Buğdayda yavaş salınımlı (inhibitörlü) gübre kullanımı

Arkadaşlar igsaş inhibitörlü gübreye (25 kg)bayii 80 TL fiyat verdi normal üre ise 130 tl. Normalde ocak ayı içerisinde 10 kg üre atıp mart nisan gibi 20 kg 26 lık can atıyordum. Sizce herzaman yaptığım uygulamayı mı yapayım yoksa 10 kg Bu ocak ayı içerisinde 10-15 kg şubat ayı içerisinde inhibitörlü gübreyi mi vereyim maliyet olarak çok birşey fark etmiyor. Sizlerinde değerli fikirlerini almak istedim. Lütfen düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim

Buzağı Bakımı Ve Beslemesi

Buzağı Bakım ve Besleme​

Buzağı bakım ve beslenmenin üç amacı vardır; 1. Buzağı kayıplarını engellemek

2. Rumen’i (işkembe) geliştirmek

3. Hızlı canlı ağırlık artışı kazandırmak



Gebe ineklerin koruyucu aşılamaları bir veteriner hekime başvurularak zamanında yaptırılmalı, özellikle septisemi ( E. coli, Rota ve Corona virus aşıları) ve mastitis aşıları gibi buzağı sağlığı ve sonraki dönem süt verimi üzerine etkili olan aşılar unutulmamalıdır. Gebeliğin son bir haftasında parazit aşısı yapılmalıdır daya parazit hapı içirilmelidir.

Doğumdan sonra ki ilk 2 saat içerisinde canlı ağırlığın %10’u kadar kolostrum (ağız sütü) ondan sonrada ilk 1 saat içerisinde de en az canlı ağırlığın %5’i kolostrum içirilmelidir. Bu işlem yapılırken sabırlı olunmalıdır. Eğer buzağı kolostrumu içmiyor ise veteriner teknikeri/ teknisyeni tarafından sonda atılarak içirilmelidir. İlk üç saat içerisinde içiren kolostrumun içerisindeki Ig’lerin %80’i ilk 6 saat içerinde içirilen Ig %50’si 24 saat sonra içirilen ıg %10 alınabilmektedir. Bu yüzden ağız sütünün erken içirilmesi önemlidir. İlk 3 gün mümkünse kolostrum verilmelidir.

Kolostrumun Kalitesi: Kolostrum ne kadar koyu renkli ve yoğun-krema kıvamında ise o kadar kalitelidir. Ağız sütünün kalitesi gözle anlaşılabilir. Kolostrumun içerisinde kan bulunmamalıdır. Doğum öncesi meme sızıntısı olmamalı, kuru döneminde aşılaması yapılmış, Mastitis, tüberküloz, paratüberküloz ve bruselloz gibi hastalıklardan ari ineklerden elde edilebilmesi kolostrumun kalitesini direk olarak etkiler.



Buzağılarda Besleme Programı:

Buzağı Yaşı
Süt
Buzağı B. YemiKaliteli Kuru OtSu
İlk 2 saatCanlı ağırlığın %10 kadar kolostrumYokYokYok
3. SaatCanlı ağırlığın %5 kadar kolostrumYokYokYok
İlk 3 GünGünlük CA %6’sı kadar süt (3 öğünde)YokYokYok
3- 30 GünCanlı ağırlığın %10 kadar Süt (2 öğünde)SerbestYokSerbest
30 – Sütten kesilene kadarCanlı ağırlığın %10 kadar Süt (2 öğünde)SerbestSerbestSerbest


Buzağıların daha iyi gelişmesini sağlamak için mama yerine süt tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra süte 40 gram kaliteli buzağı maması karıştırılabilir.

Resim1.png


Buzağıya verilen süt vücut ısında olmalarıdır (Yazın 37C kısın 41C). Soğut süt indirim sistemi bozuklularına yol açmaktadır. Süt sağım makinesi ve biberon temiz olmamalıdır asi taktirde e.coli ve viral hastalıklar riski artmaktadır. Sütün buzağılara içirilme pozisyonu çok önemlidir. Biberon buzağın baş hizasında yukarıda tutulmalıdır.

Buzağıların 3. günden itibaren önlerinde buzağı başlangıç yemi, temiz içilebilir kalitede su olmalıdır (Buzağının ağzından dökülen yem parçaları ve kuru ot parçaları suyun temizliği için risk teşkil etmez). İşkembenin daha iyi gelişmesi için buzağı başlangıç yeminin içerisine bir miktar mısır kırması veya mısır felaket karıştırılmalıdır. 30. Günden itibaren kaliteli kuru kaba yem verilmelidir.

İşkembede papilla gelişimi:

resim2.png

A)Sadece süt ile Beslene Buzağı B) Süt + Kesif Yem ile Beslenen C) BuzağıSüt + Yonca ile beslenen Buzağı

Papillalar; işkembe iç yüzeyinde yer alan parmak benzeri yaklaşık olarak 5 mm uzunluğunda ve 3 mm genişliğinde çıkıntılardır. İşkembenin yüzeyini artıran papillaların görevi işkembe içerisinde mikroorganizmalar vasıtasıyla sindirilen besin maddelerini emerek kana vermektir.

Yeni doğmuş buzağılarda işkembe gelişiminde öncelik papilla gelişmesine verilmelidir. Buzağı başlangıç yeminin buzağıların önüne geç konulması işkembe gelişimini aksatır. Süt, çok kaliteli bir besin maddesi olmasına rağmen işkembe gelişimi üzerine bir etkisi bulunmamaktadır. Çünkü buzağılar tarafından içilen süt işkembeye uğramadan doğrudan şirdene gönderilmektedir. Bu nedenle buzağıların gereğinden fazla süt içerek tokluk hissinden dolayı kuru yemlere olan ilgisi azaltılmamalıdır.

Papilallar en çok süt + Buzağı Başlangıç Yemi (BBY) ile beslenen buzağılarda gelişmektedir. Çok ince öğütülmüş tahıllar ve toz yemler buzağılar tarafından isteksizce tüketildiği gibi tüketim esnasında solunum yoluna kaçarak öksürmelere neden olmaktadır. Bu nedene toz halindeki buzağı yemlerinden kaçınılmalıdır.

Buzağılar günde birkaç defa bir avuç yemin ağıza elle konulmalı ve yemliğin yeri öğretilmelidir böylelikle yemin tadını ve yemliğin yerini öğrenmesi sağlanmalıdır.

İşkembede kassal gelişme;

İşkembede bir miktar papilla gelişmesi sağlandıktan sonra sıra işkembe kaslarının geliştirilmesine ve güçlendirilmesine gelmelidir. Kaba yemler; fiziksel yapılarından dolayı buzağılarda işkembe kaslarının gelişmesi üzerine en etkili yem maddeleridir. Bu amaçla kaliteli kuru ot veya kuru yonca otu buzağıların önüne 30.günden itibaren tüketebildiği kadar (serbest) sunulmalıdır.

Sütün yanında sadece buzağı başlangıç yemi ya da kesif yem tüketen buzağılarda; 1400 gram buzağı başlangıç yemi yedmeye başladıklarında (tahminen 28- 30 Günlükken) rumende asidoz tarzında bir takım sindirim sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkabilmektedir. Rumen asidozunu engellemek için 30, günden itibaren kaliteli kuru kaba yem verilmelidir. Kuru kaba yemlerin ince kıyılmasına (3- 5cm) özen gösterilmelidir.

Rumen kaslarını en iyi geliştiren kabaremler arpa kuru otu, buğday kuru otu gibi tahıl kuru otlarıdır. Kemik gelişimini hız aldırmak için tahıl kuru otları baklagiller (fiğ, Yonca, Bezelye vb.) kuru otları ile karışık verilmelidir. Erken biçilen yoncada bulunan yüksek orandaki oksalik asit buzağı isallerine yol açabilir. Yoncanın onda biri çiçeklenmiş olmalıdır.

3 aydan sonra buzağı başlangıç yemi yerine bir alıştırma programı dahilinde daha ekonomik olan buzağı büyütme yemine geçilmelidir.

Buzağıların 6 ay boyunca rumen gelişimleri devam etmektedir. İlk 6 ay boyunca sulu kaba yemlerden (yaş ot, silaj vb.), yaş kesif yemler (yaş pancar posası vb.) buzağıya verilmemelidir.

İlk 4 ay tavsiye edilen ise ilk 6 ay buzağılara saman verilmememledir. Verildiği taktirde Rumen’de ülserleşme görülmektedir. Ülser rumen’in gelişimini olumsuz etkilemektedir.


Buzağı başlangıç yemi besin değerleri:

Besin Maddesi
En az
En Çok
Kuru madde
88​
Ham protein
18​
Me Mecal/kg
2,8​
CA
1​
2​
P
0,5​
NA
0,1​
0,4​
HS
1,2​
12​
Ham Kül
8​


Buzağı başlangıç yemini yoğunluğu mısırdan oluşmalıdır. Küspe çeşitti olaraktan soya küspesinin kullanımı da önemlidir. Yukarıdaki değerleri sağlayan tahıl + soya tohumu küspesi karışımları buzağı başlangıç ve büyütme yemi olaraktan kullanılabilir.

Sütten kesilecek olan buzağıların doğum canlı ağrılığının ikiye katlamış olmalıdır. Bunun yanlıda küçük ırklar (Jersey, Yerli ırklarımız) 800 gram buzağı başlangıç yemi büyük ırklarda 2,5 kg buzağı başlangıç yemi arda arda iki gün boyunca tüketildiği zaman buzağılarınızı sütten kesebilirsiniz. Bu iki kuraldan biri olmadığı taktirde sütten kesim sonucunda buzağı strese girecek ileriye dönük süt ve et performansı düşecektir. Buzağı sütten kesme işlemi yukarıda iki kurallara uyduğu taktirde birden ya da alıştırılarak sütten kesilebilir.

Buzağı Barınakları:

Buzağılar ilk 14 gün bireysel kulübelerde tutulmalıdır. Hasta ommuş buzağılar diğer buzağılardan ayrılandır. Altlık kuru ve temiz olmalıdır. Altlık satın alınabilecek en ucuz ilaçtır.

Yazın sıcaktan ve güneş ışınlarından korunmalıdır, Kışın mutlaka güneş görmelidir. Sinek olmamasına dikkat edilmelidir

Buzağı kulübeleri aralarında en az 60 cm’lik mesafe bırakılarak ya da aralarına bloklar (Duvar veya duvar görevi yapan tahta, trapez vb.) konularak buzağıların birebirlerine teması kesilmelidir. Her büyütme dönemden sonra buzağı kulübesi temizliği ve dezenfeksiyonu yapılarak, temiz yeni bir zemine alınmalıdır

Buzağı barınakları hâkim rüzgarlara karşı korunaklı, temiz, havadar, kuru ve aydınlık olmalı; buzağılar kesinlikle hava cereyanında kalmamalıdır.

Çevre sıcaklığı 10 °C altına düştüğünde buzağıların ek enerji ihtiyacını minimize etmek için battaniye kullanmak iyi bir fikirdir. Buzağı battaniyesinin kullanımıyla ilk dört haftada ortalama canlı ağırlık artışında günlük + 90 gr’lık fark yaratılabilir.

14 Günü dolduran buzağılar toplu kulübeler alınmalıdır. Toplu Kulübelere konulan buzağıların doğum aralıklarının birbirine yakın olmalıdır ve dişi ile erkekler ayrılmalıdır. Aksi taktirde yaş ve cinsiyetten dolayı diğer buzağılar baskılanacak ve gelişimleri geri kalacaktır.

Kötü barınak koşulları buzağı sağlığını ve gelişimini olumsuz etkilemektedir.

30 Günden önce buzağıların boynuzları kostik asit veya koteriyle köreltilir fazla meme ucu var ise kesilir. Bu işlemleri yapmak için veteriner hekim veya veteriner sağlık tekniker/ teknisyenlerine başvurunuz.

PDF çıktısı: https://drive.google.com/file/d/1XgeRzZkyqD8sFo-FPPSzoMat8Vs1f6cQ/view?usp=sharing

Kubota M8540 5 13" ünlü ile Yeni Sezona Hazırlık

Merhaba ahali,
Yeni sezona hazırlıklar başladı fakat gerekli yağışlar olmadığı için şartlar pek iyi değil. Pancar ekeceğimiz tarlalara geçen hafta patlatma çektik bu hafta da pulluk ile sürmeye başladık. Ufak bi video ve fotoğraf çekme imkanım oldu bu sene bol bol video fotoğraf çekerim inş. İyi seyirler
Medyayı görebilmek için giriş yapınız

Resimler ve ekler

  • 20201227_142155.jpg
    20201227_142155.jpg
    246.5 KB · Görüntüleme: 36
  • 20201227_142155.jpg
    20201227_142155.jpg
    246.5 KB · Görüntüleme: 35

KURAKLIK

herkes fikrini ve kendince çözüm olarak yapılacakları paylaşırsa belki akıllanırız
kendi adıma benim düşüncelerim bu güne kadar bir kere salma sulama yaptım ve pişmanım ne kadar 5 dekar bile olsa çok fazla gereksiz yere kullandığım suya üzülüyorum artık mazota elektrikte umurumuzda olmuyor basınçlı sulama diğer yerlerim hem mazota hem de sudan gerçekten çok tasarruf ediyorum bir günlük değil ömürlük düşünmek lazım damlama pahalı diyen arkadaşlarda buyurun beraber hesabımızı yapalım hangisi daha mantıklı karar verelim verimlilik sırf atılan su olarak görülmemesini öğrenmemiz lazım artık su kullanımını minimize edip verimli kullanıma dönmeliyiz kendi bölgemdeki çeltikçilerin hiç biri şaşırtmayı bile bilmiyor her gün her saat su doğa artık dayanamıyor sürdürülebilmesi için el atalım zaten bizi ayakta tutmaya çalışan bir çalışma bile sergilenmediği için fiyatlardan kaybediyoruz bari katma değer yarattığımız suyumuzu da kaybetmeyelim aramızda elbet ağaçtan anlayan toprağımıza göre yer yer ekim yapılabilecek tohumdan yetiştirilebilecek ağaçları ve teknikleri anlatırlarsa bilgilenirsek bence inanıyorum herkes elinden deldiğince ağaçlandırma yapacak hem kendi için hem de doğa için artık doğayla savaşmak değil onu desteklememiz lazım iyi akşamlar

Kırklareli Kayalıköy barajı

Barak kurumuş, konuyla ilgili haber;

Suyun bittiği yer”
Kırklareli
28 Aralık 2020 Pazartesi, 07:02

cda88e8f9728aaea6c68bb5792dd9f2f.jpg

Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, kuraklık nedeniyle alarm veren Kayalı Barajı’nın son durumunu paylaştı.

Haber Merkezi
Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, suyu ‘bitti bitecek’ denilen Kayalı Barajı’nın son durumunu fotoğrafladı.
Fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaşan Çidem: “Sözün ve suyun bittiği yer” notunu düştü.
Fotoğraflarda Kayalı Barajı’nın görünen bölümünde suyun tamamen çekildiği ve ortada çamur birikintisinin oluştuğu görülüyor.
Çidem, su sorunu konusundaki diğer bir paylaşımında: “Eğer düzenini bozmasaydık yeryüzünde tüm canlıların sağlıklı ve temiz suyunu ekosistemler sağlıyordu. Şimdi deniz suyundan su üretmek, atık suları arıtarak kullanmak, su toplamak ve taşımak için ekonomik olarak büyük yatırımları göze almak yerine suyun döngüsüne sahip çıkmak ve restore etmek üzerine yatırım yapmak daha akılcıdır. Kuraklığın sonuçlarına değil nedenlerine çözüm üretelim” dedi.

Resimler ve ekler

  • Screenshot_20201228-205500_Maps.jpg
    Screenshot_20201228-205500_Maps.jpg
    51.5 KB · Görüntüleme: 40

Trakya’yı 20 yıl önce uyarmışlar!

Lüleburgaz
28 Aralık 2020 Pazartesi, 07:29

fab2a9cfa6535731687d5d9044b72075.jpg

Trakya’nın bugün korkulu rüyası haline gelen kuraklık, su kaynaklarının kirliliği ve yanlış sanayileşme sorunlarına, 20 yıl önce İğneada’da düzenlenen bir sempozyumda nasıl işaret edildiği, o sempozyumdan sonra sunulan raporla ortaya çıktı. Rapora göre, dönemin TEMA Trakya Temsilcisi Macit Sabır ve Lüleburgaz Temsilcisi Hakan Dedeoğlu, 20 yıl önce yaptıkları tahlilde Trakya’nın adeta röntgenini çekmiş ve: “Geç kalınmadan Trakya Bölgesel Kalkınma Planı hazırlanmalı ve uygulamaya konmalıdır” demiş.

Çınar TÜRKMEN
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından 2000 yılında İğneada’da düzenlenen ‘Demirköy-İğneada Ormanları ve Çevre Sorunları’ adlı sempozyuma TEMA Vakfı adına katılan, dönemin TEMA Trakya Temsilcisi Macit Sabır ve Lüleburgaz Temsilcisi Hakan Dedeoğlu’nun 20 yıl önce sundukları 7 maddelik raporda işaret ettikleri sorunlar ve çözüm önerileri bugün yeniden gündemde.
Bugün kuraklık, su kaynaklarının kirliliği, orman alanlarının tahrip edilmesi, mera gibi sorunlarla boğuşan Trakya’nın 20 yıl önce adeta röntgeni çekilen raporda İSKİ’nin Istranca sularını İstanbul’a taşıması, yanlış sanayileşme sonucunda Ergene Havzası’nda meydana gelen su kaynaklarının kirliliğine dikkat çekilerek, tarım ve sanayinin birbirini destekleyerek kalkınılmasının önemine işaret ediliyor.
O PLAN TBMM’DE BEKLİYOR
20 yıl önce katıldıkları toplantıda sundukları 7 maddelik bildirge ile bölge halkını ve yetkilileri bugünler için uyaran isimlerden olan Macit Sabır, Görünüm Gazetesi’ne 20 yıl önce verdikleri çevre mücadelesini anlattı.
Bugün karşı karşıya gelinen pek çok soruna daha 20 yıl önce işaret ettiklerini söyleyen Sabır: “O maddelere ek olarak yer altı suları da yok edilmekte. O zamanlarda Prof. Dr. Doğan Kantarcı ile bu paneli düzenledik. Bildirgede biz özetle: “İnsan doğanın sahibi değil, parçasıdır, insan doğaya hükmetmeye kalktığı anda doğa da insanlara kıyar” dedik. Gelinen nokta budur. Yönetim, yetiştirilme biçimi, insanı doğanın sahipliğine itti. Doğa da intikamını almaya başladı. ‘Ormanlar oksijen kaynağıdır, doğaya sahip çıkalım’ dedik. 20 yıl önce uyaralım dedik. Bu konuyu rapor haline getirip TBMM’ye ilettik. İstanbul’a Istranca suları taşınmak isteniyordu. İSKİ’nin su borularındaki kaçaklar derelerden daha fazla alana denk geliyordu. Bu kaçaklar önlense bu derelere ihtiyaç kalmayacaktı. O dönem Trakya’yı ele geçirmek için de Anadolu’dan insan nakli başladı. Fabrika sahiplerine arazi verildi ve çoğunluk sağlandı. İnsan yapısını değiştirme biçimiydi bu ve korkunç bir şey. Fabrikalar derelere zehir salıyordu. O dönem Ergene’nin kaynağından Meriç’e kadar dolaştık. Numuneler aldık, nasıl kirletildiğini belirledik. Pis suları yerin altına bastılar. Böyle bir ortamda o sempozyumu düzenleyip konuyu gündeme taşıdık. O zamanki çevre bakanı da bu konuya sahip çıktı, ‘Sizinleyim’ dedi ama ‘Bunu siz çözeceksiniz’ dedik. Yaklaşık 2 buçuk yıl içinde dönemin çevre bakanı geldi Trakya Üniversitesi’ne Ergene Havzası Kullanım Planı hazırlaması görevi verildi. TEMA ile hazırlatıp TBMM’ye sunduk. Milletvekilleri de kirlenen yerleri gördüler, raporlarını TBMM’ye götürdüler. Orman bakanlığınca uygulanmak üzere Türkiye’nin dörtte birini doyuran Ergene Havzası’nda uygulanmak üzere karar alındı. Ancak Ecevit’ten sonraki hükümet tarafından sümen altı edildi. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu uygulama aşamasına getirdi, ama dereleri alıp götüren orman bakanı oldu, plan sümen altı edildi” dedi.
“AMERİKA’YI YENİDEN KEŞFETMEYE GEREK YOK”
Sabır şöyle devam etti: “Şimdi bana geliyorlar, ‘Çevre için yine mücadele edelim’ diyerek. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, bu işe girişen örgütler Ankara’ya dayanıp bu kararın uygulamasını sağlamalılar. ‘Ben bu çevre mücadelesine en baştan tekrar girmem ama Ankara’ya gidersek varım’ diyorum. Bunların hepsi dosya halinde, TEMA’da, TBMM’de, o dönemin milletvekillerinde vardır. Hala daha havanda su dövmeyi bırakıp meclise gitmemiz lazım. TBMM’den çıkan kararın uygulanması lazım ancak bu çevre mücadelesinin en başına dönülmesi için iktidar meşgul ediyor. Yapılacak şey TBMM’ye gidip, o kararın uygulamaya geçirilmesini sağlamaktır”.
O RAPORDA NE DİYOR?
TEMA Vakfı adına Trakya Bölge Temsilcisi Macit Sabır ve Lüleburgaz Temsilcisi Hakan Dedeoğlu’nun katıldığı, ‘Demirköy-İğneada Ormanları ve Çevre Sorunları’ adı altında 7-8-9 Haziran 2000 tarihinde İğneada’da düzenlenen sempozyuma sunulan raporda şu ifadelere yer verildiği görüldü:
“1-Istranca ormanlarında daha önceden baltalık olarak halka verilen orman alanları koruya dönüşmüş, halk bu ekonomik gelirden kayba uğramış, ormanlar kurutulmuş, fakat kaçak kesimler baskısı altında kalmıştır. Orman içi halkı sıkıntıya düşmüş, işsizlik ve göç bölge insanını mutsuzluğa sürüklemiştir.

2-Koru uygulamasından dönülmemeli, halkın ekonomik sıkıntılarını giderecek yeni projeler üretilmeli, insanlar doğdukları yerde mutlu edilmelidir.


3-Bu çevrede Trakya’nın Orman, Tarım, Çayır ve Mera alanları ile tüm kültürel varlıkları ile doğal zenginlikleri incelenmeli, bunlara zarar vermeden halkın ekonomisini düzeltecek projeler geliştirilmelidir.

4-Trakya’yı şu anda üç bölüm halinde ele almak gerekir. 1) Ormanlık Alanlar 2) Tarım Alanları 3) Yanlış Uygulanan Sanayi Alanları. Bu alanlar yalnız Türkiye’den değil, Orta Avrupa’dan gelen çevre kirlenmesinin tehdidi altındadır. Ormanlar, havadaki kükürt dioksit oranının artması ile yaprak dokuları tahribata uğramış, oksijen üretme yerine sülfürik asit üretmeye başlamıştır. Bu durum hem ormanların hem de tüm canlıların ölümü demektir. Tarım alanları, asit yağmurları, sanayi atıkları ve yanlış gübre kullanımı yüzünden verim kaybına uğramış, sulu tarım yapılan alanlarda tuzlanma sonucu çoraklık başlamıştır. Verimli tarım toprakları üzerine kurulan sanayi, tarım topraklarını satmaya ve tarımdan vazgeçmeye teşvik etmiş, toprağı, havayı, suyu kirletmiş, ekolojik dengeyi bozmuştur. Hiçbir gelişmiş ülkede tarım yok edilerek sanayileşmeye geçilmemiştir. Tarımı dışlayan bir sanayi düşünülemez. Her ikisinde de zarar vermeden, birbirini destekleyerek kalkınılmalıdır.

5-İSKİ, İstanbul’un su ihtiyacı için Istranca derelerinin sularını İstanbul’a taşımaktadır. Kıyıköy’Ün Kazandere ve Pabuçdere’sinden sonra sıra Demirköy ve İğneada derelerine gelmiştir. Hazırlanan projeye göre Longoz (subasar) orman alanlarını sulayan derelerin suları İstanbul’a taşınacak ve orman alanlarının taban suları çekilecek, hatta çekilen tatlı suların yerine doğal olarak denizin tuzlu suyu gelecek ve Dünya Bankası’nın kredisi ile koruma altına alınan ve doğal sit alanı kapsamında yer alan longozlar yok olacaktır. Istranca Dağları’nda bulunan tüm derelerin suları 422 milyon metreküptür. İSKİ bunun 110 milyon metreküpünü almak istemektedir.


Yapılan bilimsel hesaplamalara göre, şu andaki ekolojik dengenin korunarak ve gelişmelerine zarar vermeyerek Demirköy derelerinden alınabilecek su miktarı 46 milyon metreküptür. Bu su, yukarı bölümlerde kurulacak ve alt savaklardan gerektiği kadar su alınabilecek barajlar yapılması ile alınırsa doğaya zarar vermez. Bizim hazırladığımız rapor bu doğrultudadır. Yararlanacak olan bu miktar bir su fazlasının da bölge halkının kalkınmasına sunulması gerekir. Sulu tarıma geçilmesi durumunda bu suya bölge halkının ihtiyacı vardır. Ergene Havzasında su kaynakları kirlenmiş haldedir. Gerek içme ve gerekse kullanma suyu olarak bunu hesaplamak durumundayız. İSKİ mutlaka bu suyu almak istiyorsa bedelini ödeyerek alması gerekir. Trakya genelinde satılan şiş suları Anadolu’dan gelmektedir. Istranca Dağları’nın kaynak suları bir an önce değerlendirilmelidir.

6- Arazı yetenek sınıflandırılmasına göre arazi kullanımları ekolojik açıdan değerlendirilmeli ve ‘ Arazi Kabiliyet Bölümleri, Arazi Kabiliyet Sınıfları, Arazi Kabiliyet Alt Sınıfları ve Arazi Kabiliyet Üniteleri’ belirlenerek, ‘insan merkezli ve tarım merkezli’ projeler ölçü alınarak çalışmalar yapılmalıdır.

7- Bu zamana kadar yapılan Trakya Sempozyumlarında gelinen ve bu sempozyumda varılan sonuç Trakya Bölgesel Kalkınma Planı yapılmasıdır. Sempozyumlara katılan, bildiri sunan, görüş belirten tüm kurum ve kuruluşlar bu noktada belirlenmiştir. Her kurum ve kuruluş, kendi aralarında bilimsel incelemelerini yapmış, sonuçlarını kamuoyuna duyurmuş ve olumlu tepkiler almıştır. Trakya Bölgesel Kalkınma Planı yapılması için gerekli olan her türlü alt yapı hazırdır. Ülkemizde veya diğer ülkelerde daha önceden hazırlanmış ve uygulamaya konulmuş planlar incelenerek, geç kalınmadan Trakya Bölgesel Kalkınma Planı hazırlanmalı ve uygulamaya konmalıdır. Bu planın yapımı bizim de içinde bulunduğumuz Trakya Halkı yapmalıdır. Bunun yöntemleri araştırılmalı, bulunmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Marmara Bölgesi Belediyeler Birliği gibi Trakya Bölgesi Belediyeler Birliği örgütlemesine gidilerek sağlanacak bir oluşum yapılacak bu planın temelini oluşturduğunda kısa sürede sağlıklı sonuçlar getirecektir”

Döküm parçalara kaynak

Lamborghini traktörün frezeli üst hidrolik kolu resimlerde görüldüğü gibi iki yerden çatladı freze kısmına yakın olan çatlakta biraz açılma var. Bu döküm parçalara kaynak yapılıyor fakat dayanımı konusunda emin olamadım bununla ilgili bilgisi tecrübesi olan arkadaşlardan yardım bekliyorum.

Resimler ve ekler

  • IMG_20201227_115825.jpg
    IMG_20201227_115825.jpg
    112.1 KB · Görüntüleme: 48
  • IMG_20201227_115810.jpg
    IMG_20201227_115810.jpg
    149.5 KB · Görüntüleme: 49

Hangi Tarım sitelerini takip ediyorsunuz?

Herkese hayırlı akşamlar,
Tarım ile ilgi güncel haberler paylaşan faydalı bilgiler veren yada mutlaka bir bakın dediğiniz siteler hangileridir? Bu başlık altında iyi siteleri paylaşalım, bilgimiz olsun.

Benim dikkatimi çekenler:




Eklemek istediğiniz var mı? Varsa lütfen yazın.

Case jx100 pro Kanola ve Buğday Üre Gübrelemesi

Trakkulüp

Herkese merhaba.İçinde bulunduğumuz yılın son günlerinde kanola ve buğdaylarımız için ilk part üre uygulamasını yaptık.Şimdi sizlerle paylaşıyorum.Herkese keyifli forumlar

















































Medyayı görebilmek için giriş yapınız
Medyayı görebilmek için giriş yapınız

Buğdayda Lokal Kurumalar Sebebi ne olabilir?

Arkadaşlar ekiliş tarihi 7 Kasım cins: makarnalık Tirex . Arazide lokal Kurumalar var yardımcı olabilir misiniz?

Resimler ve ekler

  • 577D3B15-637F-498A-9F15-39CC89CBC7CF.jpeg
    577D3B15-637F-498A-9F15-39CC89CBC7CF.jpeg
    242.8 KB · Görüntüleme: 50
  • 15A9279B-1A2B-468A-A329-007EC1FA0C74.jpeg
    15A9279B-1A2B-468A-A329-007EC1FA0C74.jpeg
    384.7 KB · Görüntüleme: 42
  • 576CADBF-8287-409C-B21E-578E95923366.jpeg
    576CADBF-8287-409C-B21E-578E95923366.jpeg
    328.6 KB · Görüntüleme: 40
  • B4AD1DDA-D867-4525-B80D-C8C9FA35AF2D.jpeg
    B4AD1DDA-D867-4525-B80D-C8C9FA35AF2D.jpeg
    301 KB · Görüntüleme: 41
  • D60177A9-5DFC-4C66-B1B2-2926E4A73C4A.jpeg
    D60177A9-5DFC-4C66-B1B2-2926E4A73C4A.jpeg
    289.3 KB · Görüntüleme: 40

Pandemi ile 'cin mısır'a olan talep yüzde 300 arttı

Pandemi nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasında evde kalan vatandaşların cin mısırına olan talebi geçen yıla göre yüzde 300 arttı.​

DÜNYA Haber Merkezidunya@dunya.com
AA
YAYINLAMA27 Aralık 2020 12:33
GÜNCELLEME27 Aralık 2020 12:33



Salgınının yayılmasını engellemek amacıyla hafta içi ve hafta sonu uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarıyla vatandaşlar evlerinde kaldı. Restoranların da paket servisine dönmesiyle dışarıda duran hayat evlerde hareketlendi. Bu süreçte tüketiciler "atıştırmalık" diye tabir edilen ürünlere yöneldi.
Özellikle çerez satışlarının yükseldiği kısıtlama döneminde, patlatılmak üzere alınan cin mısırı, ürünler arasında ilk sırada yer aldı. Her bütçeye hitap eden mısır satışları yılbaşı öncesi adeta katlandı. Ege Perakendeciler Derneği verilerine göre, bu ayki cin mısırı satışı geçen senenin aynı ayına göre yüzde 300 artış gösterdi.
tarim-cin-misiri-12-zQs9.jpg

Konuyla ilgili açıklama yapan Ege Perakendeciler Derneği Başkanı Feyzi Başdaş, salgın döneminde market alışverişlerinin arttığını belirtti. Sokağa çıkma kısıtlamalarının başlamasıyla "abur-cubur" diye tabir edilen ürünlere talebin arttığına işaret eden Başdaş, bu dönemde içecek çeşitlerinin de talep gördüğünü dile getirdi. Satışı en fazla artan ürünlerin başında cin mısırının geldiğini belirten Başdaş, şöyle konuştu: "Biz darı diyoruz, İstanbul mısır diyor. Yılbaşı öncesi cin mısırı ilgi görürdü ama bu yaklaşık yüzde 30 civarında olurdu. Şimdi ise inanılmaz bir satış gözlüyoruz. Salgın döneminde halkın tüketici alışkanlarının tespiti amacıyla istatistiki çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Derneğimize üye firmalardan aldığımız bilgilere göre son dönemde yüzdelik olarak en fazla artış cin mısırında oldu. Geçen yılın aralık ayına göre yüzde 300 artış var. Fiyatlarda ise bir değişiklik yok. Talep gördüğü için fiyatında bir değişiklik olmadı."
Başdaş, cin mısırı satışındaki artışın sadece Ege Bölgesi'nde değil, tüm Türkiye'de olduğuna değindi. "Şu an rafa ne kadar cin mısırı koyarsak hemen satıyoruz" diyen Başdaş, "Dün bir mağazamızda 2 saat içinde 50 paket satış yaptık. Çerezlerin yanında pandemi sürecinde meyve satışları da arttı. Özellikle C vitamini yönünden zengin narenciye ürünleri raflarda hızlı tüketiliyor." şeklinde konuştu

Pulluk Seçimi Tamamlanmıştır Aydın Pulluk ...

Bir sure once ozellikle dane misir tarlalarinda tikama yapmadan ve iyi deviren bir pulluk icin arastirma icine girmistik diger markalarida ayni tarlada denedik ve Aydin Pulluk sahibi Bülent KOÇ beyle irtibata gectik birlikte ben kendim Yüksek Ziraat Mühendisi olarak arge calismasi yuruttuk 6 farkli tip kulak getirdiler Aydindan Eskisehire iki kere servis geldi ve tum gun ugrastik en iyi deviren kulak tipini belirledik şaseyi 85cm yukseklik bilek aralirini ise 1metre yaptik hic bir islem yapmadan bile bicerin arkasindan girilen yerde tikama sifir devirme muazzam ... pulluk 5li 140mm profil şase 12 14 16 18 inc mekanik ayarli bir pulluk oldu dane misir tarlalari icin artik sorun cozulmustur kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz 🤗

Nedir bu çektiğimiz

Arkadaşlar bizim eskiden taş duvar ile komple iki ye ayrılmış koyun ahırı olarak kullandığımız yeri şimdi koyun azaldığı için doğan buzağıyı oraya atıyoruz serbest büyük otluk altını da yemlik yaptık serbest geziyorlar yem yiyor su içiyor fakat buradaki hayvanların karnı şişmeye başladı hepsinin değil arada oluyor bu sene bi danamızı kaybettik bi boy küçüğü de şişmeye başladı yonca hepsine verdiğimiz yonca yem sütaşın yemi çevreye sorduk şişen yok ahırda kocaman kapı var havasız değil asit bile yok taş duvar soğuk değil nedendir fikir verecek olan var mı ?

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt