Beyaz altın” pamuk için acil 10 öneri

İstanbul Sanayi Odası (İSO), 28 milyar dolara yakın ihracata ve 1 milyonu aşkın istihdama sahip tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere çok sayıda sektörün hammaddesi ve katmadeğer kaynağı olan pamuk için “Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı” düzenledi.

Sektör temsilcilerinin katılımıyla Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine ve kalkınmasına katkı sunmayı hedefleyen çalıştayın raporu, pamuk için yeni ve kapsamlı bir üretim politikası gerekliliğini ortaya koydu.

Tarım ve sanayi için “beyaz altın” olarak tanımlanan ürüne yönelik hazırlanan Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’nda, Türkiye’nin pamukta dünyanın en etkili üreticisi olabilecek durumdayken gücünü yeteri kadar kullanamadığı vurgulandı.

Arazi bölünmesi, göç, destek politikaları gibi faktörler nedeniyle pamuk ekim alanının son 20 yılda yaklaşık yüzde 30 azalarak 5 milyon dekarın altına indiği hatırlatılan raporda, 2020 yılında da yine yüzde 35 civarında düşüş yaşamasının beklendiği belirtildi.

Devletin pamuğu destekleme politikasının gözden geçirilmesi gerektiği belirtilen raporda, yeni pamuk üretimi politikası ile çiftçilerin, sanayicilerin ve tüketicilerin faydasının gözetilmesi üzerinde duruldu.

ÖNE ÇIKAN 16 SORUN VE HATALAR

Raporda yapılan hatalar ve sorunlar 16 madde halinde şu şekilde özetlendi:

1- Pamuğun Stratejik Ürün Kabul Edilmemesi
2- Ekim Alanlarının Azalması
3- Düşük Kalite Sorunu
4- Ölçek Küçüklüğü ve İcar Sorunu
5- Kooperatifleşme Eksikliği
6- Çiftçiyi Bilgilendirme İhtiyacı
7- Maliyet Yükselten Faktörler
8- Tohum Sorunları
9- Sulama Sorunu
10- Hatalı İlaç Kullanımı
11- Hasat Sürecindeki Sorunlar
12- Depoculuk Sorunları
13- Çırçır Sürecindeki Sorunlar
14- Destek ve Teşviklerde Eksiklikler
15- GDO’suz Pamuk, İyi Pamuk, Markalaşma, Sürdürülebilirlik Tarafında Eksiklik ve Süreci Doğru Yönetememek
16- Mevzuat ve Uygulama Eksiklikleri

10 POLİTİKA ÖNERİSİ

Raporda, sonundaki "Politika Önerileri" bölümünde ise dünyadaki GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üreten Türkiye’nin pamuktaki gerilemenin önüne geçmesi, sorunların aşılması ve dünya markası olması için aciliyeti ve etki gücü yüksek 10 Politika Önerisi yer aldı.

40 sayfadan oluşan "Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı" raporunda ortaya konulan 10 Politika Önerisi şöyle:






1- Destekleme sistemi pamuğu, alternatif ürünlere karşı, fiyat dalgalanmalarına karşı koruyacak şekilde tasarlanmalı, desteklenen üretim etkin şekilde denetlenmeli ve sadece verimi değil, verimle birlikte kaliteyi, sürdürülebilirliği de gözeten bir destek sistemi kurulmalıdır.

2- Kamu tarafından sadece bir tarım ürünü olarak değil, tekstil ve hazır giyim sektörleri başta olmak üzere pek sektördeki katma değerin ana kaynağı olarak görülmesi gereken pamuk, stratejik bir ürün olarak kabul edilmeli; pamuk üretimi, hasadı ve çırçır süreçlerine ilişkin tüm yasal yetki ve sorumluluk tek bir çatı altında, “Tarım Bakanlığı’nda” toplanmalı, Bakanlık bünyesinde pamuğa özel bir birim kurulmalıdır. Bu tür bir karar ile sadece pamuk üretimindeki sorunların önü alınmakla kalmayacak; sektörün gelecek planlaması de daha proaktif şekilde yürütülebilecektir.

3- Tohum aşamasından nihai ürüne gelene kadar tüm süreçler sıkı bir şekilde teknolojik bir altyapı ile denetlenmeli, denetim sonuçları mutlaka uygulanmalıdır. Denetim, devlet, STK’lar ve üreticilerin yer aldığı bir sistem ile tasarlanmalıdır. Devlet her aşamada sıkı bir denetim çalışması yürütmeli; denetim sonuçlarına göre adım atmalıdır. Ancak bu süreçlere STK’lar ve üreticiler ne kadar dahil edilirse sonuçlar da o kadar hızlı ve doğru alınabilecektir.

4- Pamuk ekim alanları birleştirilerek büyütülmeli, ölçekten kaynaklanan maliyetler minimuma çekilmelidir. Pamuk ekim alanlarından uygulanan münavebe sistemi gevşetilmeli, bu alanlarda istikrarlı şekilde pamuk ekimi yapılmalıdır. Eğitimli çiftçilerle, modern tarım teknikleri ile istikrarlı pamuk ekimi teşvik edilmelidir.

5- Önemli sorunlardan biri üreticilerimizin eğitim eksikliğidir. Sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasat konularında çiftçiler formenler aracılığı ile bilgilendirilmeli ve bu süreçler yine formenler eşliğinde yürütülmelidir. Aşırı sulama ve gübreleme ile hatalı ilaç kullanımı, tüm bu süreçlerde üreticilere eşlik edecek formenler eliyle iyileştirilebilir.

6- Verim ve kaliteyi yukarı çekmek için erken hasat ve gece hasadını engellemek için etkin bir denetim uygulanmalı, jüt çuval kullanımı engellenmelidir. Toprağın nem ve sıcaklık ölçümlerine göre hasat yapılmalı, makineli hasat KDV indirimi ile desteklenmelidir.

7- Emanet sistemi kaldırılmalı, lisanslı depoculuk yaygınlaştırılmalıdır. Çırçır işletmelerine analiz desteği verilerek lisanslı depoculuk sistemine girişleri sağlanmalıdır. Devlet ya da devlet desteği ile özel sektör tarafından lisanslı depoculuk yatırımları yapılmalıdır.

8- Çırçırlama pamuğun nihai ürün aşamasına geçişteki en önemli basamak olarak görülmeli, çırçır fabrikalarına standartlar getirilmeli, donanımları modernize edilmeli ve etkin şekilde denetlenmelidir.

9- ‘Organik’ ve ‘İyi Pamuk’ Standardı ile sürdürülebilir üretim yapan çiftçilerin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi için mevcut destekleme sistemleri içerisinde pozitif olarak ayrıştırılarak ilave destekleme primi alması sağlanmalıdır. Geleneksel üretim yöntemleri yerine 2025’ten sonra küresel hazır giyim firmaları tarafından bir zorunluluk haline gelecek sürdürülebilirlik kriterini ön plana çıkaran modern tarım uygulamalarına geçiş hızlandırılmalıdır.

10- Mazot, sulamada kullanılan elektrik ve üreticiler tarafından alınan makinelerin KDV’si destekleme sistemine alınmalı, çırçırlama, makineli hasat, ilaçlama ve diğer müteahhitlik hizmet giderlerindeki KDV yüzde 1’e indirilmeli.

Rapor, Türkiye’nin en büyük pamuk üretim merkezleri olan Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Şanlıurfa Ticaret Borsası, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Söke Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ve Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın yanı sıra tekstil ve hazır giyim sektör temsilcilerinin katılımıyla yapılan çalıştay sonrasında hazırlandı.

“Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu”nun giriş bölümünde, dünyada ve Türkiye’de güncel pamuk üretimine dair verilere ve gelişmelere yer verildi.

Buna göre dünyada 250 milyona yakın insanın geçimini sağladığı, Covid-19 salgını nedeniyle kg birim fiyatı da 1,5 doların altına gerileyen pamuk, ülkemizde yoğunlulu olarak Ege, Çukurova ve Şanlıurfa dolaylarında üretiliyor.

Pamukta, son 30 yılda alternatif ürünlerin gelişmesi, fiyatlardaki oynaklık, destek politikaları, kente göç, arazi bölünmesi gibi nedenlerle ekili alanlar geriledi ve 1998’de 7.6 milyon dekara yaklaşan ekili alan 2019’da 5 milyon dekarın altına indi.

Türkiye’de 2020 yılında pamuk alanlarında yine yüzde 35 civarında düşüş bekleniyor. Ancak verimlilik açısından önde gelen bir üretici durumunda olan Türkiye’de dekar başına verim son 30 yılda yüzde 60 civarında yükseldi.

BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Türkiye, dünya pamuk üretiminde 976 bin ton ile altıncı sırada yer alıyor ve pamuk üretiminin yılda yüzde 3,5’ini gerçekleştiriyor.

Yılda 762 bin ton ithalat ile Çin’in ardından ikinci sırada yer alan Türkiye’nin pamuk ihracatı ise 105 bin ton düzeyinde gerçekleşiyor.

Pamuk üretimi yıldan yıla büyük dalgalanma gösteriyor. Daha önceleri 1 milyon 400 bin tonu bulmuş üretim, tüketimi de karşılarken bugün 800-900 bin tonlarda üretim yapılıyor. Bunun sebeplerinin Bakanlık tarafından iyi incelenmesi ve bir politika geliştirilmesi gerekiyor.

Türkiye, dünyada GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üretiyor. Organik ve İyi Pamuk üretim anlayışının giderek yaygınlaşıp güç kazandığı Türkiye'de geçen yıl iyi pamuk üretimi yapan çiftçi sayısı 3 bin 299’a ulaştı.

İyi pamuk tarımı yapılan arazi büyüklüğü 53 bin 400 hektar oldu. Bununla birlikte Türkiye’deki pamuk üretiminin bütün aşamalarında ise sık sık yanlış uygulamalar yapılıyor.

İYİMSER VE KÖTÜMSER SENARYOLAR

Raporda, bu sezona dair senaryolar da yer aldı.

İyimser senaryoya göre, 2020 yılı için ekili pamuk alanı öngörüsü 350 bin hektar, pamuk üretim öngörüsü 598 bin 500 ton lif pamuk ve pamuk ekiminin verimliliği açısından tarlada bir hektar alanda beklenen kütlü pamuk verimi ortalaması 4,5 ton.

Kötümser senaryoya göre ise 2020 yılı için ekili pamuk alanı öngörüsü 300 bin hektar, pamuk üretim öngörüsü 513 bin ton lif pamuk ve pamuk ekiminin verimliliği açısından tarlada bir hektar alanda beklenen kütlü pamuk verimi ortalaması 4,5 ton.



Fiyatların düşük seyrettiği yılın ertesinde pamuk üretiminin azaldığını, üretim azalınca fiyatların yeniden yükseldiğini, karlılık arttığı için ertesi yıl üretimin tekrar yükseldiğini ve bunun da piyasada dengesizliğe neden olduğunun altını çizen Özhamaratlı, "Çiftçinin zarar etmeyeceği, kendini güvende hissedeceği bir sisteme ihtiyaç var. Destekler ve teşvikler mümkün olduğunca
esnek olmalı, sadece üretim miktarına değil kaliteyi de dikkate alarak verilmeli" çağrısında bulundu.



İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

BUĞDAY, SOYA, ARPA, PİRİNÇ İTHALATI VİRÜSE RAĞMEN ARTTI

Çeltikçilerin pirinç ile ilgili kısmını özellikle okumalarını tavsiye ederim.

Türkiye bu yılın ilk 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre daha çok buğday ithal ederken daha az mamul madde ihracatı yaptı.

Dünyayı sarsan koronavirüse(COVİD-19) rağmen Türkiye’nin hububat ithalatında önemli artışlar oldu. Koronavirüs nedeniyle üretici ülkelerin en fazla ihracat kısıtlaması uyguladığı buğday, soya,pirinç başta olmak üzere hububat ürünlerinde Türkiye’nin ithalatı ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre önemli oranda arttı. Sadece mısır ithalatında bir miktar düşüş yaşandı.

Koronavirüs sürecinde Rusya, Ukrayna, Kazakistan başta olmak üzere bazı üretici ülkelerin ihracat kısıtlaması uyguladığı hububat ürünlerinde Türkiye’nin ithalatı arttı. Virüs dinlemeyen ithalat ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre önemli oranda artış kaydetti.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nde uzun yıllar genel müdürlük yapan İsmail Kemaloğlu’nun sahibi olduğu İK Tarımüssü Uluslararası Danışmanlık tarafından Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanarak yayınlanan “Tarım Ürünleri Piyasa Analiz Bülteni”ne göre bu yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre buğday, arpa, soya, pirinç ithalatında önemli artışlar olurken, sadece mısır ithalatında düşüş yaşandı.

Buğday ithalatı arttı, mamul madde ihracatı azaldı
Türkiye bu yılın ilk 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre daha çok buğday ithal ederken daha az mamul madde ihracatı yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre bu yılın ilk 5 ayında geçen yılın ilk 5 aylık döneme göre 900 bin ton daha fazla buğday ithalatı yapıldı. Buna karşılık mamul madde karşılığı buğday ihracatı aynı dönemde 1 milyon ton azaldı.

İthalat ihracat rakamlarına bakıldığında 2019 yılının ilk 5 aylık döneminde 3.4 milyon ton buğday ithalatına karşılık 3.1 milyon ton mamul madde karşılığı buğday ihraç edilirken, 2020 yılının ilk 5 ayında 4.3 milyon ton buğday ithalatı ve 2.1 milyon ton mamul madde karşılığı buğday ihracatı gerçekleşti.

Hubat-ithalat-verileri-1024x396.jpg


Ekmeklik buğday ithalatı 2019 yılının ilk 5 ayında 2,9 milyon ton olurken, 2020 yılında 3.4 milyon tona yükseldi. 2019 yılının ilk 5 ayında toplam 726 milyon dolarlık ithalata karşılık 2020 yılının ilk 5 ayında 799 milyon dolarlık ithalat yapılmış oldu. Fiyat bazında bakıldığında geçen yıla göre daha düşük fiyatla ithalat yapıldı. 2019 yılı ilk 5 ayında ortalama ithalat fiyatı ton başına 248 dolardı, 2020 yılında ton başına ortalama fiyat 233 dolar oldu.

Un ihracatında düşüş
Türkiye’ye ithal edilen buğdayın önemli bölümü un olarak ihraç ediliyor. Ancak bu yılın ilk 5 aylık dönemine bakıldığında buğday ithalatındaki artışa rağmen un ihracatı aynı oranda artmadı ve düştü. Türkiye’nin 2019 yılı aylık ortalama un ihracatı 272 bin ton, 2020 yılının ilk 5 ayındaki aylık ortalama ise 236 bin ton. Un ihracatında aylık ortalama 36 bin ton düşüş var. Geçen yıl ilk 5 ayda toplam un ihracatı 1.4 milyon ton olurken, 2020’de aynı dönemde 200 bin tonluk düşüşle 1.2 milyon ton olarak gerçekleşti.

Geçen yıla göre un ihracatındaki düşüşün değeri ise 84 milyon dolar. 2019 yılının ilk 5 ayında toplam 462 milyon dolarlık un ihracatına karşılık 2020 yılının ilk 5 ayında 378 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Türkiye geçen yıl aynı dönemde tonunu 335 dolara ihraç ettiği unu bu sene 321 dolara ihraç edebildi.

Makarnalık buğday ithalatı 5 ayda ikiye katlandı
İthalatta en çarpıcı gelişme makarnalık buğdayda yaşandı. Türkiye ilk 5 ayda makarnalık buğday ithalatını geçen yılın aynı dönemine göre ikiye katladı. Daha çok makarnalık buğday daha yüksek fiyatla ithal edildi.

Geçen sene makarnalık buğdayda aylık ortalama ithalat 119 bin ton olurken, 2020′ nin ilk 5 ayında aylık ortalama ithalat 166 bin ton olarak gerçekleşti. 2019 yılı ilk 5 ayında toplam ithalat 428 bin ton olmuştu, bu yılın ilk 5 ayında ithalat geçen yılın neredeyse iki katı, 828 bin ton oldu. Fiyat artışı nedeniyle ödenen döviz miktarı da arttı. 2019 yılı ilk 5 ayında ortalama ithalat fiyatı ton başına 279 dolardı. Bu yıl aynı dönemde makarnalık buğdayın ton başına ortalama ithalat fiyatı 301 dolar oldu. Böylece geçen yılın ilk 5 ayında toplam 119 milyon dolarlık ithalata karşılık 2020 yılının ilk 5 ayında 250 milyon dolarlık ithalat gerçekleşti.

Makarna ihracatı arttı
Makarnalık buğday ithalatı ikiye katlanırken makarna ihracatı da arttı. Ancak artış daha sınırlı miktarda oldu. Geçen yıl aylık ortalama makarna ihracatı 106 bin ton seviyesinde iken, 2020 yılının ilk 5 ayında aylık ortalama 118 bin ton ihracat yapıldı. 2019 yılı ilk 5 ayında toplam ihracat 539 bin ton gerçekleşmişti. Bu yıl aynı dönemde ihracat 592 bin ton oldu. İhracat fiyatında da artış sağlandı. Geçen yıl ilk 5 ayda ortalama ihraç fiyatı ton başına 467 dolar olurken, bu sene aynı dönemde ton başına ortalama 509 dolardan ihracat yapıldı. Makarna ihracatından elde edilen gelir, ilk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre 252 milyon dolardan 301 milyon dolara ulaştı.

Soyada 100 bin tonluk artış
Soya ithalatında da ilk 5 ayda artış yaşandı. 2019 yılında aylık ortalama 220 bin ton soya ithal eden Türkiye, bu yılın ilk 5 ayında ortalama aylık 252 bin ton ithalat yaptı. Geçen sene ilk 5 ayda toplam ithalat 1.2 milyon ton olurken 2020 yılında aynı dönemdeki ithalat 100 bin ton artışla 1.3 milyon ton oldu. Aynı dönemde 449 milyon dolar olan ithalat, 475 milyon dolara çıktı.

Arpa fiyatı düştü ithalat patladı
Dünya arpa fiyatındaki düşüş ithalatı adeta patlattı. Geçen yıl ilk 5 ayda 129 bin ton arpa ithal eden Türkiye, bu sene aynı dönemde 507 bin ton ithalat yaptı. İthalattaki artışta fiyat düşüşünün etkisi var. 2019 yılı ilk 5 ayında ortalama ithal arpa fiyatı ton başına 242 dolardı, bu yıl aynı dönemde ortalama fiyat 198 dolar oldu. Ton başına ortalama 44 dolar daha düşük bir fiyattan ithalat yapıldı. Türkiye ilk 5 ayda arpa ithalatına 100 milyon dolar ödedi. Geçen yıl ilk 5 ayda 34 milyon dolar ithalat yapılmıştı.

Pirinç fiyatı ton başına 76 dolar arttı
Geçen yılla karşılaştırıldığında pirinçte en dikkat çekici gelişme fiyattaki artış. Geçen yıl ilk 5 ayda ton başına ortalama 664 dolardan pirinç ithal edilirken bu yıl aynı dönemde ton başına 76 dolar artışla ortalama fiyat 740 dolar oldu. Buna rağmen pirinç ithalatı arttı.

Pirinçte geçen yıl aylık ortalama ithalat 18 bin tondu, bu yıl ilk 5 ayda aylık ortalama ithalat miktarı 26 bin tona çıktı. 2019 yılı ilk 5 ayında toplam ithalat 109 bin ton, 2020 yılında 128 bin ton olarak gerçekleşti. İlk 5 ayda ödenen döviz geçen yıla göre 77 milyon dolardan 95 milyon dolara çıktı.

İthalatı azalan tek ürün mısır
Bu yılın ilk 5 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre mısır ithalatı 300 bin ton azaldı. Geçen yıl ilk 5 ayda 1.8 milyon ton olan mısır ithalatı bu yılın ilk 5 ayında 1.5 milyon ton olarak gerçekleşti. 2019 yılı ilk 5 ayında ortalama ithal mısır fiyatı ton başına 215 dolardı, bu yıl aynı dönemde 207 oldu. 2019 yılının ilk 5 ayında toplam 372 milyon dolarlık ithalata karşılık 2020 yılının ilk 5 ayında 301 milyon dolarlık ithalat yapıldı.

Mayıs ayı ithalatı ihracattan fazla
Uzun yıllar sonra ilk kez Mayıs 2020’de tarım ürünleri ithalatı aylık bazda ihracattan daha fazla arttı. Mayıs ayında Türkiye’nin tarım ihracatı 1 milyar 224 milyon dolar olurken ithalat 1 milyar 256 milyon dolara ulaştı.

ithalat-verileri-570x1024.jpg


https://www.tarimdunyasi.net/sponsor-reklam/

Buğday hasadımız

Merhaba değerli forum üyeleri.
2020 buğday hasadımızı 26 haziranda hayırlısı ile bitirdik. Pandemi sebebi ile iş yerine ara vermiştik 29 haziranda da işe kaldığımız yerden başladık hayırlısı ile. Paylaşım bu yüzden biraz geç kaldı mazur görün.
Gelelim hasada,bu yıl çok şükür güzel bir buğday sezonu geçirdik diyebilirim. Esperia larda 700 kg gördüğümüz tarlalar oldu. Verimler enteresan bişekilde kumsal yerlerse çok çok daha iyiydi. Karalık olan toprağına çok güvendiğimiz iki parça vardı ki esperia 500 kg görmedi. Denemelik maden cinsi buğday da yaklaşık verim 550 kg oldu. Tamamını tohumluk olarak ayırdım. Yine denemelik dropia cinsi buğdayda 500 kg üstü oldu. Yıl ortalamamız bu yıl 600 kğ olur yada yaklaşırız gibi duruyor. Allah bin bereket versin.
Herkesin ürünü bol ve bereketli olsun inşallah.
IMG-20200702-WA0011.jpg
IMG-20200702-WA0008.jpg
IMG-20200702-WA0009.jpg
IMG-20200702-WA0010.jpg

Yeni çiftçi

Selam arkadaşlar aranıza yeni katıldım ve bu sitede çok fazla bilgi kazandım. Sorum şu olacak ben izmirin bir köyünde doğdum büyüdüm. Uzun yıllar yurt dışında çalıştım. Bir miktara sermayem var. Manisa salihli kısmen bize yakın bir bölge burada 100 dekar arazi alsam toprak altı damlama filan döşesem yonca diksem ne kadar kazanırım yada kazanabilirliyim? Yonca yetiştirdikten sonra yanına küçükbaş çiftliği de düşünüyorum. 1.5 milyon tl gibi bir sermayem var bekar biriyim dağda bayırda tarlada veya hayvan başında kalabilirim. Tavsiyelerinizi bekliyorum. 900 bin - 1 milyon gibi bir rakama arazi alınabiliyor

Tarımsal arazilerde önalım hakkı

Önalım hakkı; paylı mülkiyette herhangi bir paydaşın payını üçüncü kişilere satması halinde diğer paydaşlara söz konusu payı öncelikle satın alma hakkı veren bir haktır.

Türk Medeni Kanunu’nda paylı mülkiyette paydaşlara tanınan yasal önalım hakkı 2014 yılında yapılan bir düzenleme ile tarım arazilerinde sınırdaş tarımsal arazi maliklerine de tanınmıştır. Buna göre tarımsal bir arazinin satılması halinde sınırdaş tarımsal arazi malikinin önalım hakkı bulunmaktadır. Diğer bir deyişle komşu tarlalar arasında bir satış yapılacaksa öncelikli alım hakkım komşu tarla sahiplerinin olacaktır. Bu düzenlemenin asıl amacı ise tarımsal arazilerin birleştirilmesi ve bölünmenin önüne geçilmesidir.

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda ön alım hakkı paydaş olmayan sınırdaş arazi maliklerine de tanınmıştır. Dolayısıyla aynı bölgede araziniz olması bu hakkı kullanmanızı sağlamaz. İlk dikkat edilecek konu burada tarımsal arazilerin sınırdaş yani komşu olmalarıdır.

Tapu dairelerinde yapılan satışlarda alıcı da satıcıda daha fazla harç ve vergi ödememek için taşınmazın değerini genelde düşük gösteriyorlar. Önalım hakkı için dava açıldığı zaman mahkemeler ise tapudaki satışı baz alıp satışı iptal ediyorlar. Bu durumda keşif mahallinde tespit edilen gerçek değerler değil düşük gösterilen tapu değeri dikkate alınıyor ve gerçekten büyük maddi kayıplarda oluyor. Önalım hakkından yararlanılırken davalı tarafın mağduriyet yaşamaması için taşınmazın değerini gerçeklik ölçütüne göre tapuda göstermesi menfaatine olacaktır. Yani 100,000,00 TL değerindeki bir tarlayı satışta 10,000,00 TL olarak gösterirseniz önalım hakkı davası ile karşı karşıya kaldığınızda hem aldığını tarla davacıya geçecektir. Hem de bu tarla için ödeyeceği miktar tapu satış bedeli olan 10,000,00 TL olacaktır.

Ön alım davasında davalı olan taraf taşınmazı alan kişidir. Satan kişiye davayı açamayız. Görevli mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesidir. Dava açıldıktan sonra davaya konu taşınmaz için bir değer tespiti amaçlı keşif yapılacaktır. Taşınmazın reel değeri tespit edilecektir. Fakat karar daha önce de belirttiğimiz gibi tapu değeri üzerinden yapılacaktır.

Bu davalardaki asıl amaç komşu tarlaların bütün halinde işlenmesidir. Böylece bölünmenin de önüne geçilmiş olunmaktadır. Eğer aynı komşu parsel için bir kez önalım hakkı kullanılmışsa bu satıştan dolayı diğer komşu parsel sahipleri dava açamazlar. Yine aynı parsel için komşu iki parsel sahibi hak iddia ediyorsa bu durumda ise tarımsal bütünlük durumuna bakılacaktır. Kimin arazi ile tarımsal bütünlük sağlanırsa o dava onun lehine sonuçlanır. Tarımsal bütünlükten kastedilen ise aynı türde tarımsal faaliyetlerdir. Örneğin ikisinin de pirinç tarlası olması tarımsal bir bütünlük olarak kabul edilecektir. Biri pirinç tarlası diğerinde ağaçlandırma varsa burada bir tarımsal bütünlükten söz edilemez.

Önalım davasını açabilmek için iki türlü süreden bahsedilmiştir. Birincisi satışın yapılmasından itibaren iki yıllık bir süre ve satışın yapıldığını öğrendiğimiz tarihten itibaren üç aylık bir süre. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir ve asla değişmez. Süreleri kaçırmışsak artık dava açma hakkımız olamaz. Eğer satış yapılınca hak sahibine noter kanalıyla bir bildirim yapılmışsa üç aylık bir süre içinde davacı davasını açmalıdır. Böyle bir bildirim gelmemişse her halükarda satıştan sonra iki yıllık bir hak düşürücü süre vardır. Sürelere riayet edersek ve tarlalar arasında tarımsal bir bütünlük varsa davamızı açmalı ve kanunun verdiği haktan yararlanmalıyız. Bu hem kişisel bir fayda sağlayacağı gibi ülke ekonomisi için de tarım arazilerindeki bütünlükle birlikte sürekliliğinde katkısı olacaktır.

AV. SERAP EVCİMEN ÇİÇEK

Profesyonel Destek İçin

05425464319

s.evcimencicek@gmail.com

Triticale biçimi..

55 dekar kadar tiritcale ektim.Karma 2000 cinsi.Arpaları biçtik buğdaylarıda biçtik triticaleler kaldı.Başaklar hala sert taneler zor ayrılıyor.Başaklar hala ayrılmıyor.Depoya kavuz şeklinde geliyor.Namlu altınada kavuz şeklinde döküyor.Buğday ve arpa sorun yok çok rahar ayrıldı ve dökülmedi.O kadar sıcaklar oluyor hala başaklar gevremedi.Ne yapacaz daha önce ekip biçenler nasıl biçtiniz .

Filtrele


Hakkımızda

TrakKulüp, içinde 100.000'den fazla konuyu, 1.300.000'den fazla mesajı barındıran Türkiye'nin ilk ve en büyük traktör, tarım ekipmanları ve çiftçilik paylaşım sitesidir. 86.000 üyemiz gibi sizi de aramızda görmek isteriz.
Üst Alt