Yeni düve sağdırmıyor çok uğraşıyorum

Merhaba. Yeni üye oldum. İlk konum böyle bir konu olacakmış ne yazık ki.. Abilerim arkadaşlarım kendimi berbat hissediyorum. Vicdan azabı mı dersin pişmanlık mı üzüntü mü şu an hepsi var. Biraz önce hayvanı dövdüm sırtı kabarmış vurduğum yerler. Bunun hesabı vardır tabi. Hayvanları satayım diyorum birsürü sap saman yonca silaj ne olacak diyorum. Uğraşsam sinir hastası oldum iyice suratım hep asık. Mevzusu geçen inek beyaz alaca akbaş bir hayvan, düveydi yeni inek oldu, 22 eylül 2020 de yavruladı. Bunun annesini de aynı sebepten satmak zorunda kalmıştık. Arkadaşlar ben kötü bir insan olmadığımı düşünüyorum, inanın zevk almıyorum hayvana sopa vururken 1 ay olacak neden halen alışmaz bir hayvan? Ben canını almayacağım ki bu hayvanın! Her sağımdan önce ayaklarını iple bağlamassam mümkün değil ileri geri tekme. Sağma makinesiyle sağıyorum. Bir üzüntüm de makine de çılgınlar gibi kükrüyor bu makinelerin biraz daha sessizi olmazmı yani hayvan bundan da ürküyor olabilir. Sağım başlıklarını takana kadar uğraşıyorum çok. Taktıktan sonra tekmeyi yüzde seksen kesiyor. Birde sağma başlığını sökerken huysuzluk yapıyoz. Okudum tekmesavar al diyen var başka çeşitli yöntemler söyleyen var. Kafam bulanık abiler arkadaşlar. Tecrübe ettiğim bir şey; simsiyah holsteinler daha uysal oluyor, akbaş çoğunluğu beyaz holsteinler hiperaktif ve zaptedilemez oluyor. 2-3 defa üstüme yılılmasından kurtuldum bakalım daha nereye kadar gidecek böyle. Valla ne zor işmiş bu hayvancılık abiler yahu. Bide ben çocukluktan çobanlıktan geliyorum ha.. böyle hayvana eziyet etmektense hepsini satmayı düşüneyim en iyisi. Bu işi yapmak istiyorum ama olmuyorsa olmuyordur pes etmek lazım bazı yerde. Allah benim gibi durumda olan bütün insanlara sabır versin.

Aşırı kimyasal gübre kullanımının zararları.

Bitkisel üretim esnasında bilhassa Tahılların üst gübrelemesinde aşırı azotlu gübreleme sonucu ;
topraklarda ve yeraltı sularında azot, nitrit kalıntıları içtiğimiz sulara kadar ulaşmaktadır.
Zamansız ve fazla gübreleme etkisiz ve çevreye ekonomiye zararlı olmaktadır.
Ekli dosyayı görüntüle 54366

Aşırı kimyasal gübre kullanımının zararları.

Bitkisel üretim esnasında bilhassa Tahılların üst gübrelemesinde aşırı azotlu gübreleme sonucu ;
topraklarda ve yeraltı sularında azot, nitrit kalıntıları içtiğimiz sulara kadar ulaşmaktadır.
Zamansız ve fazla gübreleme etkisiz ve çevreye ekonomiye zararlı olmaktadır.
Screenshot_20201120-150601_Facebook.jpg

Bekir Pakdemirli: Çiftçi yasaklardan muaf olacak

arım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, üretim ve imalat tesislerinin saat sınırı olmadan açık kalacağını belirterek, "Küçükbaş ve büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler, veteriner hekimler, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, sulaması, işlenmesi, ilaçlaması, hasadı, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar da yasaklardan muaf olacak” dedi.
  • Tarım
  • 20 Kasım 2020 Cuma 12:11
  • 1.2B
Bekir Pakdemirli: Çiftçi yasaklardan muaf olacak

