Hükümetin, Doğu ve Güneydoğu'da besiciliği geliştirmek için hazırladığı 60 milyon liralık teşvik paketi, bu bölgelerde olumlu karşılanırken, diğer bölgelerdeki üreticiler tepki gösterdi. Projeyi bölgenin kalkınmasında önemli bir adım olarak gören Doğu ve Güneydoğulu üreticiler, 'Hayvancılığın merkezi bu bölgedir. Karar doğrudur' derken, Ege ve Trakyalı besiciler desteklerden mahrum kalmış olmalarının nedenini anlamadıklarını belirtti.
Hafta sonunda Tarım Bakanı Mehdi Eker'in açıkladığı destekleme programına göre, halen uygulanan teşvik programlarından farklı olarak bölgede kurulacak 50 ve 100 başlık işletmelere bu yıldan itibaren iki yıl boyunca destek verilecek. Yatırımlar eğer sıfırdan kurulacak ise yatırım tutarının yüzde 30'u, makine veya hayvan alımında ise yüzde 40'ı olarak uygulanacak. Projenin uygulanması için ise toplamda 60 milyon lira bütçe ayrılacak.
Güngör: Bu destek politiktir
Hükümetin teşvik paketini, 'Bakanlığın uygulaması tarım ve hayvancılığa yapılmış bir destek değil, politik ve sosyal bir destektir. Ancak bu haliyle bile yanlış kararlar alınmıştır' diye eleştiren Türkiye Damızlık Üreticileri Birliği Merkez Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sedat Güngör, süt işleme tesisi, ucuz maliyetli yem üretimi ve tüketim potansiyeli çok daha yüksek olan diğer hayvancılık bölgelerinin destek dışı kaldığına dikkat çekti. Aydın'da hayvancılık işiyle uğraşan Öngör, bakanlığın bir tek bölgeyi desteklemesinin kabul edilemez olduğunu da savundu.Güngör, 'Bu kriterlere fazlasıyla sahip bölgelere neden destek verilmediğini anlamıyoruz' diye konuştu.
Doğu Anadolu Besiciler Birliği (DATÜB) Başkanı ve Erzurum'da besicilik yapan Nazmi Ilıcalı'ya göre böyle bir projeye karşı çıkmak saçma. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun Türkiye'nin mera varlığının yüzde 21'ine sahip olduğuna dikkat çeken Ilıcalı, 'Bu yıl sadece Erzurum'da 1 milyon dekar yem bitkisi ekildi. Hangi bölgede bu bölgedeki yem potansiyeli var. Ödemişli üreticiye 1 milyon lira destek verzseniz bir kez ekildikten sonra 7 yıl biçmek zorunda kalacağı yem bitkisin ekmez. Bölgemiz yem potansiyeli ve mera varlığı ile hayvancılığın merkezidir. Buna itiraz etmek kıskançlık göstermek kimseye yakışmaz' dedi.
Ilıcalı: Proje bulunmaz fırsat
Projenin bölge için bulunmaz bir fırsat olduğunu söyleyen ve 'Projeyi eleştirmek, sulandırmak haksızlık' diyen Ilıcalı, 'Yılda üç ürün kaldıran Egeli üretici bir ekti mi 7 yıl biçmek zorunda kalacağı yoncaya itibar etmez, etmedi de. Bölgemize verilen desteklere itiraz edenlere kaç dekar yem bitkisi ekteklerini söylesin. Yem konusunda potansiyel doğu'dadır. Bunun için de haycvancılığın merkezi bu bölgedir' diye konuştu.
Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin ise, uygulamanın genel itibariyle doğru olduğunu ancak eksik kaldığını dile getirdi. 50 baş ve üstüne destek verilecek olmasının Türkiye gerçekleri ile örtüşmediğini belirten Yetkin, 'Türkiye'deki mevcut işletmelerin çoğunda daha az hayvan var. Bu işletmeler ne olacak. Önemli olan bunları da kapsayacak; ya birleşmelerine destek verecek ya da kademeli destek sunacak bir proje hazırlamak' dedi.
ET FİYATINDA KIRMIZI ALARM
Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanı Fazlı Yalçındağ, kırmızı et fiyatlarındaki artışın üretim azlığından kaynaklandığını söyledi. Yalçındağ, gelecek 10 yıl boyunca mevcut politikanın sürdürülmesi durumunda Türkiye'nin kırmızı et ihtiyacının yarısını bile üretemeyecek durumda kalacağı uyarısında bulunarak, 1970'li yıllarda 50 milyonluk küçük baş hayvan varlığına karşılık ülke nüfusunun 40 milyon seviyelerinde olduğuna dikkati çekti. Günümüzde 10 milyon civarında küçük baş hayvan kaldığını söyleyen, 'TÜİK, 24 milyon küçük baş hayvan olduğunu iddia ediyor. Ben aynı fikirde değilim. Bakanlığın aşı kayıtlarına bakıyoruz, bizim tahminimizle örtüşüyor' dedi.
RAFTAKİ SÜTE ZAM SİNYALİ
İşlenmemiş çiğ sütün toptan alım ücreti 85 kuruşa çıkınca, sektörde fiyat tartışması başladı. Aşırı hayvan kesiminin fiyat artışında önemli bir payı olduğu belirtilirken, bunun raftaki süt mamüllerine de yansıyacağı belirtiliyor. Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Adnan Yıldız, 2007 yılı ekim ayında sütün taban fiyatının 66 kuruş olduğunu, 2010 yılı ocak ayına gelindiğinde rakamın 85 kuruşa çıktığını söyledi. belirterek, 'Şu anda süt hammadde olarak az olduğu için bu seviyelerde. Bu rezillik böyle devam ettiği sürece fiyatlar da burada kalır. Ama ben iki sene günahımı çektim. Şimdi bizim sırtımızdan inin. Şimdi fedakarlık yapma sırası başkalarında' diye konuştu.
'AİLE BESİCİLİĞİ DESTEKLENSİN'
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Et Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Ali Kopuz, süt fiyatlarının artmasında hayvan kesimlerinin çok büyük payı olduğunu vurguladı. 'Büyük firmaların et fiyatları üzerinde spekülasyonları olduğuna inanıyorum' diyen Kopuz, fiyatların bu kadar yükselmemesi gerektiğini, yem fiyatlarının düşük ancak et fiyatlarının 'anormal' şekilde arttığını kaydetti. Ramazandan bu yana et fiyatları düşecek diye beklenirken aksine arttığını belirten Kopuz, 'Şu anda beyaz et piyasası korkunç derecede iş yapıyor ama kırmızı et piyasasında çalışan binlerce kişi mağdur durumda. İş yerlerini kapatmak zorunda kalıyorlar. Hükümetin aile besiciliğini teşvik etmesi lazım' önerisinde bulundu