Ynt: Trakkulüp Bereket Tv ye konuk oluyor!
[size=12pt]Düşünce ve uygulama güzel. Az sayıda tarım forumuna kısmet olabilecek hem asil, hem de örnek davranış. Bu güne kadar bu sitede bulunan aktif bi kulllanıcı olmanın faydaları çokça gördüm ama bu olayla birlikte bu sitenin üyesi olmaktan gurur da duydum. Site yöneticileri ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Şimdi konuşabilecek konulara, daha doğrusu tarım çalışanlarının sorunlarına gelelim. Öncelikle sorun çok. Şu ana kadar 5 sayfa dolusu sorun yazılmış. Her biri mantıklı, her biri haklı gerekçeli. Bunları önem sırasına göre dizmek de bir o kadar zor ama aciliyet sırasına göre kısa bir yerleştirme yapabiliriz.
1-) MAZOT: Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Keyfimiz için değil, ekmeğin yapıldığı buğdayı, yağın yapıldığı ayçiçeğini, şekerin yapıldığı pancarı, beşikteki yavrucağın içtiği sütü, kısaca bu ülkedeki insanların karnı doysun diye gerekli olan tüm gıdaları, tüm nimetleri üretmek için kullanıyoruz. İşin acı ve insana koyan yanı ise 12 milyon dolarlık yat sahibi bu mazotu bizim aldığımızın yarısına alıyor. Bodrum ' a spor arabasıyla tatile giden ise bizimle aynı fiyata alıyor. İnsafı olan, azıcık vicdanı olan bir yönetim buna son verir. Artık bir çare bulunsun bu adaletsizliğe.
2-) Mahsul fiyatlarındaki spekülasyon ve düzensizlik: Evet birşeyler üretiyoruz ama kaça satacağımızı bilmeden. Hattta bazen satıp satamayacağımız bile bilmeden. Nevşehir ' de çıkardığı patatesini ineklerine veren, Kayseri ' de kayısısını ağaçta bırakan toplamayan, Şarköy ' de yevmiyeyi kurtarmıyor diye zeytinini dalda bırakan, kısaca sattığı malla masrafanı kurtaramayan her çiftçi anlamıştır ne demek istediğimi. Devletin taban ve tavan fiyatlara müdahale etmesi zorunludur. Yoksa 1 yıl boyunca o ürünün ağzına bakan çiftçiyeden aynı malı 1 günde alıp satan tüccar çok daha fazla kazanıyor. Tüccar hergün mal alıp satar. Çiftçi senede bir kez. Kim koruyacak çiftçiyi? Rıskımızı mı kazanıyoruz kumar mı oynuyoruz? Her sene aynı belirsizlik, her sene aynı korkular. Devlet çifçiği 'kumar' olarak görebilir. Ama biz 'kumarbaz' olmak istemiyoruz. Bir standart, bir stabilite. Hepsi bu. Kısaca 'narh' istiyoruz.
3-) Uzun vadeli adam gibi bir tarım politikası: Tarım ve çiftçiği oy membağı değil, ülkenin kalkınma yolu olarak gören, hükümete göre, yıla göre, aya göre, hatta güne göre değişen değil, 30 yıllık öngörülere dayanan bir tarım politikası istiyoruz. Çünkü devletin tarım alanında söyledikleri ile yaptıklarının tutarlı olması gerekir:
-- Örneğin: devlet 'iyi tarım'ı destekliyorum diyor. Tohumu sertifikalı kullanın diyor. Evet ben de sertifikalı tohum kullanmak istiyorum ama kullanamıyorum. Neden acaba? Acaba sertifikalı tohumun, normal tohumdan 3 kat pahalı olması yüzünden olabilir mi? Sertifikalı tohum desteği vermek gibi 'sol ile sağ kulağı tutmak' yerine tohumu devlet kendi verse olmaz mı? Ya da ırk ıslahı için gerekli sunni tohumlamaya kendi yapsa? Yapamaz mı?
-- Örneğin: Devlet tarımsal mekanizasyonu destekliyorum diyor, tarımı mekanizasyona sokmayı engelleyecek ne kadar ufak tefek işe yaramaz ekipman varsa onlara hibe veriyor. Desteklenen ekipmanlarda 'traktör' yok, 12 hp bahçe tipi çapalma makinası var. Desteklenen ekipmanlarda 'biçerdöver' yok, 'biçerbağlar' var!.. Dalga mı geçiyorsunuz arkadaşım? 1960 ' da mı yaşıyosunuz. Bu ülkeyi Bangladeş yapmaksa amacınız, doğru yoldasınız, ha yok Hollanda olmak istiyorsanız bi yanlışınız var. Nasıl bir komedidir bu? Orduyu modernize ederken 'obüs' yerine 'mancınık' mı alıyorsunuz? Yada 'M16' yerine 'sapan' mı? Adına tarımı mekineleştirme demeyin bari. Oy oyunları deyin, birşeye benzesin.
Daha saymakla bitmez ama en azından bu 3 konuya da değinilmezse program iş olsun diye yapılmış olur..[/size]