banner200



banner217
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, video konferans yöntemiyle bakanlığa bağlı bölge ve 81 ilin tarım ve orman müdürleriyle istişare toplantısı düzenledi. Bakan Pakdemirli, bölge ve il müdürlerinden illerindeki tarım ve hayvancılığın potansiyelini harekete geçirecek projeleri belirlemelerini ve bu projelere öncelik vermelerini istedi. Ayrıca, ekim alanları, rekolte bilgileri, küçükbaş, büyükbaş hayvan sayıları gibi konuların yakından takip edilmesini ve ildeki et, süt, yem, yem hammaddeleri, hububat fiyatları, meyve ve sebze fiyatları gibi tarım ürünleri fiyatlarının yakından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, “2021 yılında, 2020’den daha çok çalışmamız gerekiyor. Muhakkak ki; her mevki, her makam, her unvan geçicidir….. Kanunun, mevzuatın arkasına sığınmayın, bahane etmeyin, insanımızı eli boş göndermeyin! Bakanlığımızla ilgiliyse mutlaka ama mutlaka çözün, başka bakanlığı ilgilendiriyorsa da yine çözün, gidin görüşün, mutlaka çözün! Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, işte tam da bu etkileşim için, yani bürokrasiyi azaltmak, hızı arttırmak, vatandaşın işini kolaylaştırmak için var!” diye konuştu.
Toplantıda konuşan Bakan Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak 150 binden fazla personelle 83 milyon vatandaşın gıdasını, havasını, suyunu, toprağını, ormanını koruyan, insanların en temel ihtiyaçları konusunda büyük sorumlulukları bulunan güçlü bir büyük bir bakanlık olduklarını söyledi.
“İşimiz de gücümüz de saha” diyen Pakdemirli, göreve geldiği günden beri 71 ili ziyaret ettiğini, 239 il programı ve 51 sektör buluşması gerçekleştirdiğini belirterek, daima sahada bulunmaya gayret ettiğini dile getirdi.
Son iki yılda, çok büyük başarılara birlikte imza attıklarını ifade eden Pakdemirli, bakanlık olarak, COVİD-19 salgınının yaygın etkilerini en aza indirmek için sürecin başından beri tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirtti.
Son yayımlanan genelgede tarım ve gıda sektörünü ilgilendiren yeni tedbirlerin bulunduğuna dikkati çeken Pakdemirli, “Gıda sektöründe; restoran ve pastane gibi yemeiçme yerleri 10:00 ila 20:00 saatleri arasında sadece paket servis hizmeti verecek şekilde açık olabilecek. Bununla birlikte; üretim ve imalat tesisleri saat sınırı olmadan açık kalabilecek. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler, veteriner hekimler, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, sulaması, işlenmesi, ilaçlaması, hasadı, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar da yasaklardan muaf olacak, yani işlerini yürütebileceklerdir.” dedi.
“TARIMSAL HASILA SON 2 YILDA YÜZDE 47 ARTTI”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, “Tarım ve Ormanın” tek bir bakanlık çatısı altında toplandığını hatırlatan Pakdemirli, “Bu sayede alınan hızlı kararlarla 2018 yılını %2,1 ve 2019 yılını ise % 3,7 büyüyerek tamamladık. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise sektörümüz, %2,6 ve ikinci çeyreğinde de %4 ile ilk altı ayda ortalama %3,5 büyüdü.” diye konuştu.


2002 yılında 37 milyar lira olan tarımsal hasılanın 277,5 milyar liraya çıkardıklarını dile getiren Pakdemirli, son iki yılda ise hasılanın toplamda %47 arttığını söyledi.

“DİTAP’TA TİCARET HACMİ 150 MİLYONA ULAŞTI”
Bu yıl hayata geçirdikleri DİTAP’ın yaklaşık 150 milyon liralık işlem hacmine ulaştığını ve sisteme 105 binin üzerinde kayıtlı alıcı ve satıcının bulunduğunu anlatan Pakdemirli, sistemin daha yaygınlaşması için taşra teşkilatına önemli görevler düştüğünü söyledi.
Türkiye’de her yıl 18,8 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini belirten Pakdemirli, bunun önüne geçmek için “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyasını başlattıklarını belirterek, “Eğer, toplumsal farkındalık meydana getirebilir, yüzde 2’lik bir tasarruf sağlayabilirsek, 10 milyar liramızı çöpe atmamış oluruz. Bu rakam, 360 bin ailenin yıllık asgari geçimi demektir!” dedi. Pakdemirli, bu kapsamda “Söz Ver, Rekor Gelsin” sloganıyla hayata geçirdikleri kampanyayla şuana kadar 700 bin vatandaşın gıdasını koruyacağına dair söz verdiğini dile getirdi.
“11 KASIM’DA 13,8 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Geçen yıl başlattıkları ve halkın sahiplenerek büyük destek verdiği “Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes” kampanyasının da kalıcı hale geldiğini belirten Pakdemirli, son 18 yılda yaklaşık 5,4 milyon hektar alanda çalışma yapılarak, 5,1 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını, böylece 20,8 milyon hektar olan orman varlığını 22,7 milyon hektara çıkardıklarını söyledi.
“2023 YILINA KADAR 100’ÜN ÜZERİNDE YERALTI BARAJINI ÜLKEMİZE KAZANDIRACAĞIZ”
Bu yüzyılın stratejik sektörlerinden birisinin su olduğunu ve bu nedenle bakanlık olarak 2021 yılını “Su ve Sulama Yatırımlarında Hamle Yılı” olarak ilan ettiklerini kaydeden Pakdemirli, son 18 yılda suya toplam 254 milyar liralık yatırım yaptıklarını, 2023 yılına kadar ise 100’ün üzerinde yeraltı barajını ülkeye kazandıracaklarını dile getirdi.
TARIMDANHABER

LİSANSLI DEPODA “STOKÇULUK” TARTIŞMASI

Geçmiş yıllarda çiftçi ürününü tüccara götürüp satmaya çalışırken, bu yıl, tüccar veya lisanslı depo işletmecileri tarlaya kadar giderek çiftçiden ürün aldı. Çiftçi ürünü depoya bile koymaya gerek duymadan sattı. Depoyu ise ürünü alan tüccar veya sanayiciler, yatırımcılar, kısmen de Toprak Mahsulleri Ofisi kullandı.
Yazar
Ali Ekber Yıldırım
-
7:15 | 18 Kasım 2020


Tarım Dünyasından - Ali Ekber Yıldırım

Tarım
Lisanslı depoculuk

LİSANSLI DEPODA “STOKÇULUK” TARTIŞMASI​

Geçmiş yıllarda çiftçi ürününü tüccara götürüp satmaya çalışırken, bu yıl, tüccar veya lisanslı depo işletmecileri tarlaya kadar giderek çiftçiden ürün aldı. Çiftçi ürünü depoya bile koymaya gerek duymadan sattı. Depoyu ise ürünü alan tüccar veya sanayiciler, yatırımcılar, kısmen de Toprak Mahsulleri Ofisi kullandı.
Yazar
Ali Ekber Yıldırım
-
7:15 | 18 Kasım 2020


lisansli-depoculuk-696x448.jpg
Tarım ürünleri yatırım aracı oldu

Koronavirüsün etkisiyle ülkeler bazında buğday, arpa, mısır gibi bir çok üründe stokçuluk arttı. Türkiye’de de “fiyat artacak” beklentisiyle, hem sektör içinden hem de sektör dışından hububat alımı yaparak bekletenler oldu. Alınan ürünler lisanslı depolara konulduğu için bu depolar stokçulukla suçlanıyor. Depo sahipleri, sanayiciler, tüccarlar artan fiyat nedeniyle çiftçinin ürününü tarlada sattığını ve depoya koymaya bile gerek duymadığını belirterek, artan fiyatların faturasının lisanslı depolara kesilmemesi gerektiğini söylüyor.

Lisanslı depo sahipleri sanayici ve tüccar​

Türkiye’de 170’ten fazla noktada 6.6 milyon ton kapasiteli lisanslı depo var. Bu depoların sahipleri, işletenleri çoğunlukla bulundukları bölgede, zairecilik yapan, yem, hububat, un, tohum ticareti ile uğraşan tüccar ve sanayiciler. Çiftçilerin, çiftçi örgütlerinin kurduğu veya işlettiği lisanslı depo yok. Daha önce çiftçilerden ürün alan tüccar veya sanayiciler bu ürünleri kendi depolarında stokluyordu. Şimdi hem kendi ürünlerini hem de başkalarının aldığı ürünleri kurdukları lisanslı depolarda tutuyor. Devlet bazı destekler sağlıyor. Çiftçilerden ise daha çok büyük hacimli üretim yapanlar lisanslı depoyu kullanıyor. Lisanslı depoların en önemli müşterilerinden birisi ise Toprak Mahsulleri Ofisi.
Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi bir çok üründe yükselen fiyatlar stokçuluk tartışmasını bir kez daha alevlendirdi. Gıda ve yem sektörü ile ilgisi olmayan ve yatırım amaçlı olarak buğday, arpa, mısır, ayçiçeği alımı yapanların, aldıkları ürünleri lisanslı depolara koymaları bu sistemin de tartışılmasına neden oluyor.
Bazı sanayiciler lisanslı depoları “stokçuluk” yapmakla suçlarken, depoları kullanan ve sözleşme yaparak üreticilerin yararlanmasını sağlayan Toprak Mahsulleri Ofisi yöneticileri, depo sahipleri, sanayici ve tüccarlar lisanslı depoculuğun tarım piyasasına önemli katkılar sağladığını, bu yılki fiyat artışlarının faturasının lisanslı depolara kesilemeyeceğini ifade ediyor.

Pandemi, fiyatları ve stokçuluğu artırdı​

Koronavirüsün etkisiyle özellikle hububat ürünlerine, yağlı tohumlara ve yem hammaddelerine talep arttı. Ülkeler ve yatırımcılar bazında stokçuluğun artması nedeniyle özellikle buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi bir çok ürünün fiyatı yükseldi. Fiyattaki artış beklentisi ile geçmiş yıllara göre daha çok sayıda yatırımcı hububat ve yağlı tohum ürünlerine yatırım yaptı. Bu nedenle Türkiye’de de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı fiyatların ton başına ortalama 400-500 lira daha yüksek fiyatla ürün alımı yapıldı. Şimdilerde fiyat farkı daha da büyüdü.
TMO-alim-fiyati-ve-piyasa-fiyati.jpg

Geçmiş yıllarda çiftçi ürününü tüccara götürüp satmaya çalışırken, bu yıl, tüccar veya lisanslı depo işletmecileri tarlaya kadar giderek çiftçiden ürün aldı. Bu nedenle, geçmiş yıllarda ürün arzını yaymak için çiftçilerin ürünlerini lisanslı depoya koymaları önerilirken, bu yıl çiftçi ürünü depoya bile koymaya gerek duymadan sattı. Depoyu ise ürünü alan tüccar veya sanayiciler, yatırımcılar, kısmen de Toprak Mahsulleri Ofisi kullanmış oldu.

Zahireciler lisanslı depo sahibi oldu​

Tarım Ürünleri Lisanslı Depo ve Yetkili Sınıflandırıcı Şirketleri Derneği(LİDAŞDER) Başkan Yardımcısı Hikmet Özkan, lisanslı depo yatırım maliyetinin çok yüksek olduğunu ve depo gelirlerinin sadece kira gelirinden oluştuğunu belirterek konuyla ilgili şu bilgileri verdi: ” Türkiye’de 170’in üzerinde noktada toplam 6.6 milyon tonun üzerinde lisanslı depo kapasitesi var. Gelecek yıl bu 8.5 milyon tona çıkacak. Bu depoları kuranların çok büyük bölümü zaten bölgelerinde zahirecilik yapan, hububat, un, yem alım satımı yapan, çiftçilerin ihtiyacı olan gübre, tohum gibi girdileri temin edenler. Çiftçiler veya çiftçi kuruluşları lisanslı depo kurmadı. Kurulan bu depolara çiftçiler, Toprak Mahsulleri Ofisi ve depo sahipleri, tüccarlar, sanayiciler ürünlerini koyuyor. Geçen sene Toprak Mahsulleri Ofisi bu depolara daha çok ürün koydu. Bu sene daha az. Çünkü bu sene alımı da azdı. Çiftçiler de bu sene daha az ürün koyabildi. Çünkü, fiyatlar artınca çiftçi tarlasında ürünü sattı. Depoya koymasına gerek kalmadı. Ama yine de ürününü bekletebilen büyük çiftçiler ürününü lisanslı depoya koydu. Yani 100 ton buğdayı varsa 10 tonunu satıp kalanını depoya koyan ve ihtiyaç duydukça satan çiftçiler de var. Sistem işliyor. Ama, lisanslı depo işletmek de kolay değil. Bugün 20-30 bin tonluk lisanslı bir deponun yıllık 800 bin lira işletme maliyeti var. Bunlara bakmadan lisanslı depoları stokçulukla itham etmek doğru değil. Tüccarlar suçlanıyor. Onlar da bu piyasanın aktörleri.”

Fatura lisanslı depolara kesilmemeli​

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu(TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, artan hububat fiyatlarının faturasının ille bir yere kesilmek istendiğini ve bu konuda suçlanacak en son kurumların lisanslı depolar olduğunu söyledi. Lisanslı depoların uzun vadeli faydalarının kısa vadeli sorunlara kurban edilmemesi gerektiğini belirten Ulusoy: “Herkes yüksek fiyatların faturasını kesecek bir yer arıyor. Fakat, lisanslı depolar bu konuda akla gelebilecek en son kuruluşlardır. Arz eksikliği, dünyada bu ürünlere olan talep, pandemi süreci ve daha bir çok nedenden dolayı fiyatlar yükseldi. Lisanslı depoların etrafında bir çok tüccar gelen çiftçinin ürününü almak için adeta yarıştı. Bazıları tarlaya giderek ürünü orada aldı. Yani çiftçinin bile düşünmediği yüksek fiyattan alımlar yapıldı. Toprak Mahsulleri Ofisi ekmeklik buğday alım fiyatını ton başına 1650 lira açıkladı. Orada tüccar bana ver 1850 lira vereyim diyor. Makarnalık buğdayda 1850 lira açıklandı, tüccar 1980 lira,2 bin lira vererek alıyor. Çiftçi de sattı. Lisanslı depo olmayan yerlerde alıcılar tarlaya gitti oradan aldı. Ürünü alanlar depolara koydu. Bu durumda faturayı lisanslı depolara kesmek doğru değil. Türkiye’de 6.6 milyon tonun üzerinde lisanslı depo kapasitesi var. Bu kapasitenin 3.8 milyon tonu hububat için kullanıldı. Bu kadar ürünü “spekülatörlerin eline geçti” diye suçlamak doğru değil. Burada yapılması gereken bu işin borsasında piyasa derinliğini oluşturacak yapının kurulması. Alıcı ve satıcı sayısı bakımından sığ bir borsa olursa oluşan fiyatlar gerçekçi olmaz. Borsaya, piyasaya derinlik kazandırılmalı.” bilgisini verdi.

Ders niteliğinde bir sezon yaşanıyor​

Lisanslı depoculuk konusunda en çok çaba gösteren, Eski Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü ve Türkiye Ürün İhtisas Borsası A.Ş(TÜRİB) Danışmanı İsmail Kemaloğlu, bu yıl hububat piyasasında yaşananların lisanslı depoculuk açısından ders niteliğinde bir sezon olduğunu söyledi. Lisanslı depoların bu yıl çiftçiden çok, ağırlıklı olarak tüccar ve sanayiciler tarafından kullanıldığını belirten Kemaloğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Tahıl ticareti yapan, un, yem sanayicisi, tüccar, belli yerlerde kendi malına öncelik veriyor. Bu sezon yaşananlar herkes için ders niteliğinde. LİDAŞDER ve sektörün diğer paydaşlarına da söyledim. Bir toplantı ile bu sezon çok iyi analiz edilmeli. Sektörün açıkları, eksiklikleri masaya yatırılarak konuşulmalı. Bu lisanslı depolar kurulurken ana hedef, arzın yayılmasını sağlayarak çiftçinin ürününü depoya koyarak bekletmesi ve arzın iyi yönetilmesiydi. Bu yıl ana hedeften biraz uzaklaşıldığını görüyoruz. Bu gelecek açısından tehlikeli bir durum. Daha işin başında tespitleri yaparak tekrar doğru hedefe dönmemiz gerekir. Bugün 170’in üzerinde noktada depolar kuruldu. Toplamda 6.6 milyon ton, hatta 7 milyon tona yaklaşan kapasite var. Bunlar tüccara depo olsun diye kurulmadı. Çiftçilerin arzı ötelemesi için yapıldı. Bunun için çiftçilere önemli teşvikler konuldu. Ürününü lisanslı depoya koy git kredi kullan denildi. Çiftçiye kullandırılması gereken bu lisanslı depolar, amacından uzaklaşırsa bundan herkes zarar görür. Henüz çok endişe verici bir durum yok. Bir araya gelerek konular konuşulursa doğru rotaya dönülür. Diğer taraftan ürün ihtisas borsacılığı da benimseniyor. Üreticilerin belli bir bölümü Türkiye Ürün ihtisas Borsası(TÜRİB) fiyatını takip ederek elindeki ürünü satıp satmamaya karar veriyor. Ama bunun daha fazla anlatılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor.”

römörk lastik hava basıncı?

4 tonluk damperli römörküm var. lastikciye goturdum ve havalarini kontrol etmesini istedim, hepsinde 35 hava cikti. eksik dedi ve kac hava basiyorsun diye sordugumda bana 65 70 kafama gore basiyorum dedi. ustunde max 58 psi yaziyordu ve bende 60 hava bastirdim ama hala sanki 60 hava bile cok geliyor bana. bilgisi olanlar konu hakkinda yazabilir mi?

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt