekare yüzölçümlü Hazine taşınmazı yatırımcıların kullanımına sunulmak üzere ilana çıkarıldı.

Yatırımların proje bazında desteklenmesine ilişkin düzenleme uyarınca yaklaşık 1,1 milyon metrekare yüzölçümlü Hazine taşınmazı üzerinde, 22 milyar lira sabit yatırım ve 4 bin 623 kişi istihdam ile yatırımcılar lehine 49 yıl süreli bedelsiz irtifak hakkı tesis edildi.

Yatırımcılara ek süre tanınıyor

Yatırımların teşviki kapsamında daha önce mülkiyeti Hazineye, özel bütçeli idarelere, belediyelere veya il özel idarelerine ait olan ve yatırım yapılmak amacıyla gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz devredilen veya süresiz kullanma izni verilen taşınmazlar üzerinde taahhüt edilen yatırımları tamamlamalarına imkan sağlamak üzere yatırımcılara ek süre de tanınırken, süre uzatımına ilişkin işlemler sürdürülecek.

Taşınmaz tahsis edilen turizm yatırımcı ve işletmecilerinin sözleşme sürelerinin bitmesi beklenmeden yeni bedel üzerinden sözleşme düzenlenerek 49 yıla kadar uzatılması, böylece bu yatırımcıların kredibilitesinin artırılmasıyla turizm tesislerinin yenilenmesi imkanı da sağlandı. Toplam 164 turizm tesisinin irtifak hakkı süresi 49 yıla kadar uzatılırken 2,5 milyar lira gelir elde edildi. Bu doğrultuda süre uzatımına ilişkin işlemler sürdürülecek.

Tarımsal arazi piyasası oluşturulacak

Tarımsal arazi piyasası oluşturulacak


24 Ekim 2020 Cumartesi, 13:19Güncelleme: 25 Ekim 2020 Pazar, 11:26
TÜRKİYE EKONOMİSİ
Tarımsal arazi piyasası oluşturulacak

Tarım ve Orman Bakanlığı, tarımsal arazi alım satımı, ipotek gibi işlemlerde tüm alıcı ve satıcıların yararlanabileceği bir veri tabanı hazırlayacak
AA muhabirinin 2021 Yılı Bütçe Gerekçesi'nden yaptığı derlemeye göre, Tarım ve Orman Bakanlığının yürüteceği politikalarla gelecek yıl da tarım sektörü ekonomiye katkı sağlamaya devam edecek.
Buna göre, gıda ve yem güvenilirliğinin sağlanması, bitki sağlığı, hayvan sağlığı ve refahının korunması için risk analizi sistemi oluşturulacak. Bu doğrultuda mevcut bilimsel komisyonlarla bilimsel risk değerlendirme çalışmaları sürdürülecek.
Güvenilir gıda üretimi hedefi doğrultusunda tarladan sofraya güvenilir gıda arzının sağlanması, kalıntı sorununun çözülmesi, çevre ve insan sağlığıyla fauna ve floranın korunması açısından entegre mücadele yaygınlaştırılacak, biyolojik ve biyoteknik mücadele teşvik edilecek. Bu çalışmalarla uyumlu olarak bitkisel üretimde hastalık ve zararlıların önlenmesi, bunlarla mücadele, gereksiz ve hatalı ilaç kullanımı ve kalıntının önlenmesi ile sürdürülebilir tarımın sağlanması için eğitim, yayım ve denetim çalışmalarıyla farkındalık oluşturulacak. Zirai mücadelede ortaya çıkacak sorunların çözümüne yönelik yeni metot, yöntem, ürün ve teknolojilerin geliştirilmesi çalışmaları, yeni projelerle sürdürülecek.

Gıda okuryazarlığının artırılması amacıyla çalışmalar gerçekleştirilecek.
Hasat sonrası ürün kayıpları azaltılacak
Bitkisel üretimde verim ve kalite artırılacak, hasat süresini uzatmaya yönelik uygulamalar yaygınlaştırılacak, hasat dönemi ve sonrası kayıplar azaltılacak. Stratejik tarımsal ürünlerin üretimi havzalara göre planlanarak, tarımsal destekler "alan" ve "ürün" temelinde çeşitlendirilecek, üretimde etkinlik, verimlilik ve kalitenin artırılması sağlanacak.
Üreticilerin girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve çevrenin korunması amacıyla mazot, gübre ve toprak analizi desteklemesi yapılacak. Sertifikalı tohumluk üretim ve kullanımı desteklenecek.
Itri-tıbbi bitkilerde tüketici ve sanayi taleplerine cevap veren kaliteli ve standart ürün üretilmesi için çalışma yapılacak. Bitkisel üretimde kümelenme, markalaşma, rekabetçilik ve yenilikçilik teşvik edilecek.

Jeotermal kaynakların seracılıkta kullanımı yaygınlaştırılacak. Sera varlığının artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecek.
Pancar ve şeker üretiminde verimliliğin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması sağlanacak.
Hayvancılıkta yem maliyetleri düşürülecek
Hayvancılıkta artan girdi maliyetleri içinde yer alan kaba yem maliyetlerinin düşürülebilmesi amacıyla mera ıslah çalışmalarıyla birlikte yem bitkileri ekiliş alanlarının artırılması için yem bitkileri destekleme ödemelerine etkin şekilde devam edilecek. Hayvancılıkta destekler, hayvan varlığının ve hayvansal üretimin kayıt altına alınmasına, üretimin iç ve dış talebe uygun şekilde geliştirilerek sürdürülebilirliğinin sağlanmasına, ıslah çalışmalarına, genetik kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımına yönelik oluşturulacak.
Hayvan refahını gözeterek üretim faktörlerinin maksimum kullanımı ve işletmelerin rasyonel gelişmesini temin ederek et ve sütün piyasaya arzında sürekliliği sağlayacak destekleme tedbirleri alınacak. Hayvancılığı Geliştirme Projesi ile 81 ilde sığır, manda, koyun, keçi, kanatlı, arı ve ipekböceğinde kalite ve verimin artırılması için ıslah çalışmaları sürdürülecek. Sığır varlığındaki etçi ve kombine ırkların suni tohumlama uygulamalarıyla artırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirilecek.
Arazi kullanım planlaması yapılacak
Toprak ve su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması için çalışmalar yürütülecek. Arazi edindirme çalışmaları ile işletmelerin, arazi büyüklüğünün yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne ulaştırılması, tarım parsellerinin tarımsal gelir yöntemine göre değerinin belirlenmesi sağlanacak. Tarımsal arazi alım satımı, ipotek gibi işlemlerde tüm alıcı ve satıcıların yararlanabileceği bir veri tabanı ile tarımsal arazi piyasası oluşturulacak. Ülkesel arazi kullanım planlaması yapılacak.

ÜRETİCİ ÇARESİZ, SÜT İNEKLERİ KESİME GİDİYOR


Haberi okurken içim acıdı, 5-10 yıl sonrasını düşünmek bile istemiyorum l.

Çiftçiye bunu reva gördüler! İcra işlemini yapabilmek için köye 12 araçlık güvenlik kuvveti götürüldü!

Pandemiden dolayı tarımsal üretimin önemine vurgu yapılırken, Türkiye genelinde borcunu ödemeyen çiftçilere yönelik yoğun bir şekilde icra işlemlerinin başlatılması dikkat çekiyor. Tarım Kredi'nin ve bankaların avukatları güvenlik kuvvetleriyle birlikte köylere çıkarma yaparken, maalesef çiftçinin yaşadığı bu durum haberlere bile konu olamıyor.

Ankara'nın Akyurt ilçesine bağlı Elecik mahallesinde özel bir banka, çiftçinin borçlarını tahsil etmek için kalabalık bir güvenlik kuvveti ile (12 araçlık) çıkarma yaptı. 200 hanelik köyde, bu durum tepkiyle karşılanılırken, köylülerle güvenlik güçleri arasında zaman zaman gerginlikler yaşandı. Mahalle muhtarı Hasan İnal, "İcra işlemi yapılacaksa gelip yapılır. Ancak 12 araç güvenlik kuvvetiyle köye gelinmesi, bütün köylüleri rahatsız etti" dedi.

BaYlYksYz-1_75.jpg


200 HANELİK KÖYDE BORÇSUZ ÇİFTÇİ YOK!




200 hanelik köyde neredeyse borçlu hiçbir çiftçinin bulunmadığını belirten İnal, “Bankadan bankaya borçlar devir dayım oluyor. Çiftçinin ürünü para etmeyince borcunu ödeyebilmek için bir bankadan çekiyor diğer bankaya yatırıyor” dedi.


KÖYLÜ GEÇİMİNİ SAĞLAYAMAYACAK DURUMA GELDİ

Köydeki çiftçilerin kendi borçlarının yanında bir de 1 kişinin 5 kişiye kefil yapıldığını ve hayatında böyle bir uygulama görmediğini ifade eden İnal, “Saman, yem pahalı, kesim ucuz, köyülünün malı para etmiyor. Bugün 20 hane için geldiler ancak 200 hanelik köyümüzde herkes borçlu. Köylü geçimini sağlayamayacak duruma geldi” diye konuştu.





TARIMDANHABER

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt