Maxxum 100 ve 75c cizel uygulamasi

Hasat ettiğimiz buğday tarlalarında kalan sap ve saman artıklarını toprağa karışması ve toprağı havalandırmak ıçin Çizel uygulaması yapıyoruz.
MAXXUM 3 sıralı 10 lu Çizel
75C de ise 7 li Çizel bulunmakta.
MAXXUM 2 nin 2 takviyesi ile kullanıyoruz.
75c takviye 4 ile .
Medyayı görebilmek için giriş yapınız

İnsansız Hava Aracı İle İlaçlama Yapılacak

Tarım Kredi Kooperatiflerinin kuruluşu olan TARNET ile Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) arasından gerçekleşen projede zirai insansız hava araçları (ZİHA) ile çeltik tarlalarının ilaçlanması gerçekletirilecek.

Projenin tanıtımı Samsun'un Bafra ilçesindeki çeltik tarlalarında gerçekleştirildi. Tanım toplantısına Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Dr. Fahrettin Poyraz’ın yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Özkan Kayacan, TARNET Genel Müdürü Huzeyfe Yılmaz, Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Müdürü Erol Apaydın katıldı.

ZİHA'lar ile ilaçlama havadan gerçekleşecek ve tarlaya herhangi bir zarar verilmeyecek. ZİHA'lar daha az ilaç kullanacak ve gübreleme işlemleri de yapılabilecek.

Doğanşahin Sarsmatik Meyve Silkeleme Makinesi Aldım

Uzun zamandır aklımda silkeleme makinesi almak vardı ve bugün fabrikadan teslim aldım. Baya araştırmıştım; kullanıcı yorumları Doğanşahin firmasının lehineydi. Hemen kayısı ağacında ilk denememizi yaptık ve sonuç güzel. Ürün Tarım bakanlığından onaylı ruhsatlı, titreşim şanzımanlı, pistonlu ve yağ banyolu. Sağlam, dayanıklı tasarımı sayesinde traktörün şanzımana yük bindirmez ve zarar vermez. Fiyatı 2500 TL.



WhatsApp Image 2020-07-22 at 20.51.26.jpeg
WhatsApp Image 2020-07-22 at 20.51.27 (1).jpeg
WhatsApp Image 2020-07-22 at 20.51.27.jpeg


Örnek video:

Medyayı görebilmek için giriş yapınız

Traktör Kazalarının Sebepleri ve Alınması Gereken Önlemler

Arkadaşlar bugünkü kaza da olmak üzere biz çiftçileri derinden üzmekte. Neredeyse her gün üzerinde olduğumuz traktörleri böyle kazalarda görmek üzüntü verici.

İnternette traktör kazaları fotoğraflarına baktığımızda çoğunluğu eski ve hafif traktörler. Yeni ve ağır traktör kaza yapmaz diye bir şey yok fakat bu oran çok az.

Benim gördüğüm temel sebepler ve çözümler bunlar sizde burada sebepleri belirtip tavsiye verebilirsiniz.

- Benim ilk tavsiyem yeni frenleri güçlü olan bir traktör fakat ülke şartları ülkemizdeki çiftçilik buna izin vermeyebiliyor.

- Eğer traktör eski ve küçük traktörse arkasına çok fazla yük yüklemeyelim tabi mazot da pahalı ama biraz mazot yakalım fazla git gel yapalım buna değer. Eski traktörlere ucuz çıkma kabinler var bunlardan veya demir ropslardan,gölgeliklerden taktıralım.

- Virajlarda hızlı olmayalım

- Asla boşa atmayalım

-TRAKTÖR FRENİNE GÜVENMEYELİM

Sizlerden de tavsiye bekliyorum

Tarım Kredi Kooperatifleri Faizsiz Yem Kampanyası

Tarım Kredi Kooperatiflerinin 1 ay önce başlattığı kampanya halen devam etmektedir.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Dr. Fahrettin Poyraz'ın yaptığı açıklamaya göre kurban vadeli yem kampanyası ile yetiştiriciler hem büyükbaş hem küçükbaş hayvan için Tarım Kredi Yem markalı yemleri alabilecek. Kurban bayramına kadar faizsiz olarak kredilendirilecek.

Son başvuru tarihi 31 Temmuz 2020.

Traktörün altında can verdi

Traktörün altında can verdi

Kırklareli # 22 Temmuz 2020 Çarşamba 11:39
4ccfe5ea29a3ff5cd5e206db2f12cf47.jpg


Pehlivanköy ilçesinde devrilen traktörün altında kalan kişi hayatını kaydetti.
Alınan bilgiye göre, Akarca köyünde Osman Kızıl (49) idaresindeki 59 HC 564 plakalı saman balyası yüklü traktör devrildi.
Traktörün altında kalan Kızıl, ağır yaralandı.
Haber verilmesi üzerine bölgeye gelen 112 Acil Sağlık ekiplerince hastaneye götürülen Kızıl, müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
AA

Doğal bertaraf! Kimyasal yerine doğal gübre…

Kırklareli Valisi Osman Bilgin, Kayabeyli köyündeki bir hayvancılık tesisini ziyaret edip, tesisten çıkan atıkların doğal gübre olarak üreticilerin tarlasına dökülmesi için alınan vidanjörleri inceledi. Vali Bilgin, Kırklareli’nin artık dere ve çevre kirliliği ile anılan bir il olmayacağını söyledi.

Çınar TÜRKMEN

Kırklareli Valisi Osman Bilgin, Kayabeyli köyünde faaliyet gösteren Dost Ziraat Hayvancılık A.Ş. tesisini ziyaret etti.

Burada, hayvancılık tesislerinden çıkan atıkların, çiftçilerin tarlalarında doğal gübre olarak kullanılması amacıyla alınan vidanjörleri inceleyen Vali Bilgin, Kırklareli’nin artık dere ve çevre kirliliği ile anılan bir il olmayacağını söyledi.

Kayabeyli köyündeki tesiste incelemelerde bulunan Vali Bilgin, daha sonra hayvancılık tesisinden çıkan atıkların doğal gübre olarak tarlaya dökülmesi çalışmalarını takip etti.

Vali Bilgin’e Lüleburgaz Kaymakamı Mustafa Kaya, İl Emniyet Müdürü Seçkin Çengeloğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ersoy Canbek ve kurum müdürleri de eşlik etti.

“ARTIK DERE KİRLİLİĞİ İLE ANILMAYACAĞIZ”

Yapılan çalışma hakkında bilgi veren Vali Osman Bilgin; “İlimizde son dönemde derelerin kirletilmesi ile ilgili haberlerin çokça çıktığını görüyoruz. Kirlilik konusunda çok yönlü konular var. Ülkemiz geliştikçe, tesis sayısı arttıkça insanların ihtiyaçları artıyor, ihtiyaçlar arttıkça tüketimler artıyor. Çevre konusu bizim için çok hassas bir konu. Eğer biz yaşadığımız coğrafyayı yok sayarsak coğrafya da bizi yok sayar. İlimizde özellikle, yapılan analizlerde çiftlik sahiplerinin tamamıyla bu konularda toplantı yapıyoruz. Bu sürecin her anını takip ediyoruz. Bu kapsamda şunu gördük, çiftlik sahiplerimizin gübresel atıklarını atabilecekleri noktalarla ilgili sıkıntı yaşadıklarını gördük. İlimizde yeterli olmayan sayıda biyogaz tesisi var. Onlar da belli kilometrekare alan içerisinde dışkıları alabiliyorlar. Bu sorunun çözümü için, hem vatandaşların yaşadıkları sıkıntıların çözümü hem çevre konusunda duyarlılığımızı en üst seviyeye çıkartmak amacıyla çiftlik sahiplerimizle köylülerimizi buluşturma yönteminin en düzgün yöntem olacağını ortaya koyduk. Çiftlik sahiplerimiz bu vesileyle kendileri vidanjör aldılar. Vidanjörle dışkılar doğal gübre olarak ekonomiye, doğaya katkı sağlamış olacak. Çiftçilerimizin verimini de artırmış olacağız. İlimizde artık dere kirliliği, çevre kirliliği gibi kavramların da minimize olması yönünde atılan önemli adımlardan bir tanesi” dedi.

“ÜCRETSİZ DÖKÜLECEK”

Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ersoy Canbek ise hayvancılık tesislerinin atıklarının tarımsal gübrelemede kullanılabilmesi için geliştirilen proje kapsamında hayvancılık tesislerinde üretilen, biyogaz tesislerinin kapasite fazlası olan atıkların kimyasal gübre kullanımını azaltmak ve bu atıkların tarımsal alanlarda kullanımı amacıyla çiftlik sahipleri tarafından civardaki köy halkının ücretsiz olarak kullanması için bu vidanjörleri aldıklarını söyledi.

Canbek; “Bu sayede hem çiftlik sahipleri gübrelerini çiftçilerin kullanımına ücretsiz olarak sunacaklar, hem de vidanjörlerini ücretsiz olarak tahsis edecekler. Böylelikle bölgemizde hem tarımsal üretimin artmasına katkı sağlayacağız hem de hayvancılık atıklarının tarımsal üretimde kullanılmasına olanak sağlayacak” dedi.

Kayabeyli köyünden üretici Rüştü Gelen de; “Artık alt taban gübresi kullanmıyorum. Bu işlemin çok faydası var. Çiftlik yetkililerine teşekkür ederiz. Hiç gübre atmadan Ayçiçek ektik. Hem maliyetimiz azaldı hem de toprağa kimyasal karışmamış oldu” ifadelerini kullandı.

SOĞAN, PATATES FİYATINA TEK TARAFLI MÜDAHALE

Patates ve soğan fiyatı artınca tüketiciyi korumak için piyasaya müdahale ediliyor. Gümrük vergileri sıfırlanarak ithalat yapılıyor. Fiyat düşünce, ürün tarlada kalınca neden kimseden ses çıkmıyor?

Patates ve soğan fiyatının bu kadar çok gündeme geldiği, tartışıldığı başka bir ülke var mı acaba?

Tarımsal hasılada Avrupa birincisi olmakla övünen Türkiye, üretimi en kolay, hemen her yerde yetişebilen soğan ve patates fiyatını yıl boyunca konuşuyor. Tüketici fiyatı aynı yıl içerisinde bile 7-8 liradan 2-3 liraya düşebiliyor. Tarla fiyatı ise 1-2 liradan 40-50 kuruşa iniyor. Veya tam tersi yaşanıyor. Böyle olunca soğan patates fiyatı hep gündemde kalıyor. Piyasaya müdahaleler sıklıkla yaşanıyor.

Ancak, piyasa müdahaleleri hep tek taraflı oluyor. Genellikle çiftçi aleyhine müdahale ediliyor. Patates ve soğan fiyatı artınca tüketiciyi korumak için piyasaya müdahale ediliyor. Fakat fiyat düşünce kimseden ses çıkmıyor. Müdahale olmuyor.

İthalata destek var, çiftçiye yok!
“Tüketici pahalıya tüketmesin” diye zaman zaman soğan ve patates ithal ediliyor. İthalat nedeniyle üretici zarar ediyor. Zarar edince üretimden çekiliyor. Üretim azaldığı için fiyat artıyor ve yeniden ithalat yapılıyor. Fiyatın yüksek olduğu dönemler çiftçi “para kazanırım” umuduyla soğan, patates ekimini artırıyor. Üretim artınca bu kez fiyat düşüyor. Üretici zarar ediyor. Ertesi yıl ekimden çekiliyor.

Fiyat düştüğünde çiftçiyi korumak için piyasaya müdahale edilmiyor. Çiftçi, maliyeti 1 liranın üzerinde olan soğan, patatesin kilosunu 30-40 kuruşa satmak zorunda kaldığında, hatta satamayıp tarlada çürümeye terk ettiğinde kimsenin umurunda olmuyor. Yani üretici zarar da etse, batsa da herhangi bir destek sağlanmıyor. Çiftçiler haklı olarak, “fiyat yükselince ithalat yapılıyor, piyasaya müdahale ediliyor, fiyat düşünce neden müdahale edilmiyor?” diye tepki gösteriyor.

Soğan ve patateste bile üretimde istikrar sağlanamıyorsa, üretim planlaması yapılamıyorsa diğer ürünlerdeki durumu siz düşünün.

İhracat kısıtlamaları çiftçiye zarar verdi
Geçen yıl, 15 Ocak 2019’da soğan ithalatında, 11 Mart 2019’da 200 bin ton patates ithalatı için gümrük vergisi sıfırlanarak ithalat kapıları açıldı. Bu yılın başında ise, 7 Ocak 2020’de Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ ile soğan ve patates ihracatı ön izne bağlandı. Hükümet, yıl başında Türkiye’nin depolarındaki soğan ve patatesin ülke ihtiyacına ancak yeteceğini hesaplayarak ihracata ön izin şartı getirdi. İhracat yapabilmek için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almak gerekiyordu. Aslında bu bir anlamda ihracatın yasaklanması anlamına geliyordu.

Nisan ayı sonunda soğan ihracatında ön izin şartına bağlı olarak ihracatçılara 250 tonu geçmemek şartıyla izin verileceği duyuruldu. 19 Temmuz 2020 itibariyle her iki ürün ihracatı ön izne bağlı ürünler kapsamından çıkarıldı.İhracat serbest hale geldi.

Nisan ayından bu yana, soğan ve patates üreticileri ürünlerini satamadıklarını, fiyatın tarlada 30-40 kuruşa düştüğünü, zarar ettiklerini söylüyordu. İhracatçılar, talep olmasına rağmen izin verilmediği için ihracat yapamadıklarını dile getiriyordu.Seslerini duyuramadılar. İş işten geçtikten sonra, alıcılar başka ülkelerden bağlantı yaptıktan sonra, ihracatta ön izinin kaldırılmasının bir anlamı kalmadı. İhracat konusundaki kararlar da çiftçinin aleyhine oldu.

Dünyada ve Türkiye’de üretim
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tarım Havzaları Daire Başkanlığı Ürün Masaları kapsamında her ay yayınladığı Soğan Bülteni ve Patates Bülteni ile piyasadaki gelişmeleri paylaşıyor.

Soğan ve patateste üretimin büyük bölümü üretildiği ülkede tüketiliyor. Ticarete konu olan ürün miktarı çok az. Dünya kuru soğan üretimi 2018 verileri ile 96.8 milyon ton. Bunun yaklaşık 7.5 milyon tonu ticarete konu oluyor. Patateste ise 368 milyon tonluk üretimin 22 milyon tonu ticarete konu oluyor.

Türkiye’nin patates üretimi 2017 yılında 4 milyon 800 bin ton, 2018’de 4 milyon 550 bin ton ve 2019’da 4 milyon 980 bin ton oldu. Bu yılın ilk tahminine göre ise patates üretimi 5 milyon 200 bin ton olması bekleniyor.

Kuru soğan üretimi ise, 2017’de 2 milyon 175 bin ton, 2018’de 1 milyon 930 bin ton ve 2019’da 2 milyon 200 bin ton. 2020 yılındaki üretim tahmini 2 milyon 350 bin ton.

Çiftçi soğan ve patates ekimi yaparken o yılki fiyata bakarak karar veriyor. Bu nedenle üretimde dalgalanmalar yaşanıyor. Bu sene üretici düşük fiyattan zarar ettiği için muhtemelen 2021’de üretim azalacak, fiyatlar yükselecek.

Türkiye’deki fiyatlar diğer ülkelere göre çok düşük
Bakanlığın kuru soğan ve patatese ilişkin Temmuz ayı bültenlerine göre her iki üründe de toptan fiyatlar diğer ülkelerin gerisinde.

Haziran 2020 verileri ile, Amerika Birleşik Devletleri’nde kuru soğanın toptan ton fiyatı 610 dolar. Fransa’da 550, Polonya’da 480, Rusya’da 230, Çin’de 160, Hindistan’da 130, İran’da 110 ve Türkiye’de 90 dolar. Bakanlığın yayınladığı ülkeler arasında en düşük fiyat Türkiye’de.

Patateste de durum pek farklı değil. Amerika’da Haziran 2020 fiyatlarıyla patatesin tonu toptan 1100 dolar. İtalya’da 670, Almanya’da 440, Fransa’da 360, Polonya’da 320, Rusya’da 270, Çin’de 240, Hindistan’da 220, Türkiye’de 170 ve İran’da 120 dolar.

Fiyat-tablosu-1024x616.jpg


Maliyetler artıyor, fiyat düşüyor
Üretim maliyetlerindeki artışa rağmen iç piyasada üretici fiyatları geçen yılın gerisinde. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2019’da Mayıs ayında ortalama 2 lira 10 kuruş olan patates fiyatı, bu yıl Mayıs’ta 1 lira 40 kuruş oldu. Artan maliyetlere rağmen fiyattaki bu düşüş üreticinin zarar etmesine neden oluyor.

Kuru soğanda ise, geçen yıl Mayıs ayında üretici fiyatı 1 lira 66 kuruş iken, bu yıl aynı dönemde 95 kuruşa geriledi. Gübre, mazot, işçilik, tohum ve diğer girdilerdeki artış dikkate alındığında üreticinin bu fiyatla para kazanması, üretimi sürdürmesi mümkün mü?

Özetle, soğan ve patateste fiyatlar yükselince hep bir ağızdan “çok pahalı” diye bağırıyoruz. Fiyatın düşmesi için gümrük vergisi sıfırlanıyor, depolara baskınlar yapılıyor. İthalat yapılıyor. Fiyat düştüğünde, çiftçi zarar ettiğinde kimseden ses çıkmıyor. Bu anlayışla çiftçi haklı olarak “ben niye üreteyim” diye soruyor.

Bayer Davacılara 10,9 Milyar Dolar Ödeyecek!

Geçtiğimiz ay ortaya çıkan haberde hepimizin yakından bildiği Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer'e, yabani otlara karşı kullanılan Roundup isimli ilacın etken maddesi olan glisofatın kansere yol açtığı iddiasıyla Amerika'daki kullanıcılar tarafından dava açıldı.

125 bin davacının 3/4'ünün 10,9 Milyar dolarlık ödeme teklifi ile geri çekildiği belirtildi.

Bayer 2018 yılında Roundup geliştiricisi Monsanto firmasını satın almıştı. O dönemde de birçok tazminat ödemesi yapılmıştı.

TÜRKİYE’NİN YARARLANAMADIĞI EN BÜYÜK ZENGİNLİK;FINDIK

Fındıkta rekolte değil, ihracattaki gelir kaybı konuşulmalı. İhracat fiyatının son 5 yılda kilo başına ortalama 11.77 dolardan 6.35 dolara neden gerilediğini tartışmak gerekiyor.
Yazar
Ali Ekber Yıldırım
-
7:26 | 21 Temmuz 2020


Tarım Dünyasından - Ali Ekber Yıldırım

Tarım
Fındık
TÜRKİYE’NİN YARARLANAMADIĞI EN BÜYÜK ZENGİNLİK;FINDIK
Fındıkta rekolte değil, ihracattaki gelir kaybı konuşulmalı. İhracat fiyatının son 5 yılda kilo başına ortalama 11.77 dolardan 6.35 dolara neden gerilediğini tartışmak gerekiyor.
Yazar
Ali Ekber Yıldırım
-
7:26 | 21 Temmuz 2020


F%C4%B1nd%C4%B1k-%C3%A7otanak-696x462.jpg
Fındık fiyatının Kurban Bayramı öncesi açıklanması bekleniyor

Fındıkta yeni sezona günler kala rekolte tartışması alevlendi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin 665 bin ton olarak açıkladığı 2020 rekoltesi tartışılıyor.
Türkiye, fındık üretiminde ve ihracatında açık ara dünya birincisi. Fakat, üretimin ne kadar olduğu konusunda güvenilir, inandırıcı bir tespit yapılamıyor.
Üreticinin beklediği 2020 ürünü fındık fiyatının Kurban Bayramı öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanması bekleniyor. Geçen yıl Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fındık alım fiyatı Giresun kalite için kilo başına 17 lira, levant kalite için 16 lira 50 kuruş ve sivri fındık için 15 lira 50 kuruş olarak açıklandı.
Şimdi 2020 ürünü fındık fiyatının ne olacağı merakla bekleniyor.
Mayıs ayında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin satışa çıkardığı 20 bin ton kabuklu fındığa 420 bin ton talep geldi. Alıcılar, Toprak Mahsulleri Ofisi’nden 420 bin ton fındık alabileceklerini deklere etmiş oldu. Satışa çıkan fındığın fiyatı da 24 lira oldu. Bunu baz alan üretici 2020 ürünü fındık fiyatının en az 24 lira olmasını istiyor. İhracatçılar ise, geçen yılki fiyatın baz alınmasını istiyor. Görünen o ki, fındık fiyatı 20 liranın altında olmayacak.
Fındıkta genel görünüm
Sezon öncesi, fındıktaki durumu kısaca hatırlatalım. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2019 Fındık Raporu ile Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Ürün Masaları’nın yayınladığı Fındık Değerlendirme Raporu’na göre, son 5 yıllık veriler baz alındığında dünya fındık üretiminin yüzde 64’ü Türkiye’de üretiliyor. Türkiye’ yi yüzde 8 ile İtalya, yüzde 3 ile Azerbaycan, yüzde 2 ile Amerika Birleşik Devletleri, yine aynı oranla İran ve Gürcistan izliyor.
Türkiye’de yasa ile fındık dikimine izin verilen 16 il ve bu illere bağlı 123 ilçe var. Ancak, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne göre 43 ilde fındık yetiştiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2001 yılında 555 bin hektar olan fındık dikim alanı 2019 yılında yüzde 37’lik artışla yaklaşık 760 bin hektara ulaştı.
Fındık üretimi yıllara göre önemli farklılıklar gösteriyor. 2016 yılında 420 bin ton olan kabuklu fındık üretimi 2019’da 776 bin tona ulaştı. Son 5 yıllık üretim ortalaması 606 bin ton.
İhracat arttıkça gelir azalıyor
Dünyada son 5 yılda gerçekleştirilen fındık ve mamulleri ihracatına konu olan ürünlerin kabuklu fındık olarak karşılığı ortalama 711 bin ton. Bu ihracatın yüzde 71’ini Türkiye gerçekleştirdi.
Türkiye’nin 2018-19 üretim sezonunda yaptığı fındık ihracatının yüzde 56’sı iç fındık, yüzde 19’u işlenmiş iç fındık, yüzde 25’i ileri işlenmiş iç fındık ve yüzde 0,15’i kabuklu fındık oluşturuyor.
İhracatla ilgili en çarpıcı olanı ise, Türkiye’nin fındık ihracatı arttıkça gelirinin azalması. Daha çok fındık ihraç edip daha az gelir elde ediyoruz. Bu da aslında fındık üretimi ve ihracatı ile ilgili Türkiye’nin bir politikası olmadığını, fındık ihracatını başkalarının yönlendirdiğini, parayı da başkalarının kazandığını gösteriyor. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin son 5 yıllık ihracat verilerine bakıldığında bu gerçek çok net görülüyor.
Türkiye, 2015 yılında 240 bin 137 ton iç fındık ihraç ederek 2 milyar 827 milyon dolar döviz girdisi sağladı. Fındığın kilosunu ortalama 11 dolar 77 sente ihraç etti. 2016 yılında ihracat 227 bin 556 ton, ihracat geliri 1 milyar 981 milyon dolar oldu. Kilo başına ihracat 8 dolar 71 sent. 2017 yılında ihracat 269 bin 623 tona yükseldi, ama ihracat geliri bir önceki yıla göre gerileyerek, 1 milyar 876 milyon dolara düştü. Kilo başına fındık ihracat değeri 6 dolar 96 sente düştü. 2018 yılında ihracat miktarı bu kez 279 bin 251 tona yükseldi. İhracat geliri yine düştü ve 1 milyar 635 milyon dolara geriledi. Türkiye 2015’te fındığın kilosunu 11 dolar 77 sente ihraç ederken, 2018’de 5 dolar 86 sentten satabildi. 2019 yılında ise 319 bin 772 ton iç fındık ihraç edildi. İhracat geliri 2 milyar 28 milyon dolar oldu. Fındığın kilosu ortalama 6 dolar 35 sentten ihraç edildi.

Türkiye’nin fındıkta rekolteyi değil, ihracatı tartışması gerekiyor. İhracat miktarı artmasına rağmen elde edilen gelir neden düşüyor? Kilo başına ihracat geliri ortalama 11.77 dolardan 6.35 dolara neden gerilediğini tartışmak gerekiyor.
Herkesin rekoltesi farklı
Türkiye İstatistik Kurumu, 2020 Bitkisel Üretim ilk tahmininde 2019 fındık rekoltesinin 776 bin ton olduğunu, bu yılki rekoltenin geçen yıla göre yüzde 22.7 oranında düşüşle 600 bin ton olacağını açıkladı. Toprak Mahsulleri Ofisi ile Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Ürün Masaları kapsamında 17 Temmuz 2020’de yayınlanan Fındık Değerlendirme Raporu’nda da Türkiye İstatistik Kurumu’nun ilk tahmini olan 600 bin tonluk rekolte bilgisine yer verildi.
İhracatçılar tahminini revize edecek
Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, çiçek sayımına dayalı olarak yaptığı ilk tahminde 2020 fındık rekoltesinin 613 bin ton olacağını duyurdu. Ancak, ihracatçıların nihai rekolte tahminini bu hafta açıklamaları bekleniyor.
Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi (INC) ise, Türkiye’nin 2020 fındık rekoltesini 620 bin ton olacağını, 70 bin tonluk stokla fındık arzının 690 bin ton olacağını açıkladı.
Bakanlığın tahmini 665 bin ton
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ordu’da fındık rekoltesini 665 bin ton olarak açıkladı. Fındık fiyatını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağını belirten Pakdemirli özetle şunları söyledi: “Fiyat işi Cumhurbaşkanımızındır. Rekoltemiz ne? Çok ciddi bir çalışma yaptı arkadaşlar, defalarca irdeledi, defalarca rekolte önüme geldi, defalarca geriye gönderdim. İlk tahminlerin ötesinde bir rekoltemiz var gibi gözüküyor. Bu biraz daha azabilir belki, sezon içerisinde bir miktar daha azalabilir ama görünen o ki ilk defa burada açıklıyorum; 665 bin ton fındık rekoltemiz var.”
Pakdemirli’nin açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla rekolte konusunda bir kaç farklı tahmin ortaya çıkıyor. Pakdemirli diyor ki; “defalarca rekolte önüme geldi, defalarca geri gönderdim. İlk tahminlerin ötesinde bir rekoltemiz var gibi gözüküyor.” Bu sözlerden anlaşılan, rekolte rakamı defalarca değiştirilmiş.
Fındığın fiyatı, alım politikası, üretim maliyeti, ihracat fiyatı ve diğer bir çok uygulama rekolteye göre belirleniyor. Elinizdeki veri doğru ise, doğru politikalar uygulayabilirsiniz. Rekolteyi olduğundan yüksek gösterirseniz fiyat düşer. Olduğundan az gösterirseniz bu kez fiyat yükselir. Her durumda birileri zarar eder. Bu nedenle rekolte tahmininin doğru yapılması, fındıkta bir çok uygulamanın doğru olmasını sağlar.
Özetle, tarımda Türkiye’nin en önemli zenginliği olan fındıkta rekolte tartışması yaşanırken, biz rekolteyi tartışırken ihracat rakamlarına da yansıdığı gibi birileri fındıktan bizden daha fazla para kazanıyor.

E-Tarım Portalı Yarın Tanıtılacak

Tarımsal ve hayvansal kayıt ve işlemlerin hızlı bir şekilde yapılması ve bir platformda toplanması amacıyla kurulan portalın yarın tanıtımı yapılacak.

E-Tarım portalının tanıtım toplantısı Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin katılımıyla gerçekleşecek. Bu portal sayesinden çiftçiler il ve ilçe tarım müdürlüklerine gitmeden tek bir tuşla işlemlerini gerçekleştiribilecek.

Portal içerisinde, çiftçi kayıt sistemi başvurusu, destek hesaplamaları,hayvan satış, hayvan hastalık bildirimi ve birçok belge temini tek tuşla sağlanacak.

Ayrıca Portal'a e devlet şifresi ile giriş sağlanabilecek.

Kamyonet almak mantiklimi

Herkese merhabalar
römork alma niyetimiz oldu ancak fiyatlar cok yuksek olunca 40 50 arasi bi kamyonet Isuzu mitsubishi canter tarzı kamyonet alalim dedik yalniz bazi kamyoculara sordum vergisi yuksek esnaf gibi oluyosun bir suru derdi var ancak bir kiside daha iyi mantikli dedi ruhsata hususi yazdiriyosun herhanfi bir sorun olmuyor dediler bilgisi olan abikerimden detayini ogrenebilirmiyim acaba çünkü iyi kötü mahsulu koyup komsu ilceye gidip satamadimmida bir anlami yok kamyonet almanin tavsiyelerinizi bekliyorum

5065 direksiyon dönmüyor

2011 model, 5040 saatte jd 5065 traktörümüz var. Bu yıl iş sebebiyle ben kullanmadım traktörü. Haftasonu köye gittiğimde gördüm ki direksiyon dönmüyor. Traktörün yağı var, filtre yeni değişti.. Bi süre gaza basarsam takılarak da olsa dönmeye başlıyor. Traktör iyice ısındığında daha rahat dönmeye başlıyor ama stop edersem çalışınca yine Bi süre hiç dönmüyor. Muhtemelen yağ basmıyor pompa çünkü cızırtı gibi ses yapıyor. Acaba hava mı alıyor sürgeç mi doldu yoksa pompa mı arızalı??

Örenlice Barajı 13 bin 470 Dekar Arazi Sulayacak

Tarım ve Orman Bakanlığı ve Devlet Su İşleri tarafından Sivas'ın Ulaş ilçesine yapılan 5,11 milyon metre küp hacme sahip Örenlice Barajı 13 bin 470 dekar tarım arazisini sulayacak.

Tarım için çok öneme sahip olan su baraj sayesinde karşılacanak. DSİ genel müdürü Kaya Yıldız Örenlice Barajı'nın çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Ayrıca bu çalışma ile bölgenin verimlerinin artacağını bunun da Türkiye ekonomisine yansıyacağını belirtti.

Baraj 38,30 metre yüksekliğe sahip. Kil çekirdekli kaya dolgu tipinde inşa edilmektedir.

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